Yazıma "gazetelerdeki haberler doğru ise" diye başlayacağım; zira "aksinin olması" da pek mümkün, örnekleri çok!.. Ne var ki, kendilerince "netameli saydıkları" en küçük bir haberi bile GSTV'den, resmi sitelerinden "hemen tekzip eden" Galatasaray Yönetimi, bu defa "sesini sedasını çıkarmadığına göre", düşünüyorum ki; "Herhalde doğru", ama "gene de tam olarak inanamıyorum", inanmıyorum;!..
Zira, koca Galatasaray Kulübü'nün yönetimine, hem de "kurumsallaşma da, kurumsallaşma" diyen bir başkanın döneminde, hem de "aynı" gün ve "aynı" saatlerde "bunlar" yapılır mı?..
Nedir, "bunlar"; işte "onlar":
1 Köpek Vakası!..
2 Randevu Vakası!..
3 Duran Adamlar Vakası!..
Ve de "elbette", Türk spor basını için, mesleğimiz için "yüz kızartıcı" bir vaziyet; "Susan Adamlar Vakası!.."
HHH
Geçen yıl, Galatasaray eski başkan yardımcısı Adnan Öztürk'ün tweet'leri ile "birdenbire" üne kavuşan "İrma" adlı köpek, "Tweetter'da cevap vererek", Öztürk'ü yalanlamış ve "Ben değil Galatasaray Yönetim Kurulu'na girmek, hatta onun toplantı yerini bile bilmem" demişti!..
Ama "bu defa" yalanlama falan olmamış, Galatasaray Başkan Yardımcısı Candan Erçetin'in köpeği olan İrma, üstelik "toplantıyı bir randevusu olduğu için terk eden" Başkan Ünal Aysal'a vekalet eden 2. Başkan Özkan Olcay'ın "'Ne yapıyorsunuz Candan Hanım, burası Galatasaray Spor Kulübü. Köpekle mi gireceksiniz?" uyarısına rağmen toplantıya girmişti!..
Benim ilk merak ettiğim, "Başkan, toplantı saatinde bir randevu vermese ve toplantı salonunda kalsa", Canan Hanım'ın İrması'nın, toplantıya "girip giremeyeceği" oldu!..
Sonra da, Canan Hanım'ın "Galatasaray Kulübü Yönetimi'nin toplantısına köpeği ile gelme cesaretini" kimden aldığını ve de Galatasaraylı yöneticilerin "tüzükte olmayan bu davetsiz misafiri toplantıya nasıl kabul ettiklerini" de merak ettim, doğrusu!..
Ama anlaşılıyordu ki, "Köpek Vakası"nda, Galatasaraylı yöneticiler, "Duran Adam" kompozisyonunu seçmişler ve bu vakanın, "en az, Aziz Yıldırım ve Mahmut Uslu'nun suç duyurusu yapılan zehir zemberek açıklamaları kadar ağır bir tabloyu kamuoyu önüne koyacağını" düşünememişlerdi!..
Ve ne yazık ki, benim anlı şanlı ve de Galatasaraylı yazar çizerlerim de, Köpek Vakası'nda, "Susan Adam" kompozisyonunun başrolüne soyunmuşlardı!..
Peki, "Köpek Vakalı" toplantıya damgasını vuran "ikinci vaka" neydi; "Randevu Vakası!.."
"Toplantı saatinde eski yönetici Haldun Üstünel'e randevu veren" ve de "Haldun Bey gelince", toplantıyı Özkan Olcay'a bırakarak, Üstünel ile "uzun bir toplantı yapan" Başkan Ünal Aysal'ın "bu tavrı" ne anlama geliyordu; "kurumsallaşmış bir kulüpte, bunca yılın örf-âdet-gelenekleriyle övünen Galatasaray'da böyle bir uygulama" olabilir miydi?..
Gazetelerdeki haberlere göre, "tepki olmuş", ama Özkan Olcay yöneticileri, "Duran adam" pozisyonuna sokacak bir konuşma ile, "işi halletmiş", toplantı devam etmişti!..
Koca günde "bu randevu için, seçile seçile neden toplantı saati seçilmişti"; neden "Haldun Üstünel görüşmesi", herkesin duyacağı, göreceği bir saatte ve mekanda yapılmıştı, "Gündemi, önemi neydi ve neler konuşulmuştu?.."
Anlı şanlı Galatasaraylı yazar çizerlerim de neden Randevu Vakası'nda da, "Susan Adamlar" tablosunun altına imzalarını atmışlardı; yoksa "Fenerbahçeli" meslektaşlarına özenmeye mi başlamışlardı?..
Hadi, "Galatasaray Başkan ve yöneticilerinin bu tutumları hakkında iki satır bile yazamamışlardı"; peki ama, "Aysal-Üstünel görüşmesinin belki de yeri yerinden oynatacak perde arkasını yazmak" da mı yasaklanmıştı; nerede idi, gazetecilik?..