Derin Galatasaraylılar, biraz insaflı olun!..

A -
A +

Derin Galatasaray, “Galatasaray’ın ‘Avrupa’nın en büyük kulüpleri arasına girmesini sağlayacak adımların’ önüne geçmek için” elinden geleni ardına koymuyor.

 

Şeflerinin yönlendirmesi ile, Galatasaray Divan Kurulunda başkan Dursun Özbek’i sarsmaya çalışan “Derin Galatasaray üyeleri”, hedefe yürümek için “gerekli adımların atılmasında” Özbek’e yardım eden Erden Timur’u da yediler…

 

 “Dünya’dan haberleri olsa” neyse… Dünya sporunun, dünya futbolunun nerelerden nerelere geldiğinden habersizler…
Bir örnek vereyim…

 

Sevgili okurlarım, “Brighton” adını duydunuz mu; Premier Lig’de takımı olan bir kulüp… Takımları geçen sezonu 11’incilikle bitirdi; şampiyon Manchester City’nin 43 puan gerisinde ve “eksi 7” averaj ile…

 

İşte bu kulüp, Feyenoord’dan “Mats Wieffer” adlı bir orta saha oyuncusu transfer etti; tam 30 milyon avro ödeyerek.

 

Bu oyuncu, Avrupa Şampiyonası’na gelen Hollanda Millî Takımı’nın kadrosuna bile alınmamıştı…

 

Şampiyonlukları art arda dizen, 25’inci şampiyonluğa ve 5’inci yıldıza çengel atan kadroları kuran Dursun Özbek-Erden Timur ikilisine Divan Kurullarında “transferler harcamaları” konusunda yapmadıklarını, söylemediklerini bırakmadılar… Medyaya kadar uzanarak “oradan “ da hesap sormayı sürdürdükçe sürdürdüler…

 

Elbette Dernekler Kanunu’na, Galatasaray Tüzüğü’ne göre “görüşlerini belirtmek, eleştiriler yapmak ve uyarılarda bulunmak” hakları var… Ama “yapıcı olmak yerine yıkıcı olmak” ne anlama geliyor?

 

 “Şampiyonluklar” ile, Florya / Kemerburgaz gibi projeleri beraberce yürütmeye çalışan, “banka borçlarını sıfırlamayı hedef almış” bir yönetime “teşekkür etme yerine, çelme takmaya çalışmak” bilmem ki, neden?..
Yazıklar olsun!..

Bir sorum var; TAF Başkanı’na…

Gün sayıyoruz; Paris Olimpiyat Oyunları geliyor… Türkiye olimpiyata hangi spor branşlarında, kaçar sporcu ile, kimlerle katılacak?..

 

Ben İstanbul’dan, Ankara’dan 600 kilometre uzakta, Urla’da oturan bir T.C. vatandaşı olarak merak ediyorum; “Acaba Paris’e gidecek kafilede ‘yöneticiler mi, yoksa sporcular mı daha kalabalık olacak?’ diye”, ama benim “spor medyam” pek merak etmiyor!..

 

Mesela olimpiyatın ‘ana sporu olan’ atletizmde durumumuz” ne; kaç atletimiz kota aldı, acaba Paris için?..

 

Devletin TV’lerinde, ajanslarında “TAF tarafından yapılan organizasyonları, genç sporcularımızın başarılarını” bol bol anlatan Atletizm Federasyonu Başkanı’mız, “konu Paris Olimpiyat Oyunlarına gelince”, neden ‘dut yemiş bülbüle dönüyor’ acaba?..

İyi ki kalabalık gitmiş!..

Ahmet Akçan kardeş, Okan Buruk’u, “Avusturya kampına 26 futbolcu götürdüğü için” A Spor ekranında yerden yere vurdun (Dünkü web sitemizdeki yazımda uzun uzun yazdım)…

 

24 saat geçmeden Avusturya’dan haber geldi. Galatasaray ilk hazırlık maçında 3-2 yenilmişti… Ve de… Galatasaray “2 golünü” de, gencecik bir oyuncu (hem de defans oyuncusu) atmıştı; Metehan Baltacı…

 

Geçen sezon Eyüpspor’da kiralık oynamıştı. Belki de, Galatasaray’ın hocası olsan, Metehan Baltacı’yı “Kalabalık oluyor” diye Avusturya’ya götürmeyecektin!.. Okan Hoca haklı, hem de “çok haklı” çıktı!..

ŞAKA!

Altı gün sonra Futbol Genel Kurulu toplanacak ve “yeni federasyon başkanı ile yönetimini” seçecek…

 

Geçen futbol sezonunu neredeyse bütünüyle kapsayan “Federasyon Başkanı Mehmet Büyükekşi’yi istifa ettirme mücadelesi” fiyasko ile sonuçlandı.

 

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un “Mehmet Büyükekşi’yi ‘başkan olarak’ Avrupa Şampiyonası finallerine göndermemek için sarf ettiği çabalara rağmen” Büyükekşi finallere başkan olarak gitti ve… Millî takımımız, “halkımıza bayram yaptıran” maçlar kazanarak, önemli bir başarıya imza attı. “Biraz şans” ile yarı finali de Hollanda’nın yerine oynayabilirdi… Final yolu bile açıktı.

 

Ali Koç başkanın “ille de Almanya’ya gitmeden istifa etmeli” ısrarında ne kadar haklı olduğu da ortaya çıktı.

 

Büyükekşi, Futbol Genel Kuruluna “Almanya başarısının verdiği moral ile” giriyor. En güçlü rakibi olarak görünen aday, adaylıktan çekildi. Artık kararı genel kurul üyeleri verecek; zaten normal olarak “olması gereken” de buydu…

 

Acaba diyorum, bugünlerde Kemani Serkis Efendi’nin “nihavend makamı, curcuna usulünde bestelediği” ünlü şarkısını mırıldanan kimler var, futbolumuzda: “Perde-i Zulmet Çekilmiş Korkarım İkbalime / Titrerim Mücrim Gibi Baktıkça İstikbalime!”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.