“Yeni yönetimin iş başı yapmasındaki, yeni hocanın seçimindeki, transferlerin büyük çoğunluğunun sezon başı hazırlıklarına yetiştirilememesindeki gecikmelere rağmen Galatasaray’ın, Süper Lig’in 17’nci haftasını Fenerbahçe’den 1, Başakşehir’den 5, Adana Demirspor’dan 6, Trabzonspor’dan 7 ve “bir maçı eksik” Beşiktaş’tan 10 puan önde “36 puanla lider olarak geçmesi” acaba “büyük başarı mı?..”
Bu soruya sevgili Rıdvan Dilmen, “sebebi değiştirerek” ve “özetle” şu cevabı veriyor;
“… Galatasaray’ın bu oyunla lider olması büyük bir başarı. Oyuncularda büyük bir form düşüklüğü seziyorum. / …Galatasaray’ın daha da önde oynaması lazım. Rakibini minimum 30 dakika çıkarmaması lazım. 0-0’da ve geriye düşerlerse üstün oynuyorlar ama öne geçtikleri zaman üstünlüğü kaybediyorlar. Okan Buruk’un bunu anlayıp müdahale etmesi gerekiyor.”
Benim “Büyük başarı mı?” sorusuna cevabım ise “biraz daha” değişik olacak; “Evet, elbette, gecikmelere rağmen ‘36 puan toplayabilme ve lider olma başarısı’ var ama “büyük’ değil. Başarının yanından ‘büyük’ etiketini kaldıran’ sebep de, bana göre, “rakiplerinin ilk 17 haftada oynadıkları 16 maçta ‘başarılı’ olamaması!..”
Zira “16 maçta alınacak toplam 48 puana yaklaşan yok, kayıp puanlar çok!..” Mesela geçen sezon ilk 16 maç sonunda, son maçta Antalyaspor’a yenilmesine rağmen, Trabzonspor 39 puanla liderdi.
Rıdvan Dilmen’in “Oyuncularda form düşüklüğü görüyorum” yorumu doğru mu; hem de “çok” doğru!..
Nedir, son Ankaragücü maçında Midtsjö, van Aanholt, Rashica, Dubois, Kerem, Yusuf Demir ve Seferoviç’in hâlleri? Mertens bile, “gerçek Mertens’i” aratmadı mı?
Buna karşılık Okan Hoca “Galatasaray iyi yolda…” diyor ama şu söyledikleri, “bu yorumu” ile çelişmiyor mu; “Bizim için en büyük zorluk girdiğimiz pozisyonları gole çevirememek ve son paslarda zaman zaman yaptığımız yanlışlar. Bunlar bizi oyun içerisinde fark açmamız gereken dakikalarda bunu yapamamamıza neden oluyor. Bugün de zaman zaman bu şekilde yanlış tercihlerimiz oldu. Rakibin oyun içine girmesine çok fazla müsaade ettik. İkinci yarı rakibe topu fazla verdik. Net bir pozisyon verdik.”
Son 3 maçta puan cetvelinde 14 / 17 / 19’uncu sıralarda olan 3 takımla oynanan ve 2-1 biten maçlarda “aynı tablolar” yaşanmadı mı?..
“Dost acı söyler” Hoca’m; “Bu nasıl iyi yolda olmak?..”
Başkan Ali Koç çaresiz… Büyük vaatlerle iş başına geldi ve o vaatleri tutamadı, başaramadı… Bu sezon da “şampiyonluk gelmezse” biliyor ki, gidecek…
Onun için, Fenerbahçe camiasını ve taraftarı arkasında tutabilmek için “her çareye başvurmakta” da haklı olabilir… Görevi devraldığı Aziz Yıldırım’ın da başvurduğu stratejiler, taktikler ve “kullandığı üslup” henüz unutulmadı. Ali Koç Başkan, “bu konuda” ondan çok şey öğrenmiş…
Sivasspor - Galatasaray maçındaki “talihsiz” olay konusunda, maç biter bitmez yaptığı ve olayı bütünüyle ‘Galatasaray organizasyonu’ olarak göstermek isteyen” açıklama, “böyle bir fırsatın beklendiğini” gösteriyordu.
Bir taşla iki kuş vurulacaktı; “Kısa vadede, hemen bu maçın ardından 10 gün sonra gelecek derbide ve de uzun vadede lig boyu Hakemleri, Federasyonu ve Merkez Hakem Komitesi’ni ‘psikolojik baskı’ altına alabilmek…”
Elbette, “bu açıklamaya Galatasaray’ın cevabı da olacaktı ve olmalıydı”; ama “aynı üslupta değil!..”
“Aynı üslubu kullanmak”; yani ‘Karanlık gecelere, Tuz koktular ile’ cevap vermek, ‘polemiklere ve provokasyonlara çok açık’ bir söz savaşına girilmesinden başka bir şey sağlamazdı” ve yanlıştı!..
Zaten ve “normal olarak” spor medyasının “tiraj ve reyting için buldukları bu fırsatın, yani söz savaşının sürdürülmesi için elden gelenin arda konmayacağı” bilinmeli ve “cevap üslubu ona göre” ayarlanmalıydı.
Olmadı ve cevapların üslubu, sosyal medyada fanatik Galatasaray taraftarını memnun etse de, Galatasaray’a yakışmadı!..
1. Lig puan cetvelinde acı bir durum var; Gençlerbirliği ve Altınordu, 19 maçlık ilk yarının bitmesine 1 hafta kala en dipteler; Altınordu’nun 13, Gençlerbirliği’nin 7 puanı var!..
Hey gidi hey…
“Altyapı konusunda yıllardır bütün kulüplere örnek gösterilen ve âdeta “destanlar yazılan, anlatılan” Altınordu düşecek mi?.. Ya, “efsane başkan” İlhan Cavcav’ın Gençlerbirliği; “transfer yasağının kalktığını duydum. Acaba ocak transferinde yapılacak takviyeler ile” kurtuluş olabilir mi?..
İki köklü kulüp için de ümit bitmiş değil; 1.Ligde kalabilmek zor ama mümkün!..
“F.Bahçe ile G.Saray arasındaki söz savaşının spor medyamıza akseden şekli biraz garip değil mi; karşılıklı olarak bir grubumuz Sivasspor’a, bir grubumuz Antalyaspor’a yapılan haksızlığı ortaya koymak için ekranlarda, sayfalarda günlerdir yarışıyor… Acaba, Galatasaray ile Fenerbahçe şampiyonluk yarışında olmasalardı, Sivasspor ve Antalyaspor’un gönüllü savunuculuğuna soyunan olur muydu?..”
Hafta başında 225 milyon dolarlık bir mukaveleye imza atan Ronaldo’yu “önce Galatasaray’a, şimdi de Fenerbahçe’ye getirme haberleri” sürüp gidiyor!..
UEFA ve TFF’nin “Finansal Fair Play kararları” sebebiyle, “bankalara teslim olan” ve “onların mali denetimine giren” özellikle büyüklerimizinkiler başta kulüplerimizin kasaları ortadayken…
Anlaşılıyor ki, spor medyamız, “bütün bir sezonu ‘1 Nisan’ yapmak için” yarışıyor!..
Hayırlı olsun!..