Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Erden Timur durmadan tekrarlıyor “Bildiklerim var, ama Süper Lig bitmeden açıklamam” diyor.
Spor medyasının duayenlerinden “Galatasaraylı” Levent Tüzemen bile “artık” dayanamadı, isyan etti ve yazdı; “Erden Timur, elindeki bilgileri sezon sonunu beklemeden açıklamalıdır. Çünkü Galatasaray’a operasyon yapma konusunda MHK ve hakemleri gemi azıya almış durumdalar. Göz göre göre aleni operasyon yapıyorlar!”
Hafta içinde Galatasaray Divan Kurulu Üyesi Avukat Tayfun Akçay kardeşim telefon etti; “Öcal Abi, futbolumuzu yöneten Erden Timur’un şimdi sakladığı, Süper Lig bitince açıklayacağı konu nedir” diye sordu.
Bilmediğimi söyledim ve ona Levent Tüzemen’in hafta içinde yazdığı yazıyı okudum.
“Tecrübeli” bir hukukçudur, Galatasaray Disiplin Kurulunda da başkan yardımcılığı yapmıştır… Hâlen “Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu Üyesi” olan hukukçu dostum dedi ki; “Eğer ‘lig bittikten sona açıklanacak konu’ Tüzemen’in dediği gibi, resmî maçların sonuçlarını etkileyen bir durum ise Erden Timur Bey hiç beklemeden açıklamak zorundadır. Zira bildikleri 6222 sayılı kanunun ‘Yasak Fiiller ve Ceza Hükümleri’ başlığındaki 11’inci maddeye giren konular ise “ortada işlenen suç var” demektir. Saklanamaz. Yetkili ve ilgili savcıya bildirilmesi gerekir.”
Ülkemizde özel olarak çıkarılan “6222 Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun” yürürlüktedir ama bu kanunun yürütülmesinden sorumlu olanlar yürütmesi gerekenler anlaşılıyor ki, “duymamakta, görmemekte, okumamakta ve görevlerini yapmamakta” sabırla ısrar ediyorlar ve “resmen işlenen suçlara” göz yumuyorlar…
İşte o kanunun 20’inci maddesi; (1) Spor müsabakalarında görev yapan hakem, gözlemci, saha komiseri ve temsilciler bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılır.
İşte kanunun “şiddete neden olabilecek açıklamalar” ile ilgili 22’nci maddesi; (1) Sporda şiddeti teşvik edecek şekilde basın ve yayın yoluyla açıklamada bulunan kişilere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, beş bin Türk lirasından elli bin Türk lirasına kadar idari para cezası verilir. / (2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin spor kulübü veya federasyon yöneticileri tarafından işlenmesi hâlinde, birinci fıkra hükmüne göre verilecek ceza beş katına kadar artırılır. / (3) Birinci fıkra kapsamına giren fiilleri işleyen kişiler, ayrıca idari tedbir olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanır. Bu yasak, kararın verildiği tarihten itibaren bir yıl süreyle uygulanır. Koruma tedbiri olarak yasak kararının uygulanmasına ilişkin esas ve usuller, bu tedbir bakımından da uygulanır. / (4) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, haber verme ve eleştiri hakkının sınırları aşılarak yayımlanması hâlinde, ilgili basın ve yayın organının işleticisi olan gerçek veya tüzel kişiye, yüz bin Türk lirasından beş yüz bin Türk lirasına kadar idari para cezası verilir. Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin tekrar tekrar yayımlanması hâlinde, haber verme hakkının sınırları aşılmış kabul edilir.
İşte “Yargılama ve usul hükümleri” başlığı ile 23. Madde; (1) Bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı yargılama yapmaya Hâkimler ve Savcılar Kurulunun ihtisas mahkemesi olarak görevlendireceği asliye ceza mahkemeleri yetkilidir. / (2) Ceza Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesi hükümleri, 11 inci maddede tanımlanan suç bakımından da uygulanır. / (3) Bu Kanun hükümlerine göre idari para cezasına ve diğer idari yaptırımlara karar vermeye, cumhuriyet savcısı yetkilidir.
Gün geçmiyor ki, 6222 sayılı kanunun bu maddelerine göre “taraftarı ve seyirciyi ‘kamu görevlisi sayılan’ hakemlere karşı tahrik ediyorlar… Her gece TV ekranlarında kurulan “infaz masalarında” hakemlere “ağır söz ve sıfatlar” ile hakaretler yağdırılıyor… Bir türlü önlenmesi de, sözlerin “eleştiri çizgisini aşmaması” da sağlanamıyor. Ve de “kamu görevlileri” sahipsiz ortada kalıyor; onları korumaya çalışan Merkez Hakem Komitesi Başkanı’na da söylenmedik, yazılmadık kalmıyor…
Dikkat… Seçime gidiyoruz, futbolumuzda “her türlü provokasyona açık” bu tabloyu yok edecek adımlar atılmalı, 6222 sayılı kanun harfiyen uygulanmalıdır!..
Galatasaray futbol takımı, Süper Lig’in “en az gol yiyen” ekibi… Kalesinde 26 maçta 19 gol görmüş… Maç başına “yenilen gol” oranı; yüzde 0,731...
Peki, Başakşehir’den, Türkiye Kupası’ndan elendiğiniz maçta “yenilen” üç gol ve de “rakibin ‘kaçırılması atılmasından zor olan’ üç pozisyonu ne oluyor, “neden” oluyor?..
Hakemlerden mi, yoksa “sahaya ‘gereksiz, zamansız ve acayip’ rotasyon sonucu çıkarılan kadronun ‘yolgeçen hanına dönen’ defansı” yüzünden mi?..
Gazeteci yazar sevgili Murat Kışlalı (Galatasaraylıdır), WEB sitemizdeki dünkü “Eleniş; üç bilineni olan denklem” başlıklı yazıma cevap gönderdi.
Diyor ki; “Hakemler hakikaten penaltıları vermediler ve sonuca doğrudan etki ettiler. Ama ben Okan Buruk’un ve belki oyuncuların da hakikaten tur atlamak istediğini düşünmüyorum. Bence lige odaklanmak için bu maçı savsakladılar. Öyle bir görüntü vardı, üst üste doğru dürüst beş pas yapamayan takımda.”
Türkiye Kupası yarı finaline yükseliş maçında Emre Mor gol atıyor; tribünlerde “Yönetim istifa” tezahüratı… Arao oyunu giriyor, tribünlerden ıslık ve “yuh” tezahüratı… İrfan Can Kahveci de aynı fırtınadan nasibini alıyor, ligin ve takımın golcüsü Valencia oyundan çıkarken aynı tepki ile uğurlanıyor…
Ve… “Başkan ile Hoca’nın arasında gerginlik yok” haberleri “resimli olarak ‘Ali Koç ile Jorge Jesus el ele’ başlıkları” ile spor sayfalarında…
“Tribün ile el ele” ne zaman acaba?..