Doğrudur Başkan, haklısınız!..

A -
A +

Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın, Galatasaray TV'de, Lozan'da Uluslararası Spor Mahkemesi'ndeki (CAS) Ribery duruşmasını anlatmış ve Fransız futbolcuya sorular sorduğunu, Ribery'nin de bu sorulara "Doğrudur Başkan, haklısınız" cevaplarını verdiğini söylemiş. Bununla ilgili haberler gazetelerde çıkınca, hemen hemen bütün gazeteleri taradım, ne var ki, Başkan'ın Ribery'ye "Doğrudur Başkan, haklısınız" dedirttiği soruların "neler" olduğunu bulamadım. Bulamadığım için de "düşündüm"; Fransız futbolcu "Doğrudur Başkan, haklısınız" cevabını verdiğine göre, acaba "bu sorular" hangi sorular olabilirdi?.. İşte "benim" bulabildiklerim: Başkan: "Başkanlığa aday olduğumda, yaptığım ve bir çok Galatasaray önde geleninin de katıldığı arama konferanslarından sonra, seçilirsem neler yapacağıma dair, imzalı bir vaatler dosyası hazırlayıp dağıtmıştım.Bu vaatlerin hiçbiri tutamadım, değil mi?." Ribery: "Doğrudur Başkan, haklısınız!.." Başkan: "Stat ve Riva konusunda yıllardır anlattığım masallarla Galatasaray camiasını mışıl mışıl uyutmakta çok başarılıyım, değil mi?.." Ribery: "Doğrudur Başkan, haklısınız!.." Başkan: "Her yıl yaptığım yığınla yanlış transfer yüzünden Galatasaray'ın borçları ikiye katlandı, öyle değil mi?.." Ribery: "Doğrudur Başkan, haklısınız!.." Başkan: "Arada tesadüfen yakalanan senin gibi büyük balıkları da gaflete düşerek kaçırmakta üstat olduğumu söylersem yanlış mı olur?.." Ribery: "Doğrudur Başkan, haklısınız!.." Başkan: "Sana para vermeden, paralarını aldığına dair imzalattığımız ibranameyi geçersiz sayacak bir yığın eksiğimiz ve hatamız olduğunu görünce camiamızı avutacak ninniler söylemek durumunda kaldık, doğru değil mi, haksız mıyız?.." Ribery: "Doğrudur Başkan, haklısınız!.." Başkan: "Federasyon seçimleri ve Halûk Ulusoy kapışmasında, değme semazenlere taş çıkartacak bir gösteri yaparak alkış ve yukarılardan büyük takdir aldım, doğru değil mi?.." Ribery: "Doğrudur Başkan, haklısınız!.." Başkan: "Galatasaray camiasından liselilerin ağırlığını tamamen silmek için Ali Şen'in bile düşünemeyeceği taktikleri başarı ile uyguladığım söyleniyor ve ben de iftihar ediyorum; söyle haksız mıyım?.." Ribery: "Doğrudur Başkan, haklısınız!.." Başkan: "Adnan Polat'ı istifaya zorlamak ve böylece, onun ve yönetimdeki arkadaşlarının çözdüğü ve çözmek üzere olduğu büyük bazı meselelerle ilgili başarıyı tek başına sahiplenmek için sahneye koyduğum senaryo adım adım yürüyor değil mi?" Ribery: "Doğrudur Başkan, haklısınız!.." Başkan: "Bu kulübü yönetmek ve her seçimi kazanmak için uyguladığım 'Böl - Parçala - Yönet' taktiği müthiş değil mi?.." Ribery: "Doğrudur Başkan, haklısınız!.." Başkan: "Ben başarılıyım, hem de çok başarılıyım, değil mi?.." Ribery: "Doğrudur Başkan, haklısınız!.." Ne var ki, Ribery'nin bunca "Doğrudur Başkan, haklısınız" cevabına rağmen Mahkeme Heyeti, "kararı" haziran ayına bırakmış!.. Halbuki, onların da "Doğrudur Başkan, haklısınız" deyip kararı hemen vermeleri gerekmez miydi?.. > Nankör düşünce!.. Kulüpte ve tribünlerinde olanlara rağmen, "koltuğundan dünya yıkılsa kalkmayacağını gösteren" bir Başkan'a, bu gidişin durdurulması için mücadele edecek kadar "medeni cesareti olan" bir tanecik üyeye bile sahip olmadığını ispatlayan Galatasaraylıların "yeni seçime kadar" tahammül edileceğini "nihayet" anladığım için, dönüp Adnan Polat'a "İstifa et" diyordum!.. Şimdi demiyorum ve aksine "Sonuna kadar yönetimde kal" diyorum. Zira, açıkça ortaya çıktı ki, Özhan Canaydın, "Adnan Polat'ı istifa ettirmek için" elinden geleni ardına koymuyor!.. "Mehmet Cansun'un listesindeydi, hezimete uğradılar. Bana seçimi o kazandırmadı" sözü, "nankör bir düşüncenin" açığa çıkmasından da öte "çirkin bir taktiğin" de itirafıydı!.. Taktik açıktı: "Stat ile Riva meselesinin çözümlerinde tünelin ucu göründü" ya, Adnan Polat'ın ve arkadaşlarının kendi kendilerini tasfiye etmeleri ile "başarıya tek başına oturmak"; oh ne âlâ, adeta kaymaklı ekmek kadayıfı!.. Herkes biliyordu ki, "o" günlerde "o" Mehmet Cansun'a karşı kazanmak için, "Galatasaray üyelerinin adlarını bir torbaya atıp, kura çekin"; kim çıkarsa çıksın, aday olduğunda seçimi kazanırdı; bu bir!.. "Geçen" seçimde Adnan Polat'ı son dakikada "bin bir rica minnet" ile listesine almasaydı, Canaydın'ın o seçimi kazanması mümkün değildi; bu iki!.. "Polatsız da seçimi kazanırım" diyorsa, buyursun bu "perişan ve darmadağın olmuş" yönetimiyle beraber istifa etsin, genel kurula gitsin, yeniden aday olsun, bakalım kazanacak mı?.. "Genel Kurul üyelerinin adlarını torbaya atalım, torbadan kendisi bir isim çeksin"; o isim karşısında aday olsun; bakalım Özhan Canaydın "o adayın aldığı oyun yarısını alabilecek" mi, bu da üç?.. Hodri meydan!.. *** Önemli Not: Galatasaraylı taraftarların "tribünlerde yönetimi sessiz, zaman sınırlı ve pankartlı protesto şekli", sadece Türkiye'deki değil, dünyada bir çok ülkedeki kulüp taraftarlarına "ders ve örnek" olacak cinsten. Kutlarım!.. İşte bu kafa!.. Beşiktaş Asbaşkanı Levent Erdoğan, "toplu ve koro hâlinde nerede ise bütün bir maçın bir çok bölümünde küfürden vazgeçmeyen", statlara "kamalı - bıçaklı - saldırmalı - şişli - kılıçlı" yüzlerce kesici alet taşıyan taraftarlarına "doğru yolu" göstereceğine, çıkıp hâlâ "Profesyonel Disiplin Kurulu'nun futbolu çirkinleştirdiğini" söyleyebilecek kadar "en hafif tabiri" ile şaşkın!.. Olaylar ortada, raporlar ortada, yönetmelikler ortada; ne yapsın PFDK ve Tahkim Kurulları?.. Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın, hâlâ sahaya atılan bıçak için "Ama bıçak açık değildi, kapalıydı; onu yardımcı hakem açmış" diyecek kadar gaflet içinde!.. Fenerbahçeli Şekip Mosturoğlu'ların, Murat Özaydınlı'ların, Nihat Özdemir'lerin her hafta lâfı döndürüp dolaştırıp "Federasyon bizi yok etmek istiyora getiren" ama "çirkin işler yapan" taraftara toz kondurmayan açıklamalarına zaten alıştık!.. Düşmanlığı tahrik ve teşvik eden bu çirkin "lâf ishali" önlenmedikçe, sporda şiddetin durdurulması mümkün değildir; hele hele "bu kepazeliği destekleyen" fanatik taraftardan beter "kulüp borazancısı olmuş" yazar - çizer - yorumcu takımı da iş başında iken!.. Yazıklar olsun!.. Pes!.. ABD'de yaptığı "6 aylık" kampı tamamlayan ve "bu kamp için devletten 25 bin dolardan fazla para alan" Süreyya Ayhan Türkiye'ye döndü. Federasyona müracaat ederek "4 ay da Almanya'da kamp yapmak istiyorum, onay verin ve kamp masraflarımı karşılayın" dedi. Spor teşkilâtının cevabı "ne olabilir", dersiniz?.. Dikkat ediniz, cevap "bir pazarlık" adeta: "Milli Takım bizim için çok önemli. Bu kampa onay vemek için Süreyya'dan Milletler Kupası'nda yarışma garantisi isteyeceğiz." Karşımızda, "bütün spor branşlarında sakatlık gibi meşru ve kabul edilebilir mazeretler dışında milli formayı giymek zorunluluğunu getiren" yönetmeliklere rağmen "Ben istediğim yarışta koşarım, istemediğimde koşmam" diyen bir atlet, onu "böyle konuşturan" bir hoca ve daha da acısı "bu tavra karşı" hiçbir şey yapamayan ve nihayet "pazarlık masasına oturacağını gösteren" bir federasyon, bir genel müdürlük var!.. Vah ki, ne vah!.. Utanması gerekenler!.. Gazetelerde bir haber: "Dünya futbolunun önemli yıldızlarından Brezilyalı Romario'nun 1000 gol barajını aşmasına beş gol kaldı. 41 yaşında olmasına rağmen hâlâ top koşturmaya devam eden Romario, Vasco de Gama formasıyla bu sezon ikinci kez hat-trick yaptı. 'Romario 1000 Projesi' ile 4. kez Vasco de Gama'da forma giymeye başlayan Romario, 1000 gol barajını aştıktan sonra 'çok başarılı' futbol kariyerine nokta koyacak." Brezilya'dan gelen haberler "41 yaşındaki" futbolcuya başta medya olmak üzere herkesin destek verdiğini, "1000'inci golün atıldığı" dakikalarda tribünlerin ve sokakların karnaval günlerine benzeyeceğini ortaya koyuyor!.. Ya bizde?.. "Yıllardır" Hakan Şükür'e yapılanlar ortada!.. Ona, "hedef aldığı" rekoru kırdırmamak, moralini bozmak, futbolu bıraktırmak için "insafsızca ve izansızca" yazılar yazanlar, yorumlar yapanlar "Romario" örneğine baksınlar da utansınlar!.. Tabii, insanlığı unutmamış, "vefa" bunamışlığına tutulmamışlarsa!.. > OCALU boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.