Yanlış bir: Galatasaray gibi bir kulübün, "hasta ve yaşlı", üstelik "bırakıp gitmekten sabıkalı" bir hoca ile yola çıktığında, mutlaka "Kasasında B Plânı, C Plânı olmalıydı"; olmalıdır!.. Yanlış iki: "Bu plânlar yoksa" ya da "Var da uygulanmıyorsa", Galatasaray gibi büyük bir kulübün başkanı, "cesaretle ortaya çıkıp", kamuoyuna da, Galatasaray camiasına da neden Feldkamp'ın yerine hemen bir hoca getirilmediğini "ikna edici" bir şekilde anlatmalıydı, anlatmalıdır!.. Yanlış üç: Galatasaray gibi bir kulüpte, eğer "Feldkamp ve Ahmet Akçan bir dakika bile takımın başında tutulmamalıdır" diye aylardır yazıp çizenler ve yorumlar yapanlar bile, "Galatasaray yeniçeri ocağı değil, koca kulüp böyle bir noktaya getirileceğine keşke Feldkamp da, Akçan da kalsaydılar" diyecek hâle geldilerse, Galatasaray Yönetimi'nin "Ne söylenirse söylensin, ne yazılırsa yazılsın susup oturacağız" demeye hakkı var mıdır; yoktur!.. Yanlış dört: Böylesine "garip" bir şekilde susup oturmanın ve "Sükût ikrardan gelir" görüntüsü verilmenin, Feldkamp'ın "darmadağın ettiği ve birbirine düşürdüğü" bir kadronun, "son bir çırpınışla el ele verip çıkış yolu aradığı" çok kritik bir süreçte, hâlâ "şampiyonluk yarışından kopmayan" ve bunun için ellerinden geleni amatör bir ruhla, kısa sürede takım içinde birlik ve beraberliği, kaybolan sevgi ve saygıyı sağlayarak canla başla yapan futbolcularını "kazan kaldıran yeniçeriler ve ağaları" töhmeti ile, kimi "samimi", kimi "art" niyetli, kimi "düşmanca" ama "çok ağır" eleştiri bombardımanı altında bırakmak, bazıları "ipe sapa gelmez" ve "kasıtlı" saldırılara açık hâle getirmek, onları "kupadan düştükleri gibi, lig şampiyonluğundan da düşme" noktasına sürüklemeyecek midir; sürükleyecektir ve hatta "Kupa'dan da elenildiğine göre" gelecek yıl "Avrupa Kupaları'na katılma hakkı" bile kaybedilebilir; buyurun İntertoto'ya!.. Yanlış beş: "Krizi yönetememek" beceriksizliği gösterir, "susup oturmak" ise acizliği; Galatasaray'ın "yeni" başkan ve yönetiminin bıraktım Galatasaray Kulübü'nü, açıktır ki; "kendilerini" bu duruma düşürmeye hakkı yoktur; olmamalıdır!.. Her insan hata yapabilir, her yönetim de!.. Ama aslolan, "hatayı inat ve ısrarla sürdürmemektir", dahası "hata yapıldığı anlaşıldığında" hemen "hatanın tamiri" yoluna gitmektir!.. Feldkamp'ın getirilişinin "hata olduğu" ligin daha 7'nci haftasında ortaya çıkmıştır!.. Polat'ın "sorumlu ve yetkili" yönetici olarak, "Feldkamp'ı göndermese bile, Feldkamp'ın hemen altına 'tercüman' yardımcı yerine 'hoca yardımcı' getirmesi" gerekiyordu; yapılmadı!.. Feldkamp'ın "saçma sapan" disiplin ve "takımdan kopuş" gösterileri sergilemesinin devam ettiği görüldüğü hâlde, "takımın başına" mesela "Can Çobanoğlu" gibi bir profesyonelin ya da "Galatasaray'da çok örneği olan" bir ağabeyin "menajer" olarak getirilmemesi hataydı; hatada ısrar edildi, düzeltilmedi!.. Feldkamp'ın "basit bir soğuk algınlığı yüzünden" takımı bırakıp Almanya'ya gitmesi bile yönetimi uyandırmadı!.. Feldkamp'ın "takımı darmadağın eden, birbirine düşüren", mevsim başının "fırtına" ekibini bitiren, futbolcularını yok eden "komik" kadro değişiklikleri seyredilmekle yetinildi; "B Plânı" yapılmadı!.. "B Plânı yapılsa" ve "devre arasında uygulamaya konsa", bütün bunlar olmayacaktı!.. "Kupa'nın ve ligin en kritik döneminde" Feldkamp'ın "Torunum oldu" diye Almanya'ya uçmasına ve orada "Hastayım" diyerek haftalarca kalmasına da ses seda çıkarılmadı ve "B Plânı" yapılmadı; takım, futbolcuların hiç sevmediği "tercüman" hocaya bırakıldı!.. Nihayet "Feldkamp'ın kadro uygulamaları" saçma sapan bir "hocalık krizine açık açık dönüşünce" müdahale edildi ama iş işten geçmişti; "beceremeyeceğini gören ve anlayan" Feldkamp fırsat bekliyordu; bırakıp gitti; "B Plânı olmayınca", ne yazık ki "Geliyorum" diyen ve adım adım gelen kriz Galatasaray takımının üzerinde patladı; yönetim hâlâ "seyirciler" dedirtecek kadar hareketsiz ve sessiz!.. Galatasaraylı bir dostum bana şunu sordu: Acaba bu "yeni" yönetim de "beceremeyeceğini ve sorunların altından kalkamayacağını" çabucak anladı da, "gitmek" ya da "gönderilmek" için kendisine fırsat mı oluşturmaya çalışıyor?.. Acı acı güldüm!.. "Kolay çözülecek" bir krizi, "hiçbir şey yapmayarak" büyütüp, kendilerinden de öte "Galatasaray Kulübü'nü yıpratacak" polemikler savaşına dönüştürmeyi başaran Adnan Polat ve Yiğit Şardan ikilisine sormam gerek: "Denizi geçtikten sonra, bir karışlık çukurdaki yağmur suyunda boğulmak" da neyin nesi oluyor?.. "Hocasız Galatasaray'ı Süper Lig şampiyonu biz yaptık" övüncüyle "tarihe geçmek" hâyali içindeki Haldun Üstünel'lere, Adnan Sezgin'lere yoksa "sizler" de mi katılmak hevesindesiniz?..