Fener şampiyon olsun!

A -
A +

Beşiktaşlılar kızmasın, gücenmesin, hepsinden de öte, sevgili Şenol Güneş Hocam kırılmasın; "Sporumuz adına bu sezon Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını istiyorum!.."
Evet, "spor adamı" olarak istiyorum; zira:
1 - "Fenerbahçe 4'üncü yıldızı takamadığı sürece" sporumuzu "her yönü ile" büyük ölçüde etkileyen ve de "sarı-lacivertli başkan ve yönetim kaynağından üretilen gerilim politikası" artarak sürecektir. 
2 - Kim bilir belki de, Aziz Yıldırım "4'üncü yıldızı da taktırdım" diyerek, koltuğunun tapusunu bir başka Fenerbahçeliye devrederek, evine çekilecektir!..
Bu da, sadece futbolumuzu değil, sporumuzu ve de özellikle Fenerbahçe'yi ve camiasını rahatlatacaktır!..
"Gönlü Galatasaray'dan yana olan" bir spor insanı olarak istiyorum; zira:
Taaa, "Ahmet dursun, Seba gitsin" sloganlarıyla iş başına gelen Serdar Bilgili'den beri Beşiktaş başkanları, yüzyıllık Beşiktaş-Galatasaray rekabetinin yanına inşa edilmiş "dostluk duvarını"  hasara uğratmak için adeta ve "nedense" özel gayret göstermişler, hele hele son başkan da "tutulan bu yanlış yolun üzerine tüy dikmek için" elinden gelen  her şeyi yapmıştır!..
"Galatasaray camiasını üzen, kıran" bir politika ile "başkanlık koltuklarının ayaklarını sağlamlaştırmayı" ve de "TV ekranlarına, gazete manşetlerine oturmayı" deneyenlere de, deneyecek olanlara da "iyi bir ders olur"; Galatasaray'ın Beşiktaş'ı yenerek, "şampiyonluğu Fenerbahçe'ye ikram etmesi!.."
Çok iyi biliyorum ki, milyonlarca ve milyonlarca Galatasaraylı, "Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını istemiyor" ve  "tuhaf" bir haleti ruhiye içinde!..
Ama "hayatı yönlendiren" duygular değil, gerçeklerdir!..
Dahası da var; Galatasaray'ın, "Fenerbahçe'nin şampiyonluk için yarıştığı rakibine vermediği puanlar ile", sarı-lacivertlilere "şampiyonluk kapısını ardına kadar açması" da, "Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki büyük rekabeti düşmanlığa çevirecek adımları başlatan" Ali Şenlere, onu  fersah fersah geçen Aziz Yıldırımlara da, bundan sonra onlara özenecek olanlara da, "iyi bir ders olacaktır", tabii "başkanlarına özenen" etek yapışıcılarına da!..  
Geliyorum; "bir spor yazarı, gazeteci olarak" düşüncelerime: 
"Şampiyonluğu gerçekten hak eden kazansın" diye düşünmek ve yazmak "mesleğimin ilkelerine uyan" ve altı kalın çizgilerle çizilmesi gereken bir husus!..
Elbette, "öyle olmalı"; Süper Lig'e bu pencereden bakınca, "gerçek" apaçık ortada; "bu sezon şampiyonluğu hak eden, hem de uzak ara hak eden" Beşiktaş'tır!..
Spor ve gazeteci mantığım diyor ki; "Fikret Orman'a rağmen, o kazansın!.." 

Şaka 
Fenerbahçe'nin de finale yükselmesinin ardından Galatasaray'ın resmi Twitter hesabından atılan mesajda, "Galatasaray ve Fenerbahçe 5. defa Türkiye Kupası finalinde karşılaşacak. Daha önceki dört finali de Galatasaray kazandı" ifadeleri yer almış.
Ne yani, "Her şeyin bir ilki vardır, bu defa neden olmasın?.."

Gerçek ortada!..
"Sallabolcu" diye eleştirdiğim Ergin Ataman'ın Eurocup başarısından sonra, bol bol mail ve mesaj aldım; "Ne oldu, 'Ataman'a Sallabolcu' diyordun, şimdi 'Sallabolcu'nun kim olduğu ortaya çıktı; meğer senmişsin" mealinde.
Ben sallamıyorum, gerçeği söylüyorum. İnanmayanlar, Galatasaray'ın 16 takımlık ligin puan cetvelinde 15'nci sırada olan Türk Telekom ile oynadığı maçın kasetini izlesinler,  "Sallabol" ile ne demek, neyi anlatmak istediğimi "bir defa daha" görürler!..

Suada!..(4)

Yılan hikâyesine dönen "Suada olayı" işini bilen bir "dizi yapımcısı ve senarist için" bulunmaz bir konudur!..
Bir 4 haftadır "sadece" bir ufuk turu yaptık.
İşte "Bundan sonra ne olacak" sorusunun cevabı:
Galatasaray Adası'nı "Suada" hâline getirenler, rahmetli Özhan Canaydın Başkan'dan ve yönetiminden başlayarak "Adayı Mehmet Koçaslan'a adeta hediye eden" Galatasaray yönetimleridir!..
Bu "yönetimlerde görev alan" Galatasaray'ın anlı ve de şanlı "akil" adamlarıdır, "görev almayan ama dışarıdan talimatlar veren" Galatasaray'ın yaşayan "en anlı ve de şanlı akil adamı" İnan Kıraç'tır!..
"Ne olur Mehmet Koçaslan'ın sözleşmesini uzatınız" diyen de odur, "Ada ile ilgili kararın alınacağı" genel kurul öncesi bahçede Koçaslan'ın koluna girerek fotoğrafçılara, kameramanlara poz veren de odur; o karede Koçaslan'ın öbür tarafında da "başkan seçilecek" Ünal Aysal vardır!..
Ve de "asıl ilginç" tarafı, "o genel kurul öncesi Koçaslan'ın 296 kulüp üyesinin aidatlarını cebinden yatırarak, genel kurula katılabilmelerini sağladığı" iddiaları da, bugüne kadar hem de defalarca söylenmesine, yazılıp çizilmesine rağmen, doğru dürüst ve açık açık yalanlanmamıştır!..
Adnan Öztürk, "kendisini yönetimlere sokan"  Galatasaray'ın "büyük ağabeyi"  İnan Kıraç'la yollarını "Suada yüzünden ayırmış" ve "Ada'nın yok pahasına Koçaslan'a peşkeş çekildiğini rakamlarla ortaya koymuş", ona "Galatasaray'ın önemli akil adamlarının da katılmasına rağmen" sonuç alınamamıştır, zira "oraya Koçaslan tarafından yapılanlar", Canaydın ve Polat yönetimlerinin "ona verdiği yetki  ve izin ile" yapılmıştır!..
İşte bu sebeple, "yıkım kararlarının muhatabı", Koçaslan ve şirketi değil, Galatasaray  Kulübü ve yönetimleridir!..
Belediyenin, il özel idaresinin, anıtlar kurulunun da işin içine girdiği, "voli alanlarının ihlali ve ruhsatsız büyüme olayı", ne yazık ki, "Galatasaray yönetimlerinin yaktığı "yeşil ışık" ile beslenmiştir!..
İşte bu sebeple, "yıkım kararını onaylayan" Yargıtay kararı için de "tashihi karar istemek" durumunda kalınmış, "Neden hakkınız vardı da, itiraz etmediniz" tepkilerinin önü kesilmiştir!..
Durum ortadadır; tashihi karar, "yıkım kararının uygulanmasını" önleyemeyecek, oradan bir sonuç çıkmayacaktır.
Yıkım kararının uygulanması, Koçaslan'ın tahliyesini sağlamayacaktır; "tahliye için" iki yol vardır:
Birincisi, Ünal Aysal zamanında "genel kurulun verdiği talimat üzerine açılmış" tahliye davası ile Dursun Özbek yönetimi tarafından açıkmış tahliye davasının "Galatasaray Kulübü lehine sonuçlanması!.." 
İkincisi, "13 milyon dolara kadar ulaştığı söylenen Koçaslan'ın Ada'da yaptıklarının bedelinin Koçaslan'a ödenmesi" ile "onun çıkıp gitmesi!.."
Yoksa, yaptırılan ekspertizlere göre, yıllık "3.5 / 4 milyon dolar olması gereken" Ada işletme ya da kira bedeli "400 bin dolar olarak" devam edecek; böylece, "Birileri zenginleşirken, Galatasaray fakirleşiyor" sözünün gerçek olduğu "bu önemli örnek ile" ortada duracaktır!..

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.