Derdimiz, "aklanmış" kara para!..

A -
A +

"Kara paranın tanımı kanunlarla yapılmıştır. Öcal Uluç'un anlattığı anlamda kara para ayrı bir şeydir, kanunların söylediği kara para ayrı bir şey. Biz kanun ne diyorsa onun gereğini yaparız. Herkes kendine göre bir tanım yapmasın. Açarsın kanunu, bakarsın kanundaki kara para neyse onun hesabını sorarsın. Onun dışında kimse hesap soramaz." "Paranın kaynağı ile ilgili açıklama yapılacak mı?" "Zamanı geldiğinde öğrenirler. Biz kendileriyle mutabakata vardık. Gizlilik sözleşmesi gereği şimdi açıklama yapamıyoruz. Para geldiği zaman bu soruların cevabını bulursunuz. Para gelmedikçe bu sözleşme geçersizdir. Para gelince hesap sorarsınız; kara mı, beyaz mı?" Kim söylüyor bu sözleri? Galatasaray'ın Mâli İşler Sorumlusu Refik Arkan!.. Neden söylüyor? Sabah'a, kardeşim Hıncal Uluç'un köşesine arada bir "kitap eleştirileri" yazıyorum, son yazdığım da, Amerikalı araştırmacı yazar Jeffrey Robinson'ın "Kara Para Aklayanlar" adlı eseri idi ve "Dünyada kara para nasıl aklanıyor, hangi vasıtalarla aklanıyor, çark nasıl dönüyor, bununla nasıl mücadele ediliyor"; "örnekleriyle" anlatıyordu.. Yazımın başlığı "Bütün Galatasaraylılar bu yazıyı okusun!." idi ve yazı şöyle bitiyordu: "Şimdi geliyorum yazımızın başlığına..." Galatasaray Yönetimi'nin bulduğunu açıkladığı '99 milyon dolarlık stat kredisi' ile ilgili 'gölgeli iddialar ve görüntüler', bu kitabı okuduktan sonra, bütün Galatasaraylılara şu ciddi ve önemli ikazı yaptırıyor bana: 'Dikkat... Faruk Süren dönemindeki TGS olayını yeniden yaşamayın!.. Aracılar kim, banka nerede ve nasıl bir bankada... Krediyi hangi kuruluş veriyor ve para nereden ve nasıl geliyor?' Bu soruların cevapları 'son derece şeffaf bir şekilde' alınmadıkça, günün birinde Galatasaray Kulübü'nün başına büyük bir çorap örülebilir!.. Robinson'ın kitabını okursanız, ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız!.." Haftalık haber dergisinden Ali Kemal Erdem "bu soruları" soruyor ve Refik Arkan da ona yukardaki cevabı veriyor!.. Şimdi geliyoruz "cevabın cevabına", bakalım biz ne söyleyeceğiz: Madde bir; 13 yıldır "ciddi ve ağırlıklı bir ekonomi ve politika gazetesi olan" Gözlem Gazetesi'nde yazı yazıyorum, icra ve yayın kurullarındayım. Bu kurullarda "ülkenin, Ege'nin, İzmir'in tanıdığı uzman kişiler ve binlerce öğrenci yetiştirmiş hocalar, profesörler var, banka genel müdürleri var, vergiciler var, ekonomistler var, mâli danışmanlar var!.." Tam 13 yıldır, ekonomi, vergi, maliye ve para tartışmaları dinliyor, yazılar ve kitaplar okuyor ve öğreniyorum!. Onun için "rahatlıkla" diyorum ki; Refik Arkan kendini de, Galatasaraylıları da, kamuoyunu da aldatmasın!. "Kara para kanunda yazılıymış, benim kastettiğim kara para başka imiş... miş... miş..." Refik bey de "benim ne demek istediğimi" çok iyi biliyor; ama söyleyemiyor!. Ben de "onun ne demek istediğini çok iyi anlıyorum", ama ben söyleyeceğim: O diyor ki; "Para bana kayıt içinde geliyor ve ben de kayıt içinde alıyorum, kayıt içinde kullanıyorum, bu para kanunlara gore kara para değildir!." Evvet; doğru; "kara para değildir!." Amma... Acaba, "kara para değildir" de, Galatasaray'a gelmeden önce "aklanmış para olabilir" mi?.. İşte bugün, "bütün dünya bununla mücadele ediyor" ve Jeffrey Robinson'ın kitabı da "bunu anlatıyor!." Madde iki; ortada "aracı ile krediyi verecek küçücük banka ile ilgili" ve "Galatasaray yönetimi tarafından doğru dürüst tekzip edilmeyen iddialar" dolaşırken, bizim "gazeteci olarak", hem de Galatasaray'ın başından Faruk Süren döneminde "TGS olayı geçmiş iken" uyarı görevini yapmamız, Refik Arkan'ı neden sinirlendiriyor? Aksine, "Bizi uyardığı için teşekkür etmeliyiz" demesi gerekirken, neden kızıyor? Söyleyebilir mi bana; "gizlilik sözleşmesi" ne demek? "Alınan bir kredi için" gizlilik sözleşmesi "neden" yapılır? Herhalde "gizlilik sözleşmesini" Galatasaray teklif etmedi; "karşı taraf" teklif etti; öyleyse? "Bizim uyarımız" neden sizi kızdırıyor; "Para aldığınız kuruluşlara, bankalara, bu işe aracılık edenlere, komisyon alanlara dikkat ediniz" demek neden Arkan'ı ve Galatasaray yönetimini öfkelendiriyor? Hem "kredi gelecek" diyorsunuz, hem de "gelmezse anlaşma biter" diyorsunuz; bu ne demek? Neden para hâlâ gelmedi ve neden "para gelmeden" aracıya yarım milyon dolardan fazla "komisyon ödediniz?" "Aracı" ve "krediyi veren banka" ile ilgili iddialar doğru mu? Bakınız Refik Arkan bey, Süren-Cansun ikilisi ve özellikle okuyucularım çok iyi hatırlarlar; bilmem ki "o zaman" siz nerdeydiniz ve sesiniz neden hiç çıkmadı: "AIG olayı" dedik, haklı çıktık!. "Cayman Adaları ve paravan şirketler" dedik, haklı çıktık!.. "TGS olayı" dedik, haklı çıktık!. "Off-shore bankalar" dedik, haklı çıktık!.. "Bazı yöneticilerin şirketlerine girip çıkan Galatasaray Kulübü paraları var" dedik; haklı çıktık!.. "Stat olayı büyüklere masaldır, bu proje ile imar izni alamaz, projeye verilen 12 milyon dolar çöpe atıldı" dedik; haklı çıktık!.. "Galatasaray batıyor" dedik; haklı çıktık!.. O gün bize "Galatasaray düşmanı" diyen yönetime hak verenler, bugün "Galatasaray'ın gerçek dostu imişsiniz" diyerek özür diliyorlar; temenni etmem ki "aynı duruma sizler düşmeyin!." Biz "sadece" uyarı görevimizi yapıyoruz; "Galatasaray kara para aldı, harcıyor" demedik, demeyiz de.. Biz sadece "Dikkat edin, gelecek olan kredi aklanmış para olabilir" diyoruz; dünyada ve Türkiye'de örnekleri çok!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.