Ne almayı biliyorlar, ne satmayı!.. UEFA ceza vermiş, “harcama / kâr / zarar” bütçeni de sınırlamış; ne yaparsın?..
Dursun Özbek yönetimi “papatya falı” açıyor; o mu gelsin, bu mu, o mu gitsin bu mu?..
Hata zaten “en başta” yapıldı; “kitlelere heyecan aşılayamayacak” emanetçi bir alt yapı hocası, “Futbolcular istiyor” diye, “Kaptanlar Selçuk, Muslera, Sneijder istedi” diye, dahası “Ucuz” diye takımın başına “temelli” getirildi.
Aslında “yapılması gereken” çok başka idi ve örnekleri de çoktu; Portekiz’de Porto, İngiltere’de Leicester City, Almanya’da Borussia Dortmund, İspanya’da Atletico Madrid!..
Ve de “UEFA cezalısı olarak Avrupa Kupaları’nda oynanmayacak olması” da “böyle bir hamle için” bulunmaz bir fırsattı!..
“Ne yaptığını, ne yapacağını bilen”, kendine, takımına, kulübüne, camiasına, taraftarına, seyircisine “hedef koyan” ve onun gereğini yapmak üzere çime ayak basan bir Hoca aranmalı; Türk de olurdu, yabancı da, önemli olan “böylesini bulmak” ve “uzun süreli” takımın başına getirmekti!..
Sonra da, o hocanın eline “birkaç tecrübeli yıldızın etrafında gençlerden kurulu bir takım” vermekti; 2000’li yılların Galatasaray’ı gibi!..
Çık anlat camiana, taraftarına, seyircine, “ne yapacağını, ne yapmak istediğini” ve uygulamaya başla!..
Önce kendin inan, sonra hocana inandır, yıldızlarına inandır, genç futbolcularına inandır ve başla!..
İşte sizlere “dışardan da, içerden de örnek” verdim; bu kadar mı zordu?..
“Bunu yapsanız”, etrafınızda “istifa kampanyaları” devam eder miydi; papatya falı ile taraftarı, seyirciyi uyutma çabasına girer miydiniz; kombine bilet satışları indirim ve taksit kampanyalarınıza rağmen böylesine acı ve de komik duruma düşer miydi; iade yarışı başlar mıydı?..
Ama “bütün bunlar”, Levent Nazifoğlu’ları, Riekerink’ler, Mehmet Özbek’ler, “kadroyu içerden yönetmek için gruplar kurdukları iddiaları” ayyuka çıkan Sneijder’ler, Selçuk’lar ile olmaz; “Alp Yalman’ın hayaleti” ile hiç olmazdı!..
Elin oğlu, bir Anadolu kasabasından çıkıp, 300 bin dolara Niasse’yi buluyor, 800 bin dolara Rodallega’yı buluyor, 5’er, 10’ar milyon avroluk futbolcular yapıyor, satıyor; sen bulamıyorsun, onların peşinden koşuyorsun; pazarlık kapıları birkaç milyon avrolardan açılıyor; şaşkına dönüyor, kıvranıyorsun!..
Halbuki, Dünya’da nice Niasse’ler, Rodagella’lar “kendilerini üne kavuşturacak” bir kulübü, bir takımı, bir hocayı bekliyor; kısa zamanda tribünleri ayağa kaldıracak, coşturacak gençler!..
Nerede o feraset ve cesaret; öyle değil mi sayın Başkan; ne yazık ki hayal bile edemiyorsun!..
“Denetleme” ne durumda?..
Bir yabancı ve tarafsız “mali denetleme kuruluşu”, son 19 yılın yönetimlerinin “neler yaptığını denetlemek üzere” işe başlatılmıştı, yanılmıyorsam!..
Önce yönetime soruyorum; ne oldu, denetleme ne durumda, ne zaman bitecek, bu arkadaşlar nerede çalışıyorlar?..
Sonra, İstanbul’daki bütün Galatasaray muhabirlerine soruyorum bu soruyu; cevap arayacak, bulacak ve yazacak meslektaşım var mı?..
Yoksa, bu “önemli” konu da buzdolabına mı kondu, çöpe mi atıldı?..
Bakınız, Galatasaray’ın yarınlarının kurtarılması için, sadece “Mehmet Koçarslan’ın kulüpten ihracı” yetmez!..
Bir an önce, koca Galatasaray’ı, hem de “kasaya giren gelirler bakımından Dünya’nın en çok kazanan kulüpleri arasında önce ilk 30, sonra ilk 20 arasına girmiş” bir Galatasaray’ı neredeyse “kör kuruşa muhtaç” duruma düşürenler, “eğer varsalar”, ortaya çıkarılmalı ve “kim olduklarına bakılmadan” kulüpten ihraç edilmeli ve de adalet önünde de hesap vermelidirler!..
Bu konu, Divan Kurulu toplantılarında “suyuna tirit” konuşmalarla kapatılamaz!..
Kapatılmamalıdır ki, “ibret – i âlem” olsun ve bir daha “hiçbir Galatasaray yönetimi”, hatta “hiçbir kulüp yönetimi” kulüplerini bu duruma düşürmesin!..
Nereye Galatasaray?..
Günlerdir TV’lerimizde, gazetelerimizde “benzer” haberler çıkıyor. Özetlersem, şöyle; “Galatasaray’da Riekerink’i, futbolcular istedi, kaptanlar talep etti ve de yönetim atadı!..”
110 yıllık Galatasaray’da olacak şey mi bu; ne yönetimden, ne Galatasaray’ın anlı ve de şanlı akil adamlarından ses çıktı; yani “haberler doğru” ve bu “skandal durum” camia tarafından da kabul edilerek, afiyetle yenilip yutuldu!..
Eh, bence bir adım daha atılmalı; Tüzük değiştirilerek, “Galatasaray yönetimine kimler girmeli” sorusu futbolculara sorulmalı ve bu soruya verilecek cevaplara bakılarak hazırlanacak listeler kaptanların imzası ile Galatasaray Divan Kurulu Başkanlığı’na teslim edilmeli!..”
Görülüyor ki, “futbolculara verilecek primin, takımın hocası atlanarak, Drogba’ya sorulması ile başlayan süreç” geliştirilerek sürdürülüyor; bu sürece, benim de bir katkım olsun, istedim!..
Sıra elemede!..
“Karamsarlar”, durmadan “örnekler verip” tam bir “paranoya senaryosu” yazarak, “UEFA, Fenerbahçe’ye kura tuzağı kuruyor, sıcak toplar, soğuk toplar sahnede galiba, bu defa da Monaco çıkarıldı karşımıza” derlerken, ben de, “Bu kura neden Fenerbahçe aleyhine olsun, kuradan Monacolular korksun. Fenerbahçe, Monaco’yu yener de, eler de” diye yazmıştım; “şimdi” yendi, “eleme” inşallah haftaya!..
Gitti, gider!..
Monaco maçındaki boş tribünler açıkça gösterdi ki; Fenerbahçe’de “Azizsilin büyüsü” tamamen bozuldu!..
“Yıkılmaz” denilen Başkan, “giderse, bu defa geri gelemeyecek” duruma düştü ve de “gidişi için” verilen sinyal çok acı oldu!..
Bir işareti, bir çağrısı ile arkasında yüz binleri yürüten Başkan, şimdi Monaco maçına 20 bin kişi getiremiyor!..
Kendi etti, kendi buldu ve de artık iş işten geçti; bir sezonu ya var, ya yok, hayırlısı!..
Şaka!..
Eh Gomez’i elinden kaçıran, Atiba ve Sosa’yı kaybetmek üzere olan Fikret Orman, panik içinde “Eto’o ve Balotelli’nin peşinde koşuyor!..”
Bence yapacağı bir şey daha var; “Pascal Nouma’ya da lisans çıkartıp”, kadroya dahil etmek!..”