"Disiplinli" Sinan Bey!..

A -
A +

Yooo, başlığa bakıp da gülmeyin!.. Onun "futbolculuk hayatında" ne kadar disiplinli (!) olduğunu herkes çok iyi bilir!.. Menajerlik hayatında da "ne kadar disiplinli olduğunu", adının "mafya babalarına yurt dışına çıkışlarında yardım edenler" arasında geçtiği iddiasını ve hakkında davalar açıldığını öğrendiğimiz gazete haberlerinde okuyup durduk!.. Şimdi, her futbol takımında olabilecek bir kavga yüzünden, Beşiktaş'a bunca yıldır "kaptanlık yapmış" iki "milli" futbolcuyu "teşhir ve tedip ederek", ne kadar "disiplinli bir menajer olduğunu" ispatlaması da "disiplinli" Sinan Bey'in tuzu biberi oldu!.. Hele hele Beşiktaş yönetiminin, "Sinan Bey'den talimat almışçasına", onun "yöneticilik adına yaptığı" büyük hatayı onaylaması ve bu hataya ortak olması, tuz ve bibere, karabiber ve şap da ekledi!.. Perşembe günü Türkiye'de Naci Arkan, "kaptanlar kavgası ve sonrası" konusunda "Dingo'nun ahırı" başlıklı "harika" bir yazı yazdı; ben de, "Sporyazarları.com" sitesinde yazısına "Kutlarım" başlığı ile şu yorumu yazdım: "Sinan Engin ve hele hele Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören ve siyah-beyazlı yöneticiler başta herkesin 'ders' diye okuyacağı 'müthiş' bir yazı; tabii Ertuğrul Sağlam'ın da; bitmedi; 'kulüp aidiyetli' bütün yazar - çizerlerin, yorumcuların da!.. Kalemine sağlık sevgili Arkan!.." Geçen yıl Feldkamp'ın Galatasaray'a da, kendisine de çok pahalıya mâl olan "disiplin kompleksinden ders almamış görünen" Sinan Engin'in, bir büyük kulüpte "pervasızca" böyle işler yapabilmesini insanın aklı almıyor; Beşiktaş bu kadar mı sahipsiz?.. Gazete okumayan sorumlular!.. Beşiktaş'taki kaptanlar kavgası, "Türkiye Spor Yazarları Derneği yönetiminin de karıştığı" bir de gazeteler arası kavgaya sebep oldu!.. Haberi "ilk gün" sadece iki gazete, o da "şehir baskılarının yarısına yetiştirerek" verebilmiş, kısacası "bütün medyayı atlatmışlardı"; Vatan ve Milliyet!.. Haberi yapan gazetecileri ise, "ilk önce haberi saklamak niyetinde olan" Beşiktaş'ın ünlü menajeri "Disiplinli Sinan Bey" tehdit etmişti; bunun üzerine Türkiye Spor Yazarları Derneği de bir bildiri ile "Disiplinli Sinan Bey'i kınamıştı!.." Ne var ki, Milliyet de, TSYD de "Haberi sanki sadece Milliyet gazetesi vermiş gibi" yazıp çizmişler, değerlendirmişlerdi!.. Vatan Gazetesi Spor Müdürü sevgili İbrahim Seten de "çok haklı olarak" Milliyet'e ve TSYD yönetiminde açık tarizde bulunmuştu!.. "Tarizi hak eden" iki kuruluşun "en sorumlu kişilerinin" öne sürdüğü mazeret ise komikti; "Kusura bakmayın, sizin baskınızı görmemişiz, okumamışız!.." Hani bir söz vardır; "Şecaat arz ederken, merd-i Kıpti sirkatin söyler"; tam da o misal!.. Asıl sözüm TSYD'ye; "Ey mesleğimin yarım asırlık kuruluşu, kimlerin elinde kaldın?.." Ne yönetim ama?.. Bugün "Uluç Market'in Beşiktaş günü" galiba, devam edelim: Geçen yıl "Ülker'in sponsorluk parasını futbola harcayan" ve bu yüzden "şampiyonluk iddiasıyla girdiği" Basketbol Ligi'nde sporcu boykotlarıyla karşılaşıp zor günler yaşayan Beşiktaş'ta sular durulmuyor!.. "Haber doğru ise", ki "doğru olduğu", Beşiktaş Kulübü haberi yalanlarken, bu yalanlama ile ortaya çıktı; Efes'in "500 milyar lira bonservis bedeli ödeyerek almak istediği" Hırvat pivot Sandro Nicevic için "3-5 kuruş eksik, fazla" diye "pazarlık edip" işi uzatan siyah-beyazlı yöneticiler, "geçen yıl olanlar yüzünden mutlaka ayrılmak isteyen" Nicevic'in Benetton Treviso'ya "bedelsiz gitmesini" seyretmek zorunda kalmışlar; güler misiniz, ağlar mısınız?.. Bitmedi; bayan basketbol takımı oyuncularının geçen sezondan kalan alacakları için başlattığı icra takibi son aşamaya gelmiş ve icra memuru ile alacaklı vekilleri, faiziyle beraber 250 milyar lirayı geçen alacaklar için kulüp binasına "haciz çıkarması" yapmışlar!.. Ver "Gideceğim" diyen ve sonunda "bedava giden" Nicevic'i işi uzatmadan Efes'e, al 400-500 milyarı, öde bayan basketbolcuların parasını, kalan 150-250 milyarı da at kasaya; ama nerde o yöneticiler?.. Peki, Beşiktaş'a verilen bu zararı kim ödeyecek; her zamanki gibi yapanların yanına kâr mı kalacak?.. Başkan kim olsun?.. Kendini sevdirmede ve saydırmada "kısa süren başkanlık döneminde" inanılmaz bir atak yapan ve ardında "gözyaşları ile güzel bir ad bırakarak" hayata veda eden Hasan Doğan'dan sonra kim başkan olacak?.. Daha "cenaze kalkmadan" başlayan "kulis çalışmaları" ve "kurulan telefon devreleri", cami avlusuna kadar sıçrayınca, insan "bu dünyanın ne kadar menfaatperest ve duygusuz hâle geldiğini" çok iyi anlıyor. Fenerbahçe Başkanlık Koltuğu'nun sahibi olan ve Kulüpler Birliği Başkanlık Koltuğu'nda da oturan Aziz Başkan'ın, "Kayserispor Başkanı'nı Federasyon Başkanlığı Koltuğu'na oturtmak için" hem de hemen "kulise başladığı" konuşulurken, bir başka görüş de "güç" kazanıyor: "Lütfi Arıboğan - Mahmut Özgener ikilisi ortak bir liste yaparak seçime girsinler ve biri başkan adayı, öteki de vekili olsun!.." "Siyaseti işe karıştırtmayacak, müteahhitler dayanışmasını bozacak" ve asıl önemlisi "sporu, sporun içinde ve sporu bilenlerin elinde bırakacak olan" bu formül akla da, mantığa da çok uygun!.. Üstelik, "yıllardır futbolun içinde olan ve sorumluluklar yüklenen" bu "tertemiz" ikili, Hasan Doğan Federasyonu'nun çizgisini ve projelerini de yüklenerek, "arada boşluk bırakmayacak"; devamlılığı sağlayacak!.. Göreceğiz "gönüllerde ne aslanlar yattığını"; bekleyelim!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.