Şu "tüyler ürpertici" sözlere bakın: "Peşlerini bırakmam!.." "Tahkim Kurulu'na hukuki olarak savaş açacağım!.. İstifa etseler bile kurtulamazlar!.." "Böyle taraflı yönetim olmaz; Federasyon her fırsatta rahatsızlığını söylüyor ama istifaları engelliyor. Bu kendini inkâr etmektir!.." "Tahkim bu üyelerle yola devam ederse, tanımam. Sadece Federasyon'u tanırım. Hukuksuzluk yaşanırsa, karar konusunda Federasyon'u sorumlu tutarım!." "Tahkim seçimi yapılırsa, genel seçime dönüşmez. Buna izin vermeyiz. Federasyon korkmasın!.." Kim söylüyor bunları?.. Bir kulübün başkanı!.. "Futbolun Yargıtayı" durumunda olan Tahkim Kurulu için söylüyor!.. Futbol Genel Kurulu'nun, Futbol Kanunu'na göre seçtiği "bağımsız bir kurul için" söylüyor!.. Futbol Kanunu'nu da, Futbol Federasyonu'nu da, Tahkim Kurulu'nu da, Futbol Federasyonu'nun talimatlarını da, "kulüplerin tescil hükümlerini" de "çöpe attığını" ilân ediyor!. Futbol Genel Kurulu'nun yetkisine temlik, iradesine ipotek koyduğunu açıklıyor!.. Tahkim Kurulu'nun "futbolcu Deniz olayında" neden ve nasıl "tehdit edildiğini" ve "baskı altında tutulduğunu" tartışanlara açık açık mesaj gönderiyor: "Ben. Ben. Ben. Herkes haddini bilsin, hizaya gelsin, benim dediğimi yapsın... Yoksa... Yakarım!." Daha nasıl söylesin; Kanun neymiş, Genel Kurul neymiş, Federasyon kimmiş, Tahkim Kurulu ne yazarmış, "tescil hükümleri" herkesi bağlarmış, ama "o" sallamazmış!.. "Böyle" bir açıklamadan sonra, Federasyon'dan ne beklersiniz?.. Çıkıp, "Ne diyorsun arkadaş?.. Kanun var, talimatlar var, tescil hükümleri var; bunları nasıl söylersin?.. Bu sözlerin suçtur; seni Disiplin Kurulu'na veriyoruz" demeleri gerekmez mi?.. Nerde???. Tam takım siperdeler; tısss!. Ne "cesur" Hasan Doğan'lar, ne anlı ve de şanlı Başkan Levent Bıçakçı'lar, ne de "Fenerbahçe'ye karşı aslanlar gibi mücadele ettim" diyen Şekip Mosturoğlu'lar; ortada yoklar!.. Onların gücü, Tahkim Kurulu'na "baskı yaparlarken" görülür; onlar ancak "İlhan Cavcav'a cevap yetiştirirler!.." Hadlerine mi düşmüş, Aziz Yıldırım'a cevap vermek?!. Bu son derece "çirkin ve çarpık tablo" karşısında "nihayet" Galatasaray'ın "Sfenks'e taş çıkartan" Başkanı Özhan Canaydın bile dayanamadı ve çıktı "Bu ne rezalet, artık susmayacak ve oturmayacağız, mücadelenin içinde ve başında olacağız; bu çirkin gidişe 'dur' diyeceğiz" deyiverdi!.. Aziz Yıldırım'ın tehditlerine karşı "sesini sedasını çıkarmayan" Federasyon cenahından, bu "çok geç kalmış" ama "çok haklı" tepkiye, dikkat buyurun "hemen" cevap geldi!.. Federasyon'un "cesaretiyle nam salmış" Asbaşkanı Hasan Doğan kükredi: "Herkes Özhan Canaydın'ı örnek alsın diyoruz. Ama görüyoruz ki Sayın Canaydın başkalarını örnek alıyor. Birileri bir yerlerde yanlış veya yanlış anlamaya müsait şeyler söylüyorsa bunları düzeltmenin yolu başka yanlış şeyler söylemek değildir!.." Bir ülkede "Futbol Federasyonu" bu hâle gelmişse, "o ülkede futbol tam bir kaosun içinde" demektir!.. Böyle bir tablo ortada iken, Spordan Sorumlu Bakanımız, Başbakan Yardımcımız Mehmet Ali Şahin hâlâ "Bana bir sorumluluk düşerse, onu yerine getiririm, benim mâli ve idari denetim hakkım var" diyor ve "seyrediyor!.." "Bu durumda da sorumluluk düşmüyorsa", ne zaman düşecek Sayın Şahin?.. Futbol Federasyonu'nun merkez binasına "bir başkanın forsu ve o başkanın kulübünün bayrağı çekilince mi?.." Bir Federasyon düşünün ki Sayın Bakan; "darmadağın olmuş" bir Tahkim Kurulu'nu "toparlamak için" Başkanı, "bir başka kulübün yöneticisinden" yalvar yakar ricacı oluyor; olacak şey mi?.. Koca Federasyon ve kurulları, Aziz Yıldırım ile Murat Aksu arasındaki "masa tenisi maçında" bir "ping pong topu gibi" bir o yana bir bu yana gidip geliyor!.. Ve de, "çok daha vahimi", işe Galatasaray Başkanı ile Kulüpler Birliği Başkanı da "tam bir bodoslama ile giriyor!.." Ortada "açık" bir savaş var ve "siz" hâlâ "bana sorumluluğun düşeceği zamanı bekliyorum" diyorsunuz; bu nasıl iştir?.. Aziz Yıldırım'ın "açık tehditlerini" yiyip yutan, Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın'ın ve Kulüpler Birliği Başkanı İlhan Cavcav'ın "savaş ilânlarını" seyretmek durumunda kalan, "Federasyon Kurulları'nın dağılmasını önleme ve koordinasyon görevini" Beşiktaş yöneticisi Murat Aksu'ya devreden bir Federasyon ile, Türk futbolu "bundan sonra nereye kadar gidecektir?." Bu Federasyon'a ve kurullarına kim inanacak, kim güvenecektir?.. İktidar Partisi'nin milletvekili olan kulüp başkanına "yaptığı çirkin hareket yüzünden" hak ettiği cezayı "gecikmeden veren" bir Federasyon, "kendisine, kanununa, talimatlarına, kurullarına karşı çok ağır suçlar işleyen" bir kulüp başkan ve yöneticilerini "görmezlikten, duymazlıktan gelirse", onlardan "korktuğu" ya da "diyet ödediği" iddiaları "yaygın ve inanılır hâle dönüşürse"; Türk futbolunda disiplin kalır mı?.. Söyler misiniz, Sayın Bakanım: Kalır mı??.. Görüyorsunuz ki; kalmamıştır!.. Zira, ortada "ismen" bir Federasyon vardır; işte, o kadar!.. Vah ki, ne vah!..