"Doğru karar" ne olmalı?(*)

A -
A +
(*Bu yazı Futbol Federasyonu'nun İstanbul Belediye-Diyarbakırspor maçına ilişkin kararından önce yazılmıştır.) Futbol Federasyonu, "Diyarbakırspor'u küme düşürecek" bir hükmen yenilgi kararına imza atmamalıdır!.. "Fırsat bekleyen" bazı çevreler ve kişiler, Futbol Federasyonu'nu "Diyarbakırspor'u küme düşürecek bir karar almadığı için" yerden yere vuracaklardır, hatta "karar alınmadan" bile vurmaya da başlamışlardır; vursunlar; vurur vurur, dururlar!.. Özgener Federasyonu, kurulları ile beraber, "gelişen ve arkasında PKK'nın olduğu" olayların sonunda, "güvenlik önlemlerindeki eksikler ve hatalar yüzünden her iki maçta da ortaya çıkan" tablodan bütün baskılara ve yaygaralara rağmen "genel çizgileri ile 'doğru' bir karar" çıkaracak soğukkanlılığı ve olgunluğu göstermelidir!.. Hemen "o maç, bu maç" örnek gösterilerek "Bu karar olur mu" denmeye başlanacak ve ağır bir eleştiri bombardımanı gündeme oturtulacaktır; olsun; bu eleştirilere göğüs gerilmelidir!.. Bakınız, Diyarbakırspor'un "iki maç üst üste başına gelenlerin, bugüne kadar örneği yoktur" ve "mülki idaremiz ile güvenlik kurumlarımız" da iyi bilmeliler ki, "örneği olursa", gene "Diyarbakırspor'un bir maçında olacak" ve komployu "gene" PKK plânlayarak uygulamaya koymaya çalışacaktır!.. Futbol Federasyonu "doğrudan küme düşmeye yol açacak" bir karar vermeyerek, hem Diyarbakırspor'a "Bundan sonra çok dikkatli ol" diyerek yeni bir fırsat tanımış olacak, hem de "mülki idaremizi, güvenlik kurumlarımızı Diyarbakırspor'un gerçekten arkasında olan büyük kitlenin hedefi hâline gelmekten" kurtaracaktır!.. "At gözlüğü takmayan" ve "soğukkanlı düşünen" herkesin de "bu yönde çıkacak bir karara saygı göstermesi" gerektiğine inanıyorum!.. Kararın "spor" yönünü de, sevgili kardeşim Hıncal Uluç, bu konuyla ilgili yazısında çok iyi anlatmış ve "Küme düşürülmesine yol açacak kararın verilmemesinin spor hukuku açısından da neden gerektiğini" açık açık yazmıştır; Federasyon'un "ikinci hükmen mağlûbiyeti getirmeyen" kararı, "futbol disiplin talimatlarına ters düşmeyecek, aksine uygun olacaktır!.." Ülkemiz, futbolda "yeni bir tuzağa düşmemelidir"; bu konuda da herkese, her kuruma düşen görevler vardır, spor basınımız başta olmak üzere!.. "Biraz acılı" tebessüm!.. Süper Lig'in ilk 8 haftası sonrasında Fenerbahçe "en yakın rakibi" Galatasaray'dan 5 puan önde liderdi; Bursaspor'dan 8, Kayserispor'dan 9, Beşiktaş'tan da 12 puan ilerdeydi!.. "8'de 8 rekoru yapmış" ve Fenerbahçeli yorumcularımız, spor yazarı arkadaşlarımız "17'de 17 olur mu" sorusuna cevap aramaya başlamışlardı; hatta "Neden 34'de 34 olmasın" hayali kuranlar bile vardı!.. Bugünün "puan cetveli ortada!.." Peki "neden" böyle oldu; sorumlular kim?.. Pek çok neden var ve elbette pek çok sorumlu da!.., Hatta işin içine hakemleri, disiplin kurullarını ve kararlarını da ekleyebilirsiniz!.. Ben "değişik" bir pencereden "biraz acılı" bir tebessüm üreteceğim; işte "ilk 8 hafta sonrasının" başarısızları ve bu başarısızlığın "bana göre" baş sorumluları: Fenerbahçe'de; "Üç sezon şampiyon olacağız" diyen Aziz Başkan ve "Emredersiniz" demesi için getirilen Daum!.. Galatasaray'da; maçlarda gene "Haldun Üstünel'in yanında görünmeye başlayan" ve "Birinci Sultan Adnan" tarafından, "Galatasaray'ın İkinci Sultan Adnan'ı ilân edilen" Futbol AŞ Genel Müdürü Adnan Sezgin ve Rijkaard!.. Kayserispor'da; "Hakemlere düdüğü astırdık, gene de astırırız" diyen Onursal Başkan ve de menajer Süleyman Hurma!.. "Bunlar", 8'inci haftanın sonrasındaki "başarısızların" listesi; peki ya başarılılar?.. Bursaspor'da; Ertuğrul Sağlam Hoca'nın "sessiz" istikrarı ve ihtilâli, "başarı için her şey mubahtır" diyen ve bunu becerebilen taraftar!.. Beşiktaş'ta; Mustafa Denizli'nin "şans" diye nitelendirilen futbol bilgeliği, "Onu yerden yere vuran" Beşiktaşlı yorumcu ve spor yazarı arkadaşlarımız!.. Şiirli tavsiye!.. "Çarşamba günkü yazım", Milli Takımın başına getirilen Guus Hiddink ile ilgiliydi ve başlığı da şöyleydi; "Takıntılıları kafana takma Hocam!.." Her Çarşamba Alem FM'de, Turgay Renklikurt Hocamın canlı yayın "Spor ve Spor Sağlığı" programında, o haftanın güncel spor olayları konusunda sohbet ederiz. Bu Çarşamba günkü programda sevgili Hocamın "bana bir sürprizi vardı"; Hiddink'le ilgili yazımdan ve başlığından esinlenerek, bir dörtlük yazmıştı; onu okudu; hem kahkahalarla güldük, hem derin derin düşündük ve de üzerinde bol bol konuştuk!. Hocama teşekkür ederim; Hiddink Hoca'nın da, Turgay Hoca'nın "şiirli" tavsiyesinden çıkaracağı çok ama çok "kıssadan hisse olacağına" inanıyorum; işte o dörtlük: "Takıntılıları takma kafana Hocam, İnancın solar, kıblen şaşırır, Gül geç onların çatal diline, Gülmezsen, gününe zehir dökülür!.." Oğuz Winston Churchill Sarvan!.. Bilmem ki, Futbol Federasyonu Başkan ve yönetimi ile Merkez Hakem Kurulu Başkanı ve üyeleri, "Oğuz Sarvan arkadaşımızı ve komitesini lâyusel ilân eden" son talimat değişikliğinin, evrensel hukuku da, Anayasamızın temel ilkelerini de paspas ettiğinin farkındalar mı?.. "Kişilerle ilgili olarak, itiraz mercii olmayan kararların alındığı, alınacağı bir sistem", söyler misiniz bana, Anayasamıza da, evrensel hukuka da "uygun" olabilir mi?.. "Ben" diyecek Sarvan MHK'sı ve devam edecek; "Hakem Öcal Uluç'u hem de hiçbir geçerli gerekçe de göstermeden, klasman düşürürüm, klasman çıkarmam, istersem listelerden çıkarırım, hakemliğini bile bitiririm. Hakem, gözlemci ve mentör atamalarına ilişkin kararlarının sorgulanmasını imkânsız hâle getiririm, bu kararlarıma Futbol Federasyonu da, Tahkim Kurulu da karışamaz, bunları görüşemez, değiştiremez"; olacak şey mi?.. Ama "burası" Türkiye ve işte oluyor, oldu; Hakem Derneği'nin bir bildirisi ve "birkaç" eski hakemimizin yorumları hariç; tısss!.. Bir zamanlar "üzerinde güneş batmayan Büyük Britanya İmparatorluğu'nun Başbakanı" anlı ve de şanlı Sir Winston Churchill, bir maçı seyrederken, "hakemler" için şu meşhur sözü etmişti; "Bunlardaki yetki bende bile yok!.." Anlaşılan Sarvan kardeşim de Churchill'e özenmiş; "Kendisinin yaptığı ve kabul ettiği bu talimat değişikliği sonrasında, ondaki yetki, Türkiye'de kimde var?.." Peki "o özenmiş" de, Futbol Federasyonu Başkanımız Mahmut Özgener de, "hiçbir idari yetkisi olmayan" İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'e mi özeniyor da, "bu talimat değişikliği için", Oğuz Sarvan'a "Diktatörlük mü ilân ettin arkadaş" diye sormuyor?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.