UEFA'nın mı, FIFA'nın mı Hukuk Kurulu'nda yıllardır görev yapan bir "hukukçu" spor adamını, "Futbol Federasyonu Başkanı" yapıyoruz!.. "Bir teşvik primi" iddiasında, "kuruluna olağanüstü toplantılar yaptırıp", basın toplantılarıyla "soruşturma açtığını" ilân ediyor ve "bizzat" kendisi TV ekranlarında gürlüyor: "İspatlanırsa, küme bile düşürürüz!.." Başkanın bu açıklamayı yaptığı sırada, spor yazarları "talimatlara bakıyorlar"; o da ne? "Olay zaman aşımına uğramış, değil küme düşürmek, bir ihtar bile vermek imkânı yok; üstelik zaman aşımı olmasa bile talimatta ceza olarak küme düşme yok; süreli hak mahrumiyeti var!.." Buyurun yandan yakın!.. "Uluslararası hukukçu" bir başkana, "ulusal hukukçu" bir başkan vekiline ve anlı - şanlı bir hukuk kuruluna sahip federasyonun ve onun başkanının yaptıklarına, açıklamalarına bakın!.. Futbolumuzu kimler, nasıl yönetiyor anlayın!.. "Geçen dönem kirlidir, onun kirlerini temizliyoruz" diyen bir federasyon başkanı var ortada; "yanında oturan" ve "başkan vekili olan" arkadaşı "eski, yani kirli federasyondan!.." Aynı federasyonun çeşitli kurullarında "eski yani kirli federasyondan" kaç tane adam var!.. Anlaşılan "eski, yani kirli federasyondan gelenler", başkan Levent Bıçakçı tarafından "en pahalı ve en çok köpüklü deterjanla yıkanarak federasyon ve kurullarına alınmış olacaklar" ki, birdenbire "tertemiz" oluvermişler; ey spor kamuoyu, başkana bakın, bir de "öbür taraftan" yakın!.. Bıçakçı Federasyonu'nun "üç yumuşak karnı" var: Birinci yumuşak karın; bizzat "Başkanın kendisi!.." "Diyet" federasyonu kurdu, ne yapacağını bilmiyor, şaşkın şaşkın koşturuyor, çok zaman da ortada görünmüyor!.. İkinci yumuşak karın; "federasyona siyasetin tayin ettiği üyeler!.." Üçüncü yumuşak karın; Milli Takım Teknik Direktörü Ersun Yanal!.. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun müfettişlerinin ortaya çıkardığı "belgeli" olayın üzerine gitmeyip, uyutan ama "hiçbir şeyin çıkmayacağı" ve iddiacıların "sıkıyı görünce" hemen "pozisyon ve lâf değiştireceği" biline biline, hele hele "zaman aşımına uğradığı" talimatlarda yazılı olan bir "patlak bombanın peşinde koşmaya çalışan" federasyon, aylardır hem "Milli Takım'ın aldığı kötü sonuçlar", hem de Hakan Şükür olayı sebebiyle ağır şekilde eleştirilen Ersun Yanal'ı tam da ateşin göbeğine itti!.. Hem de "korur gibi yaparak" ve timsahın göz yaşlarını dökerek!.. "Kim ne derse desin", kim "nasıl dönerse dönsün" Cafer Aydın'ın "teşvik primi" iddiası, Ersun Yanal'ın üzerinde iz bırakmıştır ve bu iz "kulaklarda ve ağızlarda" kalıcı olacaktır!.. Üstelik, "ardından" bir de "Nazilli olayı" gibi bir başka "iddia", bu defa "şike" etiketiyle ortaya atılmış ve gazetelere haber olmuştur!.. Türk Milli Takımı Teknik Direktörü'nün "geldiği" ve "getirildiği" noktaya bakın!.. Milli Takım'a da, Milli Takım Teknik Direktörlüğü unvanına da ve "bizzat" Ersun Yanal'a da yazık değil mi? Gülüyorum; birileri "fırsat bu fırsat" diyerek "Can Çobanoğlu antipatilerini" de ortaya döküverdiler: "Ersun Yanal basın açıklaması yaparken, Can Çobanoğlu neden yanında yoktu, onu yalnız bıraktı?" Madde bir; Ersun Yanal ile ilgili olay ve iddialar, "Milli Takım'da görev yaptığı günlere" ve "Milli Takım Teknik Direktörlüğü" ile ilgili değildir; Ersun Yanal'ın kulüp antrenörlüğü sırasında cereyan etmiş ya da etmemiştir!.. "Bunun hesabı görülürken", Can Çobanoğlu'nun "orada" işi yoktur!.. Madde iki; Halûk Ulusoy Federasyonu gidip, yerine Levent Bıçakçı Federasyonu geldiğinde, federasyon bünyesinde köklü değişiklikler yapılırken, "Can Çobanoğlu fobisi" olanların "Milli Takım Menajeri de değişmeli, bir voleybolcu gitmeli, bir futbol adamı o göreve gelmeli" yaygaraları sırasında ve federasyonun "değiştirelim mi, kalsın mı?" tereddütleri geçirdiği günlerde, Ersun Yanal çıkıp da "Can Çobanoğlu görevini hakkı ile yapıyor, bize çok faydalı, o göreve devam etmelidir" dedi mi? Yoksa, "kulağının üzerine yatıp", federasyonun kararını bekledi mi? Ki, "bu olay" doğrudan Türk Milli Takımı ile ilgili idi!.. Dikkat ediniz; "teşvik primi" ve "şike" iddialarının hepsini elimin tersi ile itiyorum; ben, Ersun Yanal'ın, o kendisine "Ben Türk futbolunun korkusuz şövalyesiyim" diyen Ersun Yanal'ın "şövalyeliğini" sorguluyorum: Denizlispor'u, Ankaragücü'nü, Gençlerbirliği'ni "teknik adamlıkta birkaç basamak daha yükselmek ve daha çok para kazanmak için" mevsim ortalarında "cascavlak ortada bırakan" ve hatta "Denizlispor'u kendisiyle beraber bırakmadığı için" rahmetli Tevfik Lâv'a küsen ve "küs olarak geldiği" Tevfik Lâv'ın cenaze töreninde "göz yaşı döken" Ersun Yanal'ı sorguluyorum!.. "İlkeliyim" deyip de, federasyona "Ankaragücü'nde 1 milyar liraya teknik direktörlük yaptığını beyan ettiği" iddia edilen Ersun Yanal'ı sorguluyorum!.. Levent Bıçakçı da, Ersun Yanal da dahil, kimse "masal okumasın" ve başkalarına karşı "ilkelilik, üstünlük, dürüstlük, doğrucubaşılık" taslamasın!.. Biz tam yarım asırdır, spor camiası içinde yaşıyoruz ve "kim nedir, ne değildir" çok iyi biliyoruz!.. Onun için diyoruz ki; bu federasyon ve bu Milli Takım daha fazla "Ersun Yanal'ı sırtında taşıyamaz!.." Ya gönderilmeli ya da istifa etmelidir!.. Aslında, Ersun Yanal ile beraber, "asıl değişmesi gereken", federasyonun bizzat başkanı ve kendisidir!.