Dost acı söyler!..

A -
A +

Onca ricaya ve baskıya rağmen hâlâ "Ben ancak tek aday olursam ve herkes desteklerse seçime(!) girerim" diyen, diyebilen bir zat!.. "Rahmetli" Turgut Özal döneminde de, "başkasının kazandığı bir seçim sonrasında, bugünkü isteğine tıpatıp uyan bir şekilde koltuğa oturan, pardon oturtulan" bir zat!.. "İktidar" desteğine, hem de "Turgut Özal gibi bir desteğe" rağmen, her şeyi yüzüne gözüne bulaştırarak, "Maç naklen yayınları havuzu ekseninde, Türk futbolunu İstanbul - Anadolu olarak ikiye bölen" ve sonra da "işe karanlıktaki adamlar karışmaya başlayınca" ve "işin içinden çıkamayacağını" anlayınca, "korku ve panik içinde" Federasyon Başkanlığı'nı "bırakmış olan" bir zat!.. Ki, "o karanlık adamlar", daha sonra arka arkaya "birkaç Federasyon Başkanını daha kaçırmışlar", sonradan "Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nce aranmaya başlandığı için kendisi de ülkeden kaçan" adaylarını "başkan seçtirmek istemişlerdi!.." Ne var ki, Haluk Ulusoy, "kelle koltukta" bir mücadele vererek, devlet güvenliğinde sorunlu olanların da desteği ile, "Türk Futbol Federasyonu'nu onlara teslim etmemiş" ve Türk futbolunun önünü açmıştı; UEFA Kupaları'na, dünya üçüncülüğüne kadar!.. "Geçmişi bir yana bırakıp", bugüne dönelim; "çok adaylı, siyasetin karışmadığı normal bir seçim yapılsa", demokratik bütün ilkeleri ve gelenekleri pas pas ederek, "adeta bir demir perde görüntüsü verecek bir seçim(!) isteyen" bu zat, acaba "kaç oy alabilir?.." 10 mu, 20 mi, 30 mu, 50 mi?.. "Daha fazlasını alamayacağını", o da biliyor, "onu destekleyenler" de!.. "Bu durumdaki" bir zat, "Türk futbolunu kurtaracak"; öyle mi?.. "Beceremediği için" bırakıp kaçan ve Türk futbolunda "en büyük kaos dönemlerinden birini başlatan", bu kaçış sonrası doğan boşlukta ve Fetret Devri'nde işin içine "Alâaddin Çakıcıların, Sedat Pekerlerin, Mustafa Kefelilerin girmesini kenardan izleyen" bu zat, "Türk futbolundaki kaosa son verecek", öyle mi?.. Güldürmeyin beni!.. Dikkat ediniz; "özerk federasyonlara karışmam" diyen bir spor bakanının döneminde, "ikinci defadır" ki, "camianın ve Futbol Genel Kurulu'na katılan delegelerin oylarının büyük çoğunluğunu alarak açık ara seçimi kazanacak olan" kişinin önü kesilmek isteniyor!.. "Birincisinde" bütün "tehdit ve baskılara rağmen" önünün kesilemeyeceği anlaşılınca, "önünü kesmek için" özel kanun çıkarılmıştı!.. Ve "işin içine" iktidarın "en has adamları" sokulmuştu!.. Şimdi, "bizzat" sayın Bakan kolları sıvamış görünüyor; olacak şey mi?.. Sayın Bakan'ım, "siz görevinizi yapmışsınız", müfettişler "görevlerini yapmış", iş başına getirdiğiniz "atama seçimli" Federasyon Başkanı "görevini yapmış" ve "müfettiş raporları" yargıya intikâl etmiş; bundan sonrası yargının işi!.. "Kendinizi yargının yerine koyup"; nasıl "karar verir" ve "infaz etmeye çalışırsınız?.." Bir hukuk devletinde, demokratik ve "insan haklarına saygılı" bir ülkede "Yargıtay tasdiki olmadan", insanları "suçludur, kirlidir" diye mahkûm etmek ve "seçime girme" baskıları yapmak, "bu yönde açıklamalar" ile gazete manşetlerine, TV ekranlarına oturmak, "hem itham edenin, hem de itham edilenin yönü ile anayasal haklar bakımından hangi anlama gelir" ve geliyor; söyler misiniz bana?.. "Hakkımda kesinleşmiş tek yargı kararı yok, olursa gereğini yaparım; adaysam çekilirim, başkan olmuşsam derhal istifa ederim" diyen Haluk Ulusoy'a "bir özür borçlu değil misiniz?.." Futbol camiasına, Kulüpler ve Taban Birlikleri'ne, Futbol Genel Kurulu'na katılacak delegelere özür borcunuz yok mu?.. Lütfen, artık baskı yapmayın, "kulislerin karanlığı içine girmeyin"; bırakın kararı futbol camiası, futbol genel kurulu, adayların hür iradeleri ve de "gerekiyorsa" yargı versin!.. Doğru olan da bu değil mi?. Dahası: Haklarında "kesin yargı kararları" olan ve mesela "bir tanesi için, Deniz Gökçe Hoca'nın sütunlarında defalarca ve defalarca açıkladığı" tüyler ürpertici "gerçeklerin ve iddiaların benzerlerinin muhatabı olan" federasyonlara, onların başkanlarına dönüp bakmıyor da, neden "sadece Haluk Ulusoy'un önünü kesmek için" Türk futbolundaki doğal akışın mecrasını değiştirmeye uğraşıyorsunuz?.. Mesela, "bir Başbakan Yardımcısı" olarak, neden Tarım Bakanlığı'nın "Türkiye'de at yarışçılığı ve Türkiye Jokey Kulübü için kurdurduğu" komisyonun "tüyler ürpertici" iddialarla dolu olan raporunun gereğinin yapılmasını, yani "bir suç duyurusu hâlinde savcılıklara intikalini" sağlamaya çalışmıyorsunuz?.. "Türk sporu için yaptıklarınızı" görüyoruz, biliyoruz, alkışlıyoruz ve unutmayacağız!.. Devamlı olarak "demokrasi" diyen, "ülkede demokratik rejimin bütün unsurlarıyla işlemesini isteyen" bir partinin, bir iktidar ın bakanı olan size söyleyeceğim son söz şu: Bilesiniz ki; "sadece Ulusoy ile ilgili kişiselleştirilmiş bir politika" ve "bu sebeple siyasetin ve makamın devreye sokulması", bütün bu yaptıklarınıza gölge düşürüyor!.. "Dost" acı söyler!.. "Söylemeli" ki; "dost olduğu" anlaşılsın!.. Biz, söylüyoruz!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.