Galatasaray, "sahtekar" Keita'dan kurtulmuşken, şimdi bir de Eboue çıktı ortaya!.. Evet, Beşiktaş seyircisi sahaya eline geçen pet şişe dahil "ufak tefek" her şeyi attı ama, "bunlar" Eboue gibi bir futbolcuyu yerlerde süründürecek, acı içinde kıvrandıracak cinsten değildi. Bana, Fenerbahçe'nin Trabzon'a yaptığı şampiyonluk seferinde aynı şeyleri yapan "artist" Otto Bariç'i de hatırlatmadı değil!.. Ya Melo'nun maç sonu seyirciye yaptığı "çok çirkin" hareket; "bunlar", bir sporcuya yakışıyor mu; bunlar Galatasaray formasına yakışıyor mu?.. Görülüyor ki, "Fatih Terim'in fırçası" hariç, Eboue'nin "yaptığı" yanına kâr kalacak; Melo'ya verilecek (Acaba verilecek mi?) "bir ya da iki maçlık ceza" ise sinek vızıltısı!.. Aslında "böylelerinden" sahalarımızda çok var; ben "son haftada olanları" yazdım; pardon, "birini" yazmadım; şimdi sıra onda!.. Bunca tecrübesine, "Fenerbahçe gibi bir takımda ve Ay-Yıldızlı forma altında zaman zaman kaptanlık da yapmasına rağmen", sahalardaki "çirkin hareket ve sözleri" yüzünden "çok kabarık" bir sabıka dosyasına sahip olan Emre Belözoğlu'na geldi sıra!.. Aslında "bu kimliği ve kariyeri ile", bütün futbolculara yıllardır "en kötü örnek olan" Emre'ye!.. Hakemlerin, bıraktım, doğrudan kırmızıyı, ikinci sarı kartı çıkarmaya bile korktuğu, disiplin kurullarının "ceza vermeye" çekindiği, federasyonların ve kulüp yöneticileri nezdinde "dokunamazlığı olan" Emre, neden, nasıl ve kimler tarafından bu hâle getirilmiştir?.. Bakınız; üzerinde TFF ve FIFA'nın "rumuzlu" imzası bulunan "Futbol Oyun Kuralları / 2011-2012" kitapçığını "okumak için" internette TFF'nin resmi sitesine girelim; en üst sıranın sonundaki "Bilgi Bankası" yazısının üzerini tıklayalım ve de karşımıza çıkan sayfanın en altındaki bölümde "Oyun Kuralları" yazısının üzerini de tıklayalım; işte karşımızda "futbolun anayasası" olan "Oyun Kuralları!.." Şimdi, 36'ncı sayfadaki 12'nci Kural"a bakalım; "Fauller ve Fena Hareketler!.." "Disiplin Cezaları" alt başlığında bir "beşinci" bölüm var; "Bir oyuncu, oyun alanı içinde veya dışında, rakibe, takım arkadaşına, hakeme, yardımcı hakeme veya herhangi bir diğer kişiye karşı ihtar ve ihraç gerektiren bir ihlâl yaparsa, ihlâlin şekline göre cezalandırılır." "Altını çiziyorum", ne diyor ve madde; "takım arkadaşına" diyor; "diğer bir kişiye" diyor!.. Devam edelim ve 37'nci sayfadaki "İhraç edilecek hâller" alt başlığı altındaki 6'ncı bendi okuyalım; "Saldırgan, hakaret edici veya küfürlü bir şekilde konuşur ve / veya baş ve el-kol hareketleri yaparsa ." Demek ki, neymiş efendim?.. Bir milli maçta "basın tribününe" son derece çirkin el-kol işaretleri yapan, sonra da "Ben basın tribünün hepsine değil, bir tanesine yaptım, o kendini biliyor" diyen Emre'den, Eskişehirspor maçında "takım arkadaşı" Gökhan'a, hakem ve gözlemciler dahil herkesin duyabileceği, görebileceği ve çok kişinin duyduğu, gördüğü şekilde "küfür dahil yapmadığını bırakmayan" Emre'ye kadar, bu, "Futbol Oyun Kuralları'nın ilgili 36'ncı maddesini defalarca ve defalarca ihlâl etmiş" futbolcuya, bir "defacık bu ihlâllerde verilmesi gereken cezanın hakemler, disiplin kurulları tarafından kesildiğini" duyduk mu, okuduk mu?.. "Bu" nasıl bir sistemdir?.. "Bu" şöyle bir sistemdir; futbolumuz, federasyonlarımız, onun disiplin kurulları ve de hakemlerimiz, gözlemcilerimiz için utanç verici bir sistem!.. "Büyük" kaptan Ziya Şengül bile isyan ediyor; "Oynanan futbol bir kenara, kimin kazandığı kaybettiği çok da umurumda değil. Bir Emre Belözoğlu izledim, tüylerim diken diken oldu. Sen ne yapmak istiyorsun Emre! Seni izlerken, ruhum sıkılıyor ruhum! Burası Fenerbahçe kardeşim, babanın çiftliği değil!" Ama, "sistem" isyan etmiyor; bu "hesap sorulamayan, cezalandırılamayan, sorumsuz" adamın önünde eğiliyor ve "eli kolu bağlı (!) seyretmeye devam ediyor;" bu sistemin gücü ancak Melo'lara yetiyor!.. Vah ki, ne vah!..