Enke Olayı ve Daum!...

A -
A +

Sevgili Kemal Belgin de olmasa, "Enke Skandalı'nda Daum'un sorumluluğu" konusunda, nerede ise anlı-şanlı Türk spor medyasında dişe dokunur hiçbir şey yazılmayacak, söylenmeyecekti!. Eğer "yazan veya söyleyen olmuşsa", ben görmemişsem ya da duymamışsam, söyleyen ya da yazan meslektaşlarımdan özür dilerim!. Ayrıca, yazan ve söyleyen varsa dahi, "sayıları o kadar azmış ki", sesleri de sedaları da pek duyulmadı!.. Hatta... Açıkça belirtmeliyim ki, bu tuhaf, bu gülünç skandal, "Alman Spor Medyası'nda", Türk Spor Medyası'ndan çok daha fazla yer aldı ve "dâhi" Daum çok daha fazla eleştirildi!. Bizde, "dâhi" Daum eleştirilmez!.. Zira, Aziz Başkan kızar!.. "Eleştirilerin, olumsuz haberlerin çıktığı" sayfaların müdürlerini de benzetiverir!.. Bizde, "dâhi" Daum eleştirilmez!.. Zira, Fenerbahçe taraftarı kızar!.. "Eleştirilerin, olumsuz haberlerin çıktığı" sayfaların sorumluları telefon, faks, mail yağmuruna tutulur, baskı kurulur!.. Dâhi Daum, nedense "kaleci yiyen" bir teknik direktördür!.. "Bazıları" Daum için "kaleciden hiç anlamaz" der ama, siz onlara bakmayın; "onlar" Daum'dan anlamaz!.. Enke Olayı, Fenerbahçe futbol tarihinin de, Türk Futbol tarihinin de, dünya futbol tarihinin de "en tuhaf, en gülünç" olaylarından biridir, ama böyle bir olayın hesabını Daum'dan ne "attığı zaman mangalda kül bırakmayan" anlı-şanlı spor medyamız, ne de Fenerbahçe yönetimi sormuştur, sorabilmiştir!.. Herhalde "dâhilik ile delilik arasında çok ince bir sınır vardır" sözünün doğruluğuna inanıldığı içindir ki; "dâhidir, ne yapsa yeridir" diyerek, kimsecikler "Daum - Enke Skandalı" için fazla bir şey söylemeye ya da yazmaya gerek görmemiştir!. Onun için "ligler başladıktan iki hafta sonra" çıkıp da "Bana şuraya... buraya... oraya üç kaliteli oyuncu lâzım ve de 4 aylık bir süre..." dediğinde de, birkaç "futboldan anlamaz" yazar-çizer hariç, kimse de çıkıp Daum'a "Ne diyorsun arkadaş" diye sormamıştır, soramamıştır!.. Dedik ya... Dâhi Daum bu... Dua edelim ki, "4 yıllık bir süre istemedi!.." Şanslı İmparator!.. Ligler başladı... Şampiyonlar Ligi ön eleme maçları bitmek üzere... Galatasaray'da hâlâ "takımdaki sırıtan boşlukları dolduracak" bir orta saha lideri ile bir "kaliteli golcü" aranıyor!.. Her gün bir başka kapı çalınıyor; her gün bir başka oyuncuya dönülüyor, her gün spor medyasına bir başka isim veriliyor!.. Dünyada ne kadar çok "orta saha beyni ve golcü varmış" da bizim haberimiz bile olmamış!.. "Adı Galatasaray'a yakıştırılan" öyle futbolcularla ilgili haberler çıktı ki, gülmekten nerede ise koltuktan düşecektim!.. Kimisinin "maliyeti" erişilemeyecek kadar yükseklerde olduğu için, kimisinin de geçen sezon "beğenilmeyerek gönderilen" Meksikalılardan, Brezilyalılardan "kalite olarak bir model daha aşağıda olduklarını" bildiğimiz için... Başkan Özhan Canaydın ile Fatih Terim "iki yıldır" transferi tam tabiri ile yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar!.. Çok açık görüldü ki, "bu işi iyi bilmiyorlar!.." "İyi başkan olmak, iyi teknik direktör olmak" başka iştir, "transferde seçicilik ve iş bitiricilik" başka şeydir!.. Galatasaray camiasında "bu işi çok iyi bilen ve çok iyi iş bitirici olan" insanlar vardır, ama ya küstürülmüşlerdir ya da onlardan yardım istenmemektedir!. İşte meselenin aslı da, esası da budur!. "Yüzü asık" bir başkan ve "soyunma odalarında ve antrenmanlarda oyuncularına söylenmedik lâf bırakmayan" bir hoca ile beraber çalışmak isteyen futbolcuyu bulmak da hakikaten çok zordur!. Galatasaray bu zorluğu yaşıyor!.. Galatasaray'ın bir başka zorluğu da, daha mevsim başında başlayan "sakatlıkların ve kart cezalarının" büyük bir istikrar içinde sezon sonuna kadar sürmesi, her hafta 5-6 oyuncunun "muntazaman" sakat ya da cezalı olmasıdır!. Bu meseleyi de, "asık yüzüne" rağmen Başkan Canaydın, "çok sert ve katı disiplin anlayışına sahip olmasına" rağmen Teknik Direktör Fatih Terim bir türlü çözememektedir!. Bu meselenin çözümü için de "iş bilen ve iş bitiren bir yöneticiye ihtiyaç vardır!." Ama... "Böylesi", Galatasaray Yönetim Kurulu'nun içinde yoktur!.. İşte "çözümü zor gibi görünen" mesele bu kadar basittir!.. Tabii, çözmeye niyeti olanlar varsa... Bütün bunlara rağmen, Galatasaray Süper Lig'e ve Şampiyonlar Ligi ön elemelerine "kör topal da olsa" galibiyetlerle girmişse, bunun sebebi ortadadır: Bu sezon İmparator şanslıdır!.. Gazetecilik ! ... Bu hafta Uluçmarket'e "üç oyuncuyu misafir ettim"; Ergün'ü, Tuncay'ı ve Okan'ı!.. Üçü de hem takımları, hem de ayyıldızlı forma için önemli isimler!.. Yeni mevsimin gözdeleri olmaları gerekirken, "iyi oynamıyorlar" ve bekleneni veremiyorlar!.. Takımlar ve maçlar dikkatle analiz edilirse, "bu üç oyuncudan başka, nice üç oyuncu daha bulunabilir" ve mercek altına alınabilir!. Ve de, "neden oynamadıkları, neden form tutamadıkları" araştırılabilir; bu araştırmaların sonuçları da "asparagas ve hiç biri gerçekleşmeyen, gerçekleşmesi de mümkün olamayacak olan" transfer haberlerinden daha iyi birer haber olmaz mı? Yolda beni çeviren Galatasaraylı bana Ergün'ü soruyor... Fenerbahçeli Tuncay'ı... Beşiktaşlı Okan'ı... Demek ki. Merak ediyorlar, öğrenmek istiyorlar!.. "Okuyucunun merak ettiği", öğrenmek istediği şey haber olmazsa, peki ama ne haber olur? Ahhh... Ahhh... İstanbul'da olmak ve de 40 yaş genç olmak vardı... Kim bilir, kimlere ne haberler atlatırdım!!! Aaaa sahi... Bir zamanlar "haber atlatmak" vardı, nerede ise unutmuşum!.. Şimdi onun yerini "rutin" ya da "palavra haber yazmak" aldı!.. Çok yazık!.. Ya Tuncay??? "Genç" Tuncay'ın durumu da "ağabey" Ergün'e çok benziyor!.. Konfederasyon Kupası'nda ünü dünyanın dört bir yanına ulaşan Tuncay, mevsim başından beri dökülüyor!.. Şimdilik mazereti ona "futbol yorumcularımız" bol bol buluyor; "Neden solda hapsediliyor, suç Daum'da!.." "Solda oynamak" kötü oynamanın, dökülmenin bahanesi olmamalı!.. Olsa olsa "tam randıman vermemenin mazereti" olabilir!.. Yoksa "iyi oyuncu" iyi oyuncudur ve iyi oyuncu dökülüyorsa, bilinmelidir ki; sebepleri çok başkadır!. Bilmem ki, İstanbul'un göbeğinde oturan ve haftanın en az 5 gününü Kadıköy'de geçiren meslektaşlarım ne diyecekler? Ve... Okan!.... Okan'ın Gençlerbirliği'nden Beşiktaş'a transferi nerede ise Beşiktaş ile Galatasaray, ayrıca Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim ile Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav arasında savaş çıkaracaktı!.. Şimdi o Okan nerelerde? Hazırlık maçlarında iyi değildi, şimdi de lig için hazır değil!.. Suç acaba Okan'ı "hazırlayamadığı ve oynatamadığı için" Beşiktaş Teknik Direktörü Lucescu'da mı, yoksa bizzat Okan'ın kendisinde mi? Okan'ın kendisinde ise, "neresinde?" Lucescu'da ise, neden? "Ben Beşiktaş haberlerini takip ediyorum" ya da "Ben Beşiktaş'ı yorumluyorum" diyen ve İstanbul'un göbeğinde oturan, haftanın en az 5 gününü Ümraniye'de geçiren meslektaşlarım acaba ne diyecekler? Ergün'e ne oluyor? Herkesin "istikrar abidesi" diye göklere çıkardığı Galatasaraylı Ergün, yeni sezonda her geçen hafta "daha kötü oynamaya başladı!.." Hazırlık maçlarından itibaren mercek altına aldığımız ve "kötü oynadığını, büyük hatalar yaptığını" yazdığımız Ergün'ü, "o maçların iyilerinden biri" olarak göstermeye çalışanlar yeni yeni mahcup olmaya başladılar!.. Ergün hiç ama hiç oynamıyor!.. Hata üstüne hata yapıyor ve yapmakta da ısrar ediyor... Pas veremiyor, çalım atamıyor, top kaptırıyor ve o toplar Ergün'ün oynadığı takımın kalesinde gol fırsatı oluyor!.. Neden? Bir; Ergün geçen sezon ülkenin "en çok maç oynayan" futbolcusu idi... Üstelik Konfederasyon Kupası sebebiyle de doğru dürüst dinlenmedi!.. Terim "onun için ve onun durumunda olan" başka "bir-iki futbolcu için" mutlaka "özel bir antrenman programı" yapmalı idi... Anlaşılıyor ki; yapmadı!.. Ve Ergün dökülüyor!.. İki; belki de "daha önemlisi" Ergün'ün özel hayatı sorgulanmalı!.. Eşinden boşanmak onu nasıl etkiledi ve şimdi nasıl yaşıyor? Yooo... "Kimsenin özel hayatına karışmam ve buna da hakkımın olmadığını biliyorum"; ama transferde milyon dolarları cebine koyan bir Galatasaraylı futbolcunun, milli takımın temel direklerinden olan bir oyuncunun sahadaki futboluna "özel hayatı tesir ediyorsa"; o zaman iş değişir, hem de çok değişir!.. Ben, İstanbul'dan 650 kilometre uzaktayım!.. Bilmem ki; İstanbul'un göbeğinde ve haftanın en az 5 günü Florya'da olan meslektaşlarım ne diyecek? Gökmen'e mesaj!.. Sevgili Gökmen Özdenak, stop... Anlıyorum ki, Olimpiyat Stadı'na aşıksın, stop... Hayırlı olsun, stop... Ne var ki, ağustos aşkı ile aralık - ocak - şubat aşkı bakalım uyuşacak mı, stop... Trakya'da kış aylarında askerlik yapan bir arkadaşın vardır herhalde, stop... Ona bir sor bakalım, o kış aylarında nöbetler kaç saatten kaç dakikaya indirilir, stop... Neden, stop... Rüzgar paneli rüzgarı kesebilir ama, ya karı ve dondurucu soğuğu, stop... Olimpiyat Stadı'nda gece maçı oynayacak futbolculara, tribünlere gelecek taraftarlara ve gazetecilere yazık olmayacak mı, stop... Bilmem ki, "buz kesmek" aşkı öldürecek mi, stop... Yanaklarından öperim, stop... Sevgiler, stop... Öcal Uluç, stop...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.