Dün sabah, bilgisayarımın başına geçince, her sabahki gibi, internette gazeteleri ve yazarları okumaya başladım; her zamanki gibi Türkiye'den başlayarak!.. Haberlere baktıktan sonra, "Spor Yazarları" üzerine tıkladım; sevgili Hasan Sarıçiçek'in yazısının başlığını görünce, hemen "Türkiye ekranını kapayıp", kendi yazılarımla ilgili bölümü tıkladım ve "Cuma yazısını" yazmaya başladım!.. Sarıçiçek'in yazısının başlığı "F.Bahçe'yi ne kurtarır?" idi; bu sorunun cevabı ile ilgili görüşlerimi yazmaya "o an karar verirken", etkilenmemek için o yazıyı okumayı, yazımı bitirip gazeteye geçtikten sonraya bıraktım; eğer "ters düştüğümüz noktalar varsa" sevgili Sarıçiçek beni affetsin!.. En son söyleyeceğimi, "en başta yazacağım"; Fenerbahçe'yi "Aziz Yıldırım'ın kendi isteğiyle" ve de "gördüğü lüzum üzerine" başkanlığı bırakması kurtarır!.. Aksi hâlde, "Fenerbahçe dışından" Başkan'a, yaptıklarına, aldığı vaziyete ve konuşmalarına gösterilen tepkilere benzer tepkilerin, ne kadar gizlenmeye çalışılırsa çalışılsın, "Fenerbahçe içinden de gösterilmeye başladığı" artık saklanamaz hâle geldiğinden, "durum" düzeleceğine, giderek kötüleşecektir!.. "Şike soruşturması süreci" Aziz Yıldırım'ı çok yıpratmıştır, "Kurumlarla kişilerin ayrılması yönünde" Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın aldığı açık tavra rağmen, "Ben Fenerbahçe ile ayrı tutulamam, et ve tırnak gibiyiz" ısrarı ile "kendisini savunmak için Fenerbahçe'yi kalkan olarak kullanacağını açık açık ortaya koymasıyla başlayan" mırıltılar, artık camia içinde yaygın hâle gelmiş, gazete sayfalarına, ekranlara, yorumlara aksetmiş, dahası "şimdilik" ve çok açıktır ki; "kendisi yerine Aykut Kocaman hedefe konmuştur!.." Ama "hatada inat ve ısrar devam ederse", o hedefe "asıl sorumlunun oturtulacağı" bellidir!.. Hele hele, "askerliğiyle ilgili son haberlerin", Başkan tarafından yalanlanmasına rağmen (Bu sansasyonel haberi fotokopilerle ortaya atan gazeteci hakkında Başkan'ın sözünü ettiği hukuki süreç başlatılmış mıdır? Zira o gazeteci açık açık "Ver mahkemeye, ver de, haberimin doğruluğunu ispat edeyim" diyerek Başkan'a meydan okumuştur.) kamuoyunda bıraktığı "acaba" tortusu, "yıpranma" sürecinin tuzu, biberi olmuştur!.. Aziz Başkan, "kendisiyle ilgili olan ve giderek hızlanan" yıpranma sürecinin, Fenerbahçe Kulübü'nü, Fenerbahçe camiasını, Fenerbahçe Futbol Takımı'nı da yıpratmaya devam ettiğinin hâlâ farkında değildir!.. "Ben suçsuzum, iftiraya uğradım, sonunda tertemiz olduğum ortaya çıkacaktır. O güne kadar canımdan çok sevdiğim Fenerbahçe'nin yıpratılmasının önüne geçmek için görevimi bırakıyorum" dememiş, diyememiş ve artık "Fenerbahçe içinden" bile "aykırı seslerin yükselmesinin önünü" açmıştır!.. "Bu sesler" giderek daha güçlü çıkmaya başlayacaktır; bu sürecin önünde başta Aziz Başkan olmak üzere "kimse duramaz!.." Artık "gizemli ve korkutucu Aziz Başkan büyüsü" bozulmuştur; onun için, ünlü anekdottaki gibi, "Hoca'nın 70 yıllık canı gibi baktığı sakallarını kesmesi" örneğinin vermek istediği "kıssadan hisse mesajını" Aziz Başkan iyi okumalıdır!.. "Yol olmuştur" ve bu yol giderek genişlemektedir; bu yola sapan trafik artık durdurulamaz!..