Bugünkü yazım, doğrudan Galatasaray Kulübü’nü yönetenlere ve yöneteceklere, Galatasaray camiası mensuplarına, Galatasaray taraftarlarına ve Galatasaray’ın sportif faaliyetlerinde tribünlerde oturan ve oturacak olan Galatasaraylı seyircilere mesajdır…
Gazetelerimizde, “Fransa basınının, Galatasaray’da oynayan Arjantinli Mauro İcardi ile ilgili bir haberi” çıktı.
Haberin “ilk” paragrafında deniyordu ki; “PSG'den efsanevi Türk kulübü Galatasaray'a kiralık olarak giden İcardi, kariyerindeki en iyi performanslarına geri döndü.”
İcardi’yi öven ve alkış tutan satırlarını bırakarak, haberin içinde yer alan “bir kelime” idi, “Galatasaraylıyım” diyen herkese bugün mesaj göndermeme sebep olan; “Efsanevi…”
Rahmetli Yahya Kemal Beyatlı’nın “Aziz İstanbul” şiirinde “İstanbul’un önüne koyduğu ‘Aziz’ sıfatını bulmak için “ne kadar uzun süre düşündüğüne” dair çok şey okudum ve dinledim.
Edebiyata meraklı bir kişi olarak, “bu sıfat başka ne olabilirdi” diye sözlükler karıştırmış ve sonunda bulduklarımın hiçbirinin “Aziz” mertebesine ulaşamadığını anlamıştım.
İşte Fransız basınında “Galatasaray Kulübü’nün önüne konulan ‘Efsanevi’ sözcüğü” böyle bir anlam taşıyor…
Ali Sami Yen ve arkadaşlarının 1905’te kurduğu Galatasaray Kulübü’nü anlatan “onca sıfat, onca sözcük” okudum, duydum ve de yazdım… Ama, “Efsanevi”; evet, işte tam da Galatasaray!..
Farsçadan gelen bu sıfatın anlamı, Türk Dil Kurumu sözlüğünde şöyle yazılı; “Efsanelerde geçen, kendisi için efsaneler düzülen veya efsaneyi andırır nitelikte olan.”
Yukarıdan beri bütün bunları neden yazdım; Fenerbahçe galibiyeti gecesi, Galatasaray’ı yönetenlerin, başta “Galatasaray Lisesi mezunu başkan Dursun Özbek olmak üzere” kameramanlara, fotoğrafçılara verdikleri pozlar ve kapı önü gazetecilere yaptıkları açıklamalar ile kulüpten sosyal medyaya yapılan açılımlar “Efsanevi” mertebesinde anılan bir kulübe yakışmadı da ondan!..
Onlar da, gelecekler de, Fransızlar gibi “kibir dolu” bir milletin basınının “Efsanevi” sıfatını “haklı olarak yakıştırdığı” bir kulübe mensup olduklarını unutmamalı, “sevinçlerini, mutluluklarını, acılarını ve hüzünlerini Galatasaray’a yakışır şekilde” yaşamalı, pozlarını öyle vermeli, açıklamalarını ona göre yapmalıdırlar!..
Galatasaray’ın saygıdeğer başkan ve yöneticileri, sizlere söyleyeceğim son bir cümle var; tercihiniz, “Efsanevi bir kulübün yöneticisi olduğunuzu göstermek mi, yoksa Abdürrahim Albayrak’a özenmek mi” olmalı; karar verin!..
Ve bu ayrıcalığı, camianıza da, taraftarınıza da, hocalarınıza ve sporcularınıza da aşılayın!..”