Bilmem ki, "kendi kendimizi ve spor kamuoyumuzu aldatmaya" daha ne kadar devam edeceğiz?.. Bunu medyam için söylüyorum!.. Haber başkadır, yorum başka!.. Ne yazık ki, son yıllarda önce "haber haberdir ama başlıklar yorum olabilir" şeklinde başlayan uygulama, sonra "yorum haber" denilen "devekuşu" misaline dönüştü; "Koş" deyince "Koşamam kuşum" diyen, "Uç" deyince "Uçamam deveyim" diyen cinsten bir uygulamaya!.. "Bu nasıl yorum" dediğinizde "Yorum değil ki, bu haber" diyen, "Bu nasıl haber" deyince de "Bu haber değil ki yorum" diyen bir uygulama!.. En sonunda "haber bitti" ve "baştan aşağı yorum olan" haberler(!), "Haberdir" diye yutturulmaya başlandı!.. Ve dahası da var; bu yorum haber(!)'ler konusunda daha sonraki günlerde de üstüne üstlük "övünmeler" başladı; "Biz dememiş miydik?.." Sevgili okurlarım, son bir haftadır, alın anlı ve de şanlı "bazı" gazetelerimizi; "Emre olayını" bir okuyun; yukarıdan beri yazıp geldiklerimde "ne kadar haklı olduğumu" göreceksiniz; hatta "fazlasının değil, eksiğinin olduğunu" göreceksiniz!.. Bile bile yapılan bir "haber infazını" ve de "Haber kutsal, yorum hürdür" gazetecilik ilkesinin nasıl pas pas edildiğini göreceksiniz; ben az bile yazdım!.. Sen haberini, yani olanı biteni "gazetecilikte haberin yazılma ilkelerine uygun olarak nasıl yazılması gerekiyor" ise "öyle" yaz, sonra "ne diyeceksen, nasıl yorumlayacaksan, Emre'yi nasıl savunacaksan, İngilizlerin -yapmışlarsa- hangi hainliği yaptığını, nasıl iki yüzlü davrandığını" yorumla, analiz et!.. Onca gazetede, onca haber okudunuz, bu konuda, birinde, evet birinde "Emre'nin söylediği iddia edilen sözlerin ne olduğunu" okudunuz mu; okuyabildiniz mi? (Eğer gözümden kaçmış olanı, yani Emre'nin söylediği iddia edilen sözleri yazan gazetemiz varsa, ondan özür dilerim.) Varsa yoksa "Emre böyle şey yapar mı" yorumu katılarak "Irkçı bir sözlü taciz iftirası" haberi, işte o kadar!.. Bu nasıl gazetecilik?.. Zidane gibi bir futbolcu, "futbolu bırakacağı maçta" hem de Dünya Kupası finalinde "o kafayı atarsa", söyleyin bana neden Emre, futbolculuk hayatında "nasıl sinirlendiğine ve sinirlendiğinde neler yaptığına çokça rastladığımız" Emre, mesela o tartışmalı ve itilip kakışmalı penaltı olayında "pis zenci sen sus" demiş olamaz mı?.. Elbette dememiş de olabilir, ama pek âlâ demiş de olabilir!.. Nereden çıkıyor bu "kraldan fazla kralcılık?.." Soruşturma biter, Emre temize çıkar, oturur hep beraber bu iddiayı, "doğru da çıkmadığına göre" bu iftirayı atan İngilizlere "gereken cevapları verir" onlara yakışan sıfatları sıralarız; ama daha olay olur olmaz hem de "haber olarak" peşin peşin bunları yapan yorumları manşetlere taşırsak ve "sonra da mahcup olursak" ne olacak?.. "Irkçı taciz" konusunda "son derece duyarsız olan" bir medyaya sahibiz; üstelik bunu ne acıdır ki, "duyarlılık gösteren" İngiliz medyasını "iftiracılıkla suçlayarak" ortaya koyuyoruz!.. Hatırlayalım; zamanın Trabzonspor Başkanı Mehmet Ali Yılmaz'ın "siyahi bir oyuncu için" hiç sıkılmadan "Yamyam" demesine bile "benim sesimin de dahil olduğu birkaç vızıltı dışında" sesimiz ve sedamız çıkmamıştı!.. Galiba "bu kompleks içinde", seslerini çıkaranları suçlamayı marifet sayıyoruz!.. Emre, "Ben nasıl böyle bir söz söylerim, takımımdaki en yakın arkadaşım bir siyahi futbolcu" diyor!.. İnşallah Emre gerçeği söylemektedir ve ben ona inanmak istiyorum!.. Ama söylemişse, "suçlu bulunur ve ceza alırsa", dilerim ki "en ağır ve herkese örnek olacak bir cezayı almış olsun!.." Kimse kimseyi "rengi, dili, dini, milleti, ırkı, cinsiyeti" için, sporu da katarak söyleyeyim "takımı ve kulübü için" küçük göremez, hakaret edemez!.. Emre "Ceza alırsam Ada'da durmam" diyor!.. Sevgili Emre "ceza alman" hakkındaki "ırkçı sözlerle taciz" iddiasının "doğru" olduğunu gösterir, "Ada'da durup durmamak" senin bileceğin iş ama, bence "durman ve kendini affettirmen gerek", yoksa "suçlu suçlu kaçman" değil!.. Tekrarlıyorum: Dilerim ki, "iddia edilen sözleri" söylemedin ve temizsin!.. Temizsen, öyle de kal!..