"Böyle" bir günde ne yazılır?.. Ne "yaralı" Kanarya, ne de "yaralı" Aslan için "yaraları daha da derinleştirecek" bir şeyler yazmak, "benim için" mümkün değil!.. Zira, "bugünü ve geceyi", Türk futbolundaki, hatta sporundaki "en büyük rekabetin bayramı" olarak geçirebilmenin zorluğunu biliyor, onun için "işi daha da zorlaştıracak" hiçbir düşünceyi yazıma dökmek istemiyorum!.. Eskiden, "Fenerbahçe - Galatasaray" ve "Galatasaray - Fenerbahçe" maçları, "gerçekten" birer "bayram gibi" olurdu!.. "Dostluğun ve rekabetin iç içe karıştığı" bayramlar!.. Dayım Necati Bilgiç "o zamanlar" Kadıköy'de otururdu, "o evden çıkar", Üsküdar'a iner, "oradaki arkadaşlarla buluşur", sonra vapurla karşıya geçerdik; Fenerbahçeliler ve Galatasaray beraberce... Yol boyu "birbirimizi kızdırır", gülerdik. İnönü Stadı'nın önünde ayrılır, Galatasaraylılar Galatasaray tribününe, Fenerbahçeliler Fenerbahçe tribününe girerdi... Yooo, öyle "ayrı ayrı" tribünler de değildi; "ayrı olanlar" sadece giriş kapıları idi; "Kapalı" tribünde, "deniz tarafında" Galatasaraylılar, "Gazhane tarafında" Fenerbahçeliler otururdu. "Rahmetli" Karınca Ezmez Şevki, Galatasaray tribününün ön duvarında "bir o yana, bir bu yana" gider, "futbolda bir amigonun nasıl olması gerektiğini" dosta, düşmana gösterirdi!.. Maç biter, "kazanan kazanır, kaybeden kaybeder"; gene "geldiğimiz gibi", yan yana, "geldiğimiz yoldan" geriye dönerdik; kızdıran kızdırana, gülen gülene, ağlayan ağlayana!.. Şimdi, "yana yana" bir kahvehanede TV ekranına bakarak bile, "beraberce" maç seyredemiyoruz, hemen kavga çıkıyor; statlara "rakibimizin bir avuç taraftarını bile almamak için" bin bir takla atıyor, dolaplar çeviriyoruz; nereden nereye geldik?.. Bugün de, "o günler gibi" olmalıydı, olmadı; hiç olmazsa "yarınlar olmalı!.." El birliği ile "yarınları hazırlamalıyız!.." Rekabeti, dostluğu "beraberce" götürmenin "sporun en önde gelen ilkesi olduğunu" hatırlayarak ve hiç unutmadan!.. Galatasaray ile Fenerbahçe arasında ligde "müthiş" bir yarış sürüyor, bu hava içinde "Kupa'da" da iki büyük rakip karşı karşıya!.. Ne olur, kim yener, kim eler; elbette çok önemli!.. Ama, çok daha önemlisi; "dostça, kardeşçe" rekabetin kazanması, sporun "spor olarak" kazanması!.. Bugün ve bu gece, neden "güzel bir başlangıç" olmasın?.. Fenerbahçelilere de, Galatasaraylılara da başarılar dilerim!.. "Büyük" olduklarını, "sadece sahada alınacak sonuç" ile değil, "yöneticileriyle, taraftarlarıyla, seyircileriyle sahanın dışında" ve "hocalarıyla, futbolcularıyla sahanın içinde" ispatlamalılar!.. "Hayal etmesi" bile güzel!.. Ya "hayaller", bir de gerçek olursa!..