Fenerbahçeliler'i bile üzen Galatasaray!..

Hey gidi hey!.. Bir zamanlar "Avrupa'nın ünlü futbolcuları", ünü "dünyanın dört bir yanına ulaşmış" olan Galatasaray'a "gelmek için" teklif beklerler, "teklif alınca" pazarlık masasına koşarlardı!. Bir de bugüne bakın!. "Üçüncü - dördüncü sınıf Avrupalı - Afrikalı" durumunda olan "İliçler, Heinzlar, Songlar, Tomaslar Galatasaray'dan gitmek için" kapı kapı dolaşıyorlar; getirilmek için "önlerine halılar döşenen" ikinci - üçüncü sınıf Güney Amerikalılar, Avrupalılar burunlarını kıvırıp, sırtlarını dönüyor ve masaya oturmuyorlar, bile!. Ne yazık ki, "Galatasaray'ı bu hâle düşürenler", hâlâ ve hâlâ "koltuklarını kaptırmamak, o koltuklarda oturmaya devam etmek için", Makyavelli'ye "mezarında taklalar attıracak" kulislerin, oyunların içine giriyorlar!. Nerede, anlı ve de şanlı Galatasaraylılar?. Nerede, anlı ve de şanlı Galatasaray Divan Kurulu?. Nerede, anlı ve de şanlı ve de "büyük çoğunluğu mektepli" Galatasaray Kulübü üyeleri?. Galatasaray'ın maddi ve de "asıl" manevi itibarını "pas pas eden" yöneticiler ve başkanlar için "kılını kıpırdatmadan oturan", tribünlerdeki seyirci kadar bile tepki gösteremeyenler, nasıl çıkıp da "orada burada" hiç yüzleri kızarmadan "Ben Galatasaraylıyım, ben Galatasaray Kulübü üyesiyim" diyebiliyorlar?. "Dünya markası" hâline gelmiş Galatasaray'ı, "hesap bilmez, iş bilmez" başkan ve yöneticilerin elinde bırakan, bu "ilgisiz, duygusuz, heyecansız, coşkusuz, vurdumduymaz, üzerlerine adeta ölü toprağı serpilmiş, 'Aman, bana dokunmayan bin yaşasın' diyen, diyebilen, sessiz, tepkisiz seyirci topluluğu" değil mi?. Suçluyorum: Evet, koca Galatasaray'ı "bu hâle düşürenler", hiç kimsenin şüphesi olmasın ki; Faruk Süren ve yönetimleri, Mehmet Cansun ve yönetimi ile Özhan Canaydın ve yönetimleridir!. Amma, "en az onlar kadar ve hatta onlardan da daha çok" bu "hazin durumdan sorumlu olanlar", açık ve seçik ortadadır ki; "büyük çoğunluğu en hayati kararların alındığı, alınacağı genel kurullara bile gelmeyen, gelip de el kaldırıp indirmekten başka bir şey yapmayan" Galatasaray Kulübü üyeleridir; Galatasaray camiasının büyükleridir!. Koca Galatasaray, "maalesef" ve ne yazık ki, "sorunlar ve olaylar karşısında", rüzgara kapılmış "dümensiz yelkenliler gibi" bir oraya bir buraya savrulan, sadece ve sadece "sorunların ve olayların sebeplerini öne sürerek şikâyet edip ağlayan" bir yönetimin elinde, her gün biraz daha erimektedir!. "Hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki odacıların bile bildiği stat maketleriyle ve büyüklere masallar anlatarak" genel kurul üzerine genel kurul kazanan Faruk Süren'in yönetiminde bulunduğu sıralarda, "ondan, uyutma derslerini çok iyi aldığı anlaşılan" Özhan Canaydın'ın da "kağıt üzerinde ve lâfta kalan" projelerle, "büyüklere masallar anlatmaya devam etmesi" ve ne yazık ki, "ülkenin en iyi tahsil ve eğitim görmüş insanlarının hemen hemen tamamını teşkil ettiği" Galatasaray Genel Kurulu'nun, "bu masallarla uyumayı alışkanlık hâline getirmesi", sarı - kırmızılı kulübün "büyük" dramının ramp ışıklarından inmemesinin en büyük sebebidir!. 100 yıllık Galatasaray "bunu hak etmiyor!." Yüz yıllık Galatasaray, "artık" Canaydın'lara, Gürsoy'lara "mecbur ve de müstahak olmamalıdır!." Dünya "bilişim çağında!.." Galatasaray "en yakın çevre ile bile" iletişim kuramayan bir başkanın ve ikinci başkanın elinde!.. Olacak şey mi?.. Galatasaray camiasında, bunca "pırıl pırıl, iş bilen, hesap bilen, dünyayı bilen, sporu bilen, spor işletmeciliğini bilen, yetenekli, becerikli, genç insan" var!.. "İnsan kaynağı" bakımından, Türkiye'de "hangi kulüp" Galatasaray'a yetişebilir? Ama, "vurdumduymazlar ordusu" görüntüsü veren üyeleri ve "koltuklarını bırakmamak için her şeyi göze alan" yöneticileriyle Galatasaray'ın sorunları her geçen gün daha da büyüyor, derinleşiyor, kronikleşiyor ve ümitsizleşiyor!. Galatasaray'ın bu hâline "Fenerbahçeliler bile üzülür hâle geldi"; daha ne olsun?..