"İnanan" ile "inanmayan" arasındaki fark, Salı ve Çarşamba geceleri İstanbul'da ve Barcelona'da "akla kara gibi" ortaya çıktı!. Galatasaray "son derece kritik bir maçta", her şeyini "puan ve kazanmak üzere kurmuş" Hollanda Şampiyonu'nu perişan ederken, Fenerbahçe "yedekleriyle sahaya çıkan, yürüyerek oynayan, hafta sonundaki Real Madrid maçını düşünerek yorulmak ve sakatlanmak istemeyen" İspanya dördüncüsü önünde "Şampiyonlar Ligi'ni puansız kapatarak Köice'nin rekoruna ortak olmak için" elinden geleni yaptı!. Şampiyonlar Ligi'nin kuraları çekildiği zaman "iki Türk takımının da son 16'ya kalma şanslarının hemen hemen olmadığını, hedef tayinini UEFA Kupası'na kalabilmek üzere yapmaları gerektiğini" yazmıştım!. Galatasaray beni mahcup ederken, Fenerbahçe "doğru tahmin yaptığımı" adeta ispatladı!. Salı gecesi TV başında "hayatımın en keyifli dakikalarını yaşarken", bir Türk takımının "böyle bir futbolu oynayabileceğini" dosta düşmana göstermesinin mutluluğunu yudum yudum tattım!. "Lucescu'yu korkak futbol oynatması sebebiyle eleştirmemizin ne kadar haklı olduğu" PSV önündeki "tertip ve taktik ile ortaya çıktı!." Galatasaray "böyle oynamalı" ve sahaya da "böyle oynayabilecek bir tertiple çıkmalı idi!.." "Önce yenilmeyelim, sonrası Allah kerim" zihniyetinin nerede ise "gruba gömeceği" Galatasaray, "kazanmaktan başka çarem yok" diye sahaya çıkınca ve bunun gereklerini yerine getirince "neler yapabileceğini" herkese gösterdi!.. Kendi teknik direktörüne de!.. Elbette, Salı gecesi Ali Sami Yen'deki "futbol şöleninin baş aktörü" Lucescu'dur ve "bir Türk olarak" Galatasaray'ı "böyle oynattığı ve böyle bir zaferi kazandırdığı için" ona "sonsuz teşekkürlerimizi sunmak" görevimizdir!.. Keşke, Fenerbahçe de "çıtayı böyle yükseltebilse" ve biz Çarşamba gecesi de Mustafa Denizli'ye "benzer bir teşekkürü" can-ı gönülden gönderebilse idik!.. Fenerbahçe "oynadığı futbolla" Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura yükselmeyi hak etmemişti, ama "sıfır puanla olumsuz bir rekora ortak olmayı" da hiç hak etmemişti!. Ancak "başaracaklarına inanan" Galatasaraylı futbolcularla, "başaracaklarına inanmayan" Fenerbahçeli futbolcular arasındaki fark, ne yazık ki sarı-lacivertlilerin "Şampiyonlar Ligi defterini boyunları bükük olarak kapamalarına yol açtı!." "İnanmak" güzel şey... "İnanmak" başarmanın anahtarı!.. "İnanmak" ümidin, güvenin, cesaretin topluma dalga dalga yayılmasının kilidi!.. Galatasaraylı futbolcular "o anahtarı, o kilide sokarak başarı kapısını açmanın yolunu öğrendiler!.." O kapının ardındaki "doyumsuz güzelliklere, keyfe, mutluluğa ulaşmanın tadını ve hazzını" da aldılar!.. Böyle bir takımın bütün sorumlularının ve futbolcularının alınları öpülür!.. Öpüyorum!.. ocaluluc@beko.net