Fatih Terim, Arda’yı milli takıma almamakta “yüzde 99 değil, yüzde 100 haklıdır!..” O, Milli Takım’a alınmayan bazı arkadaşları ile beraber Fransa’da “ne futbol oynamışlardır”; üstelik bir de “bu futbolsuzluktan utanıp, susacaklarına, Arda kanalıyla Terim’le prim hesaplaşması yapmaya kalkışmışlar” ve de Arda, ne yazık ki, “bu ayıplı oyunun” başrolüne soyunmuştur; “kaptan” olarak!..
Halbuki, “Kaptan olarak”, arkadaşlarına “Bugün, prim hesabı günü mü, onu Türkiye’ye dönüşte konuşuruz, biz futbolumuza bakalım, gruptan çıkmaya bakalım” diyeceğine, çıkmış hocasının karşısına ve de “yazılan, söylenenlere bakılırsa”, hatta “ipleri koparacak perdeden tartışmaya girişmiştir!..”
Bitmedi, “bu duruşu”, basına sızmış, dahası “restleşme havası” verilmiştir. Bu havanın somutlaşması ise “Fotoğraf çekimi skandalı” ile ortaya konmuştur. “O resim”, adeta olanların belgesidir; itiraz bile edilemez!..
Benim şaştığım, “yıllardan beri” TV ekranlarında ve de spor sayfalarında “Takımlarda oyuncu hegemonyası kurulamaz. Takımları futbolcular idare edemez, buna izin verilemez. Verilirse, takım, kulüp ve teknik adamlar onların elinde oyuncak olur” diye nutuk atanların, galiba “Egosuna çok öfkelendikleri Terim’in burnunun sürtülmesi fırsatını nihayet yakaladık” diyerek, koro hâlinde “Arda’dan ve onun disiplin bakımından ayıplı tutumundan yana ağırlık koymalarıdır!..”
Milli Takım da, Fatih Terim gibi bir hoca da, “Barcelona’yı tek başına şampiyon yapsa dahi”, Arda’nın oyuncağı olamaz ve yapılamaz!..
Değil, hiç değil ya, diyelim ki, bu olayda Terim “yüzde yüz” hatalı; gene de “insan olarak” Arda’nın “böyle davranmaması” gerekmiyor mu?..
Arda, “bugünün Ardası olmuşsa”, bunda Terim’in payı “yüzde 51’in çok üstündedir”; Terim, Arda’nın hem hocası, hem de “futbol babasıdır”; bir evlat, “kendisini bugünlere getiren” babasına “böyle” mi yapar?..
Sen hocan ile, “futbol baban” ile baş başa konuşacağına, git NTV’de, Rıdvan Dilmen’in “olayı içinden çıkılamaz hale getiren” programında konuş da konuş!..
Ne oldu; işte iş geldi, “tekzip edilmeyen” bir habere dayandı. Haberi göre, “Terim, bu olay ve gelişmeleriyle ilgili Futbol Federasyonu’na sayfalar dolusu bir rapor vermiş. Federasyon Heyeti de bu raporu görüşmüş ve Arda ile beraber Milli Takım’a alınmayan oyuncularla ilgili olarak Terim’in kararını onaylamış”; ne olacak şimdi?..
Hele Burak’ın açıklamasına çok güldüm; “Şimdi konuşmayacak, zamanını bekleyecekmiş!..”
Cin gibi; herhalde “kendilerinin olmadığı Milli Takım’ın alacağı kötü sonuçlardan sonra açılacak kampanyayı ve Terim’in istifasını bekliyor”, o zamana kadar da “susma hakkını (!) kullanıyor!..”
Eğer “gerçekten” rapor olayı doğru ise, kim bilir “Terim kimleri şahit olarak göstermiş” ve gelişmeleri “dakika dakika, saat saat, gün gün, olay olay” yazmıştır, raporuna!..
“Daha Fransa’daki finallere gidilecek gruptan çıktılar” diye, Avrupa Şampiyonası’nda şampiyon olan Portekizli futbolculardan “çok fazla primi ceplerine koyanların”, doğrusu ya, “oynadıkları oyunla, kavgalarla, iç çekişmelerle, gruplaşmalarla ilgili olarak” neler söyleyeceklerini” çok merak ediyorum.
Terim, “detaya inmemekle, polemik batağına batmamakla ve konuşmamakla en doğruyu yapıyor”, tamam da “ağır bir töhmet altında kalan” futbolcular “neden susuyorlar”; yoksa “söyleyecekleri” bir şey yok mu?..
Arda bir kaptan olarak arkadaşlarına “Bugün primi değil şampiyonayı konuşmalıyız” demeliydi…