Eski tas, eski hamam!..

A -
A +

Belli, biliniyor ve "kendileri" dahil, "hoca" dahil "herkes" söylüyor; "Galatasaray'a bir sağ bek, bir ön libero ve belki de solda bir adam gerek!" Alttan topla, üstten topla, yandan topla, öbür yandan topla; hepsi bu!.. Bu "üç yer için" alınabilecek "Türk oyuncular var mı, yok mu"; o da ortada!.. "Türk yok, yabancı almak gerek" kararına varıldı ise, ki "öyle görünüyor"; yabancının da "ünlüsü var, pahalı, ünsüzü ama işe yararı var, daha ucuz!.." Mukavelesi bitmeyeni var, kulüpleri dünyayı istiyor, mukavelesi bitmeyeni var, kulübü ondan kurtulmak istiyor!.. Bonservisi elinde olanı var, maliyeti düşük; bonservisi elinde olanı var, başka kulüpler de talip, fiyatı artıp duruyor!.. Koyalım bunları bir tarafa!.. Beri tarafta durum ne?.. Galatasaray şampiyon oldu ama, "şampiyonluğun meyvelerinin toplanması için" ciddi tek adım atılmadı!.. Dünya futbol tarihinde benzeri olmayan ve "asır gibi gelen" son 16 dakikanın ve sonrasının "yüz binler satacak" CD'si bile yapılamadı ama "Aziz Yıldırım Galatasaray'ın şampiyonluğunu gölgelemek için mi istifa etti" polemiğine balıklama atlandı; hâlâ sürüp duruyor!.. "Lâf yapmak" kolay, "iş yapmak" zor; Adnan Polat'lı bu yönetimden ümitliydim; "kolay" yolu seçtiklerini görünce, "Eski tas, eski hamam, sadece bazı tellâklar değişmiş" ve "Bu yönetimden de ne köy olur, ne kasaba" demeye başladım!.. Riva ne oluyor, Florya ne olacak, Ali Sami Yen ne durumda, Seyrantepe hangi noktada; bilen varsa beri gelsin!.. "Para sıkıntısının sürdüğü" belli, "Ayağın yorgana göre uzatılacağı" belli; iyi de, işte sezon açılıyor ve "Şampiyonlar Ligi ön elemesi" kapıda!.. Galatasaray'ın parasızlığı, alınacak futbolcular konusundaki kararsızlığı ve başarısızlığı gene "sakız gibi" ağızlarda çiğnenmeye başladı!.. "Moralleri bozulmaya başlayan" Galatasaraylı taraftarlar, "Fenerbahçe esprilerini bırakıp", Galatasaray yönetimi ile ilgili mizah yapmaya başladılar bile!.. "İliç satılırsa Piliç, satılmazsa Hiç alınacakmış, duydun mu?.." Tebrikler!.. ------ Evet, şüphe ediyorum!.. Elvan'ın 5000 metredeki dünya rekoru "15 salise farkla" kırılınca, "antrenörü" buyurmuşlar; "Onlar çalışırken, biz şüpheleri gidermekle uğraştık!.." Yani, demek istiyor ki; "Atletlerimizin üzerine doping şüphesi düşürüldü, biz bu şüpheyi temizlemeye uğraşırken, çalışamadık, koşamadık, onlar çalıştı, koştu, rekoru kırdılar!.." İşte ben, "bu zihniyetten" hep şüphe ettim, etmeye de devam edeceğim!.. Doping sadece bizi değil, bütün dünya sporunu saran bir felâkettir, "şike ve şiddet ile beraber" en büyük spor suçudur!.. "Şüphe" sadece "değerli" hocamızın sporcularının üzerine düşmemiştir; dünyada rekorlar kıran, şampiyonluklar alan, rekorlar kırmaya, şampiyonluklar almaya aday her sporcunun üzerine düşmekte ve "uluslararası denetleme kuruluşları" kimsenin gözünün yaşına bakmadan, dopingin üzerine gitmektedirler!.. Ne alâkası var; "doping testleri ve denetlemelerinin yapılması" ile "çalışamamanın ve koşamamanın?" "Sadece" bir yerde var; "kontrollerin temiz çıkacağına inanmazsan, sporcunu koşturmazsın"; işte o kadarcık!.. Kendinden ve sporcundan eminsen, bir değil "bin test yapsalar" ne çıkar; sen sporcunu çıkarır koşturursun ve sporcun da "gücü ve formu yerinde ise" rekorunu da kırar, madalyasını da alır!.. 14. 24.53 ile yeni rekorun sahibi olan Etopyalı Meserret Defar, kim bilir kaç defa "doping kontrolüne tabi tutuldu"; neden o "çalışmazlık, koşmazlık" etmedi?.. Nerede benim, "dünya pistlerini rakiplerine dar eden" ve bugün de etmesi gereken atletlerim, neden aylardır, hatta yıllardır koşmuyorlar, neden?.. Bu soruların cevapları, "hocaları tarafından", açık seçik ve "herkesi tatmin edecek şekilde verilmedikçe", ben bir spor insanı olarak, bir spor yazarı olarak, "sporcularımızdan değil" ama "hocalarından" şüphe etmeye devam edeceğim!.. Hocaların "hocalıklarından!.." ------- Onlarınkiler ve bizimkiler!.. Elin NBA'de ya da yurtları dışında oynayan yıldızları, gelir Avrupa Şampiyonaları'nda, gider Dünya Şampiyonaları'nda "takımlarını sırtlar" götürürler, ya bizimkiler?.. Yorgundurlar, bitkindirler, NBA'de ya da yurt dışındaki takımlarında "bir yığın maç oynamışlardır", yeni sezon açılacaktır, yeni sezona hazırlanmak için "özel" çalışmalar yapmaları gerekir, biraz dinlenecek ve güç toplayacaklardır, sakattırlar, birbirlerine girerler, takım içinde "hırlaşmanın, itişip kakışmanın tarafı olurlar", naz yaparlar, Milli Takımın teknik direktörleri dahil, hiç kimse "onların neye karar vereceğini, ne yapacağını bilemediği için" Avrupa ve Dünya Şampiyonası maçlarının takım plânlamasının "onlarla mı, onlarsız mı yapılacağı" son dakikaya kadar sır olarak kalır ve papatya falı açılır!.. Neden, mesela "final maçı dahil" bütün bir NBA serisini "hiç ara vermeden" oynayan, hem de "bizimkilerden çok daha fazla maç oynayan ve her maçta bizimkilerden çok daha fazla sahada kalan" Alman Novitski böylesine "kaprisler" yapmaz; milli formayı giydiği maçlarda da "NBA performansını göstermek için" yırtınır durur?.. Milli forma, "onun kıymetini bilenlerce giyilmeli!.." Giymek istemeyene "neden" ısrar edilir, anlamıyorum!.. Mehmet de, Hidayet de, Serkan da "oynamak istemiyorlarsa"; oynamasınlar!.. Koşa koşa, seve seve gelenlerin hakkını yemeyelim!.. İçlerinden çook Hidayet'ler, Mehmet'ler, Serkan'lar çıkacaktır!.. ------- Garip!.. "Takıma sürekli ve istikrarlı katkı" bakımından aralarında "Brezilyalı lehine" dağlar kadar fark varken, Fenerbahçeliler "Tümer'i aldık" diye seviniyor, Beşiktaşlıların çoğunluğu "Nobre'yi neden aldık" diye dövünüyor!.. "Duygusal" insanlarız vesselam; duygularımız öne çıkınca ki, çoğu zaman hep çıkıyor; aklı ve mantığı bir yana atıyoruz!.. Biraz sabır ve biraz fırsat, göreceğiz Nobre'nin Beşiktaş'ta neler yapacağını!.. Hele hele Beşiktaş'ın medya ûlemaları demiyorlar mı ki; "Beşiktaş'ın yanlardan orta yapan, gol pası veren adamı yok, ne yapacak Nobre'yi" diye, kahkahalarla gülüyorum!.. Sanki, "Nobre'yi isteyen" Tigana, bunu görmüyor, bilmiyor!.. "Bu eleştirinin yapılması için" Beşiktaş'ın transferi bitirmesi ve "yanlardan orta yapacak, gol pası verecek adam almaması" gerek!.. Bekleyin ve görün bakalım Tigana "kimleri aldıracak", Nobre'nin yanlarına ve arkasına kimleri koyacak ve de Tümer 2007'nin başında askere giderken, Nobre neler yapmaya devam edecek?.. ------- Ayran ve tahtırevan!.. Hafta içinde Antalya'da idim; Antalyaspor'un "Süper Lige çıkma Fotoğraf Sergisi" açılışına gittim!.. Antalyasporlu dostlarla, Antalyaspor'un durumu konusunda sohbet ettik!.. Dinlediklerim "hoş" değildi!.. "Para yoktu", hem de "hiç" yoktu, buna karşılık onlarca trilyon borç vardı; bilmem ki, gerisini yazmaya gerek var mı?.. Hoca dahil, henüz "tek futbolcu" ile konuşulmamış, "futbolcu transferi" bir yana, "eski kadrodan kalacak olanların" sözleşme yenilemeleri ile ilgili olarak bir "ön yoklama" bile yapılmamıştı!.. Kimse "ne olacağını" bilemiyordu!.. Aaa... Ertesi günü gazetelerde ne göreyim; "Cordoba Antalyaspor'a alınmıştı!.." Güler misiniz, ağlar mısınız?.. Çok söyleyeceğim şey var ama, sezon başında hevesleri kırmamak için ben "şimdilik" susuyorum!.. ------- Teşekkür!.. Uluç ailesi adına, teyzemiz Galiye Erginbilgiç'in elim kaybı sebebiyle mesaj ve çelenk yollayan, cenazemize katılan, telefonla arayan ve acımızı paylaşan bütün dostlarımıza, spor camiasının değerli mensuplarına, meslektaşlarımıza en derin teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunarım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.