Denizli üzerine sohbet!..

A -
A +

Fenerbahçe'nin Göztepe maçı için İzmir'e geldiği günlerde Mustafa Denizli ile "sözleşmiştik" buluşacaktık. Ama, "benim hatam" sebebiyle buluşamadık. "Eğer buluşsa idik", onun bana neler söyleyeceğini, elbette bilemem ama, sohbet sırasında lâf lâfı açarken, benim ona "özellikle söyleyeceğim" birkaç cümle olacaktı: "Daha önce de yazmıştım, bu yüzden de birçok Fenerbahçeli okuyucumdan hiddetli ve şiddetli mektuplar, fakslar almıştım. Fenerbahçe'yi şampiyon yaptıktan sonra, görevi bırakacaktın!. Zira, Fenerbahçe camiası seni bir türlü kabul etmek istemiyor. Fenerbahçe medyası ise, elinden geleni ardına koymuyor, hele hele bir-iki kötü sonuç üstüste gelirse vay haline!.." İşte "şimdi" o günleri yaşıyoruz!. Denizli'ye karşı "tankların ve topların da katıldığı topyekûn bir hücum var!.." Sonunda, "taraftar da bu cepheye katıldığını gösterdi" ve Denizli "yapayalnız kaldı!." Denizli'nin yanlışı, "Terim'in Galatasaray'da gerçekleştirdiği Avrupa başarısına, Fenerbahçe'yi de ortak edeceğine inanması" idi!. Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki "zihniyet farkını" hesaba katmamıştı!.. Galatasaray, "Avrupa başarısı için aynı teknik direktörle 4 yıl beraber olmak gibi bir ısrar ve istikrarı kabul edebilecek" bir camiaya sahipti!.. Fenerbahçe'de ise, "şampiyonluk getirse" de, birkaç başarısız sonuçla "gönderilen teknik direktörler" koleksiyonu yapılıyordu!. Fenerbahçe camiası için "başarı" sadece ve sadece "şampiyonluktu!." "Bu durum, hem teknik adamlar, hem de futbolcular üzerinde büyük baskı ve stres unsuru olunca", başarının önüne daha baştan "ille de şampiyonluk ve hep kazanma isteği" dikiliyordu!. Denizli gibi "koca bir kurdun, bu durumu çok iyi bilmesi ve ona göre hareket etmesi" gerekirdi!. Kendine güvendi, futbolcularına güvendi... Olmadı... Fenerbahçe medyasının "onu tökezlediği anda yemek için her şeyi yapacağı" belli iken ve bir takımın, bir hocanın "hep kazanmasının mümkün olamayacağı" bilinirken, Denizli'nin "böyle bir riski yüklenmesi", sonunda "bugünlere gelinebileceğini hesaplayamadığını" gösteriyordu!. Şimdi ne olacak? Bence, "Denizli kariyerini daha fazla yaralamadan" bu görevi bırakmak zorunda!.. Fenerbahçe camiasının ve medyasının "hep kazanmak üzerine kurulu" beklentilerine cevap veremeyeceği belli oldu ve üstüne üstlük "onun taaa Galatasaray'daki günlerinden kalan düşmanları" da, bu günleri beklediklerini ortaya koyarcasına "fırsat bu fırsattır" diyerek yeniden ortaya çıktılar!. Anlaşılıyor ki, "fırsattan sonuna kadar da istifade edecekler!.." Keşke Denizli, "yıllar sonra Fenerbahçe'yi şampiyon yapan bir teknik direktör olmaktan öteye", bir çok rekora da imza attıktan sonra, "Fenerbahçe'yi şampiyon yapan ilk Türk Hoca" unvanını da zedelemeden, "bir hoş seda olarak kalıp", görevi başkasına devretseydi!.. Ve, "geçen yıl bana söylediği gibi", bütün zamanlarda belki de "hiç bir teknik direktörün başaramayacağı" bir başka rekor için zemin hazırlasa idi: "İstanbul'un üç büyüğünü de şampiyon yapan hoca!.." Denizli, "Türk takımlarının Avrupa'da başarılı olabileceğini ispatlayan", Türk futbolcusuna "bu inancı aşılayan" ilk hocadır!. Denizli, "gelmiş-geçmiş en büyük iki Türk teknik direktörden biridir!.." Denizli, "en zor dönemlerde, en büyük işleri başarmak için risk alan" cesur bir adamdır!.. Denizli de her insan gibi hatalar yapmıştır, yapmaktadır ve yapmaya da devam edecektir. Elbette, bu hatalarından dolayı da eleştirilecektir!. Hatta hataları büyükse, "ağır şekilde de eleştirilecektir!" Ama, "futbol bilgileri, Denizli'nin bilgi kırıntılarıyla ancak yarışacak ölçüde olanların", hem de iz'anı ve insafı tamamen unuttuklarını gösteren ifadelerle, "Ona futbol öğretmeye kalkışmalarına" ne demeli? "Denecek çok şey var" ama, değmez!.. Ben, onlara "sadece" gülüyorum; hem de kahkahalarla.. Gülmeye de devam edeceğim!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.