Drogbasallaşma!..

A -
A +
Türkiye'de kaç kişi tanırdı Ünal Aysal'ı; ya Avrupa'da, dünyada?..Galatasaray Başkanı olduktan sonra, hele hele Fatih Terim'le "iki yıl üst üste şampiyonluk gelince, takım Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynayıp Real Madrid'i yenerek elenince", dahası, Drogba ve Sneijder gibi "dünyanın tanıdığı" futbol yıldızlarını transfer edince, bitmedi, bir de "Adanalı Terim'i, Galatasaray TV'deki alt yazı haberi ile yollayıp, yerine Anconalı Roberto Mancini'yi getirince", kaç kişi tanır oldu?..
Bu sorunun cevabı açık; Türkiye'de herkes, Avrupa'da "iş ve spor alemi başta" spor ve futbol meraklısı on binler, belki yüz binler, Avrupa'nın ötesindeki dünyada binler!..
TV ekranlarından, spor sayfaları manşetlerinden inmez oldu; kendi deyimi ile, "Futbolu öğrendi, basketbol biraz daha karışık olduğu için öğrenme safhasında!.."
Göreve talip olurken, seçilirken, dahası "onu çok başarılı bir başkan yapıveren" yönetici ve teknik kadroyu "darmadağın" ederken, sloganı şuydu; "Galatasaray'ı kurumsallaştıracağım!.."
Eğer, "kurumsallaşma" demek, "Drogbasallaşma" demek ise, başardı!..
Zira, kurumsallaşmanın "mali ve idari göstergeleri", Galatasaray Kulübü bakımından "hiç de parlak görünmüyor"; "yığınla büyük problem, onca profesyonele, tonla eurolar, dolarlar, liralar verildiği" halde, bir türlü küçülmüyor!..
Sporda ise, "basketboldaki, voleyboldaki haberler" Galatasaray taraftarını üzecek cinsten, futbolda ise, "çok garip" bir tablo ortaya çıktı:
Fenerbahçe bocalamaya başlamış, Galatasaray farkı 4 puana indirmiş, Rize deplasmanı var; aaa, o da ne; "onca milyon eurolar ödenen" Drogba'nın "dinlenmeye ihtiyacı varmış"; peki "dinlenmeye ihtiyacı olan" bir sporcunun "magazin sayfalarına akseden gece sefası fotoğrafları" ne oluyor?..
Ama, "Başkan tarafından, takımın Hocası atlanarak prim pazarlığı yapılan", iltimaslı, ayrıcalıklı "bir çilek" olursanız, "kritik ve zor bir deplasman öncesi", size, geldiği gün Terim'e inat, "Ben elemanım" diyen bir teknik adamdan "Git dinlen" iznini alıp, önce Milano'ya "arkadaş" Balotelli'nin yanına, sonra Londra'ya "aile" yanına, sonra da Belçika'ya "Belçika - Fildişi Sahili ÖZEL MAÇI için" Brüksel'e gidersiniz; "ne dinlenme ama" değil mi?..
İşte "kurumsallaşma" derken, "Drogbasallaşma" budur!..
Halbuki, "kurumsallaşma olsa" idi,  "Drogba gene dinlendirilir", Rizespor maçında "ilk on bire konmazdı"; kadroya alınıp Rize'ye götürülür; Mancini'nin yanında oturur; "ihtiyaç olduğunda" sahaya gönderilirdi!..
Nitekim, 85'inci dakikada "penaltı golü ile" beraberliğe düşen Galatasaray'da "ihtiyaç" da oldu; "dinlenmiş" bir Droga, yorulmuş ve "hücumcular takıma alındığı için" güçten düşmüş Rize defansı ve "doldur boşalta dönmüş" bir oyun; tam da Drogbalık bir tablo, ama "büyük çilek" Londra'da!..
Mancini geldiğinden beri, takımda "ruh, arkadaşlık, birliktelik kalmamış"; herkes birbirini, özellikle Drogba - Sneijder ikilisi herkesi fırçalıyor.
Mancini, "saha kenarında, yedek kulübesinde golü ve futbolu unutturmaya çalıştığı" Umut gol kaçırınca "soyunma odasına gidecekmiş görüntüsünü veren" bir tepki koyarken, neden Sneijder golü kaçırınca, aynı şiddette bir tepki göstermiyor, Muslera o acemice penaltıyı yapınca, neden "Burak'a, Umut'a gösterdiği tepkiden çok daha hafifini gösteriyor?.."
Futbolcular "bunu görmüyor" mu; "bu ayrımcılığı yapan" bir Hoca sevilir mi?..
"Yaş ortalaması yüksek bir takım" için "görevi devraldığı" sezonun daha 6'ncı haftasında "fizik gücü eksik" diyen bir teknik adamın, ligin 25'inci haftasındaki takımının fizik gücüne bakın siz; "uyur gezer haldeki bir yığın futbolcu dolu!.."
Dahası, kuzum Allah aşkına, durum "1-0 iken" ve de Rize'nin hocası Uğur Tütüneker "defansı boşaltıp, hücumcuları sahaya sürerken", kılını kıpırdatmayan bir Mancini'nin "herkesle alay eder gibi", 85'inci dakikada "beraberlik golünü de yedikten sonra" bile oyuna müdahale etmeyip, 90 ve 90+1'de "Hajroviç ile Emre'yi oyuna sokmasındaki" ve bu çocukların "oyuna ısınmadan, üstelik garip hareketler yaparak" maçı bitirmeleri," Hocalık kitabının neresinde yazıyor?.."
Ayıptır ve yazıktır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.