Divan Başkanı değişmelidir!..

A -
A +

Koca Galatasaray, basketbolda da, voleybolda da "sefilleri oynuyor!.." Tam anlamıyla sefilleri!.. Bir de sahneye hâlâ Faruk Süren'ler, Mehmet Cansun'lar çıkıp da "Biz... Galatasaray için... Neler yaptık, neler!.." diye nutuk atmıyorlar mı, tüylerim diken diken oluyor!.. Galatasaray'ı "her bakımdan bitirdiler!.." Futbolda "Fatih Terim ve mirası da olmasaydı", bilmem ki Faruk Süren'lerin, Mehmet Cansun'ların "teslim aldıkları" Galatasaray'dan geriye ne kalırdı?.. Daha da acısı, "onlar yönetimden tasfiye edildikleri halde", Divan Kurulu'ndaki hamileri, "koltuğunu muhafaza etmek için" hâlâ direniyor!.. Galatasaray Kulübü'nü maddi ve manevi bir büyük erozyonun içinde kaybeden yönetimlere "kol kanat geren", gerçekleri söylemek ve kulübü korumak için ellerinden geleni yapmaya çalışanların önünü kesen, Divan Kurulu'nun "tüzükte yazılı görev ve sorumluluklarını yerine getirtmesi için en ufak bir çaba göstermeyen" bir Divan Kurulu Başkanı ile karşı karşıya olmak, sarı-kırmızılı camianın en büyük şanssızlığı idi!. Öyle bir başkan ki, hiçbir zaman "gerçekleri ve olanları görmek ve anlamak istemedi", görmek ve anlamak durumunda olanların da görmelerini ve anlamalarını engellemek için elinden geleni ardına koymadı; sonunda Galatasaray "bu hale" geldi!. Bakınız, bir Türk vatandaşı olarak, açıkça ve altını çizerek yazıyorum: "Kamu yararına bir dernek olan" Galatasaray'ın son 5-6 yılı "mali ve idari olarak" spor teşkilatı, Futbol Federasyonu, İçişleri ve Maliye Bakanlıkları tarafından denetlenirse, "ne demek istediğim çok iyi anlaşılacaktır!.." Kimselerin "ne kadar olduğunu doğru dürüst bilemediği" ve "doğruların hiç bir zaman söylenmediği" milyonlarca ve milyonlarca dolarlık büyük bir borç, off-shore banka ilişkileri, bunlardan birinden gelen 4 milyon doların Galatasaray kasası yerine, bazı şirketlerin kasasına girmesi bilmecesi, TGS skandalı, hayâli stat projesi meselesi, vergi - ceza - faiz denetimi, Galatasaray Genel Sekreteri'nin bir TV programında ağzından kaçırdığı "sözleşmeye bağlanmamış borçlar" olayı, "ikinci defter" gerçeği, Hakan - Okan - Emre'nin İtalya'ya transferlerinin gerçek yüzü, Serkan - Jardel - Bülent üçlüsünün transferlerinin iç yüzü, Galatasaray camiasının AİG anlaşması ve borsaya açılış olaylarında yanıltılması, oyunculara verilen primlerin bile "vergi tahakkuk etmesin" diye "borç verilmiş gibi gösterildiği" dönem... vs... vs... Bugüne kadar "yazılan çizilen, konuşulan, sorulan" ama "cevaplanmayan, cevaplanamayan" bunca soru ve iddia!.. Bu iddiaların peşine düşmesi, bu soruların arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkarılması için çaba harcaması gerekirken, aksine "gerçekleri arayanları susturan, onlara söz hakkı tanımamak için elinden geleni ardına koymayan" bir Divan Kurulu Başkanı, acaba hâlâ "o koltukta kalabilmek için" direnmeyi hak ediyor mu? Genel Kurul "onun koruduklarını tasfiye etti!.." Artık "kendisinin de o koltuğu bırakması gerekmez mi?" "Galatasaray'a hizmet ettiğine inanıyorsa", anlamalıdır ki, artık Galatasaray "ondan hizmet beklemiyor ve bugüne kadar yaptığı hizmetlere de teşekkür etmek istiyor!.." Onun gibi "bir hukuk adamına, bir hocaya yakışan", Divan Kurulu'nda kürsüye çıkıp "Ben yanılmışım, inandığım, güvendiğim adamlar beni yanılttılar. Süren'in ve Cansun'un yanlışlarına, hatalarına onlara inandığım için Divan Kurulu Başkanı olarak ortak oldum, sizlerden ve gerçekleri anlatmaya çalışırken kırdıklarımdan, susturduklarımdan özür dilerim" demek ve "sine-i Galatasaray'a dönmektir!.." Bakalım yapabilecek mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.