Fenerbahçe'de çok uzun yıllardır "Parayı veren düdüğü çalar" yönetim zihniyeti hüküm sürüyordu!.. Bugün, "Dediğim dedik, çaldığım düdük" noktasına gelindi!.. Ve... Yıllar yılı "hakkında araştırmalar yapılan, yazı dizileri hazırlanan, kitaplar yazılan", dahası yazar - çizerlerin kasım kasım kasılarak "Fenerbahçe Cumhuriyeti" unvanını verdikleri "büyük bir kulüp", açık seçik görülüyor ki; "Aziziye Cemahiriyesi"ne döndü!.. "Kendi seçtiği" kaç yönetici, "kendi getirdiği" kaç teknik adam, "kendi aldığı" kaç futbolcu "Aziziye Cemahiriyesi vak'anüvisleri" tarafından nasıl "övüle övüle" Aziz Başkan'ın önüne çıkarıldı, sonra da nasıl "dövüle dövüle" arka kapıdan kovalandı, hep yaşadık gördük!.. Harcanan "sadece" insan kaynağı değildi, "onlarca, yüzlerce milyon dolarlık" para kaynağıydı da... Fenerbahçe, tarihinde görmediği bir "borç batağına" gömüldü, gelirlerinin üzerine "temlikler" konularak "nefes alamaz" hâle getirildi; kelimenin tam anlamıyla "teslim alındı!.." Bunca yönetici, bunca teknik adam, bunca futbolcu, Fenerbahçe tarihinin "en başarısız" başkanı tarafından, sırf "suçun ve sorumluluğun kendisinde değil, onlarda olduğu" ispat edilmek üzere, acımasızca harcanırken ve Fenerbahçe'nin bunca milyon doları, "Ben veriyorum, kimse telâşlanmasın" kandırmacası ile havalara saçılırken, camia, Ali Şen hariç, eski başkanlarıyla, eski yöneticileriyle, ileri gelenleriyle, kongre üyeleriyle "suskun kaldı"; seyirci oldu!.. Bir zamanlar "En büyük başkan, Aziz Başkan" diye yazmadık övgü bırakmayan ve hatta "kendilerine yapılan açık hakaretlere rağmen", bunları "can suyu" olarak kabul eden "Aziziye Cemahiriyesi'nin ünlü vak'anüvislerinden büyük çoğunluğu" da, "birazcık" zülfiyare dokundukları için kara listeye alındı!.. Aziz Başkan'ın etrafında kala kala "bir zamanlar" onu eleştirdikleri için kara listeye alınan ama daha sonra "hidayete eren" bir kaç "yeni" vak'anüvis kaldı; o kadar!.. Uzun lâfın kısası; "Beni kimse gönderemez, ben istediğim zaman bırakırım" diye herkese meydan okuyarak bugünlere gelen Aziz Başkan, sonunda baklayı ağzından çıkardı: "Artık kimseye danışmayacağım, sormayacağım, haber vermeyeceğim, kararları alıp, uygulayacağım. İçimizde dışarıya haber sızdıranlar var!.." Yani... Franko... Pardon... Salazar... Pardon, pardon... Kaddafi... Yooo... Çok affedersiniz, Aziz Başkan... Evet, Aziz Başkan "durumun adını" da böylece koymuş oldu: "Ben, Fenerbahçe'yi teslim aldım, istediğimi yaparım!.." Ve de yaptı: Daha dün gibi kısa bir süre önce "ismi basında çıkınca", hemen yalanlayıp, "Kokainci ve yalancı bir teknik adamı Fenerbahçe'nin başına getirmeyiz" dediği Daum'u, "bütün ikâzlara rağmen", hatta bazı "ağırlıklı" yöneticilerin "istifa" açıklamalarına rağmen, tuttu takımın başına getirdi!.. Hem de, Daum'un Viyana'da "Fenerbahçe ile anlaştım, İstanbul'a gidiyorum" dediği saatten, 4-5 saat sonra, Fenerbahçe yönetimin yaptığı, Aziz Başkan'ın "katılmadığını ve kapalı zarfla yapıldığını" üstüne basa basa söylediği "demokratik(!)" bir oylamada alınan kararla!.. Eeee!.. Cumhuriyetlerde "herkes" bu kadar "aptal" yerine konmaz, konamaz!.. Ama... Cemahiriyelerde? "Başkan katılmamışmış" ve de "oylama kapalı zarfla yapılmışmış!.." Ne kadar "demokratik" değil mi? "Kapalı zarf usulü" sözü, insana birdenbire "başka şeyler hatırlatıyor" ve bu tabir "büyük bir iş adamına, büyük bir müteahhite çok uygun düşüyor" ama, Fenerbahçe gibi bir büyük kulübe, bu "komik" görüntüsü ile yakışıyor mu, bilmiyorum!.. Buna cevabı, "seyirci durumunda olan" Fenerbahçeliler vermeli!.. "Kokainciliği ve yalancılığı" mahkeme kararı ile tescil edilmiş olan ve hatta bugünlerde Alman basınında "Kokain aldığından şüphelenildiği için Alman polisi onu hâlâ izliyor" haberleri çıkan Daum hakkında da kararı, İçişleri Bakanlığı vermeli!.. "Fenerbahçeli" rahmetli Turgut Özal olsa, açar telefonu Aziz Başkan'a "Başkasını bulamadınız mı, ne işi var o adamın bir spor kulübünde, bir futbol takımının başında, Fenerbahçe gibi bir kulüpte" der, bu "meydan okumayı" baştan bitirirdi!.. Bilmem ki, "Fenerbahçeli" Recep Tayyip Erdoğan ve "onun" İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Daum'a "çalışma izni verecekler mi, vermeyecekler mi"; bekleyelim, görelim!.. Geliyorum, Futbol Federasyonu'na!.. Görülüyor ki; "mevcut kadrosundaki futbolcuların paralarını ödemeyen, ödeyemeyen" ve bu yüzden "FIFA'da bulunan Türkiye dosyalarını epeyce kabartmayı" göze alan Aziz Başkan, teknik direktörü dahil "yenileyeceği" kadro için "gene" onlarca milyon dolar harcayacak!.. FIFA, "futbolcu paraları ödenmeden, yabancı oyuncu transferine izin vermiyor!.." Futbol Federasyonu'nun talimatlarında da "benzer" maddeler var!.. "UEFA kriterleri" de yürürlüğe girmek üzere!.. Halûk Ulusoy Federasyonu, ulusal ve uluslararası talimatların açık ihlâline "seyirci" mi kalacak yoksa görevini yerine getirecek mi; onu da bekleyip göreceğiz!..