Fetret devri bitti!..

A -
A +

Galatasaray futbolunun başına Alp Yalman geldi; "kulüp için bu çok kritik dönemde" kaybedilen zamana  bakın; tam tamına 19.5 ay!..
"Son dakikada" Duygun Yarsuvat, "nereden bulunduğu çok tartışmalı" bir liste ile "seçime başkan aday olarak katılma hakkını kullanmasa", Alp Yalman "o zamandan bugüne kadar" sadece "Galatasaray futbolunu değil", Galatasaray Kulübü'nü de "başkan" olarak yönetecek ve belki de, bugün Galatasaray, "mali / sportif ve idari krizin büyük bir bölümünü" atlatmış olacaktı!..
Galatasaray tarihinin "seçilmiş en yaşlı başkan" ünvanlı Duygun Yarsuvat'ın, Alp Yalman'a karşı seçimi kazanması ile başlayan "Fetret devri", nihayet "Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi 1-0 yenerek, kupayı kazanması" ve "Alp Yalman'ın futbolun başına gelmesi ile" sona erdi.
Ortada, "Dursun Özbek Yönetimi istifa etmeli" diyen kaldı mı?..
Kapı kapı dolaşıp, "toplantılar organize etmeye çabalayanlar" kaldı mı?.. 
Dahası ve en önemlisi, "Galatasaray'ı pazarlamak isteyenlerin" bütün umutları kursaklarında kaldı mı?..
"Acemiler, bilmiyorlar, hiçbir şey yapmıyorlar ve yapamazlar" diye "kuyusu kazılmak istenen" Özbek-İşbecer yönetimi, yaptığı hatalara, yanlışlara rağmen, "diş kıran" cinsinden "çetin ceviz" çıktı. Türkiye Kupası'nın kendilerine, kulübe, camiaya, tribünlere verdiği can suyu, "yeniden yapılandırılan" Galatasaray Sportif AŞ yönetimine ve elbette Alp Yalman'a da "daha soluklu çalışma imkanı" sağladı!..
Şimdi, "eldeki imkânlar ile yapılabileceklerin en iyisini yapma" zamanı.
Ümit, Kaf Dağı'nın ardından, Galatasaray'ın kapısına kadar geldi; hoş geldi, safa geldi!..

"Onlar" ve görevimiz!.. 

Türk futbolu, Avrupa Futbol Şampiyonası finallerinin, finaline kadar gidebilir!..
Zira Türkiye'nin "bir favori, bir de sürpriz iki takımı var"; finallerde!..
Favori; Cüneyt Çakır kaptanlığındaki "6 kişilik" hakem ekibimiz, sürpriz; Fatih Terim kaptanlığındaki 23 kişilik ay-yıldızlı ekibimiz!..
"Hakem konularında", sözüne de, özüne de "en çok inandığım" insan olan sevgili Ömer Faruk Ünal bana dedi ki; "Eğer Türk Milli Takımı finale yükselmezse, büyük bir ihtimalle final maçını yönetecek olan Cüneyt Çakır ve ekibidir; finale öyle ya da böyle Türk damgasının vurulması ihtimali yüzde 50'nin üzerindedir!.."

Ortada böyle bir tablo varken, "biz" ne yapıyoruz; ekranlarımızda, sayfalarımızda; "mili takımımıza, hocamıza ve kadrosuna hak ettikleri yerleri ve zamanı bol bol verirken", nerede "Hakem ekibimiz?.."
"Kendi aramızdaki maçlarda hata yaptıklarında hatta yerden yere vurarak söylemediğimizi bırakmadığımız" hakemlerimizin, "Avrupa Şampiyonası finallerinde 'final' maçını yönetmeye en büyük aday olması", bazı şeyleri hatırlamamızı ve onları, moral bakımından "onlarla övüneceğimiz günlere hazırlamamızı" gerektirmiyor mu?..

Şaka

Bulduk bir Emre daha, "şımartmak için" yarışa giriyoruz; hem de öyle bir giriyoruz ki, sonunda "futbolu" Emre Çolak'a, "kişiliği" Emre Belözoğlu'na benzesin!..
En sonra da yerden yere vurmak için sıraya girelim ve de Emre Mor'u "mosmor" edelim!..

Küfü de küflendirecekler!..

Sevgili Cemal Ersen'in, "Merkez Hakem Komitesi Başkanı" ile yaptığı röportajı pek sevdim…
"Kulüpler, yöneticiler, oyuncular, teknik adamlar ve taraftar sürekli hakemle ilgili olumsuz bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Hepimiz büyük bir 'küfün' üzerinde oturuyoruz. Türk futbolunu bu küften kurtarmalıyız" diyen, diyebilen ve de  Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören'e "katıksız yağlar yakan" bir MHK Başkanı var, röportajında!..
Vay canına; meğer bugüne kadar gelen giden futbolumuzla ilgili bütün eşhas futbolumuzu küflendirmiş…
Ve de siz, futbolumuzu bu küften kurtaracak olanlara bakın; Yıldırım Demirören ve de Kuddusi Müftüoğlu!..
Eyvah ki, ne eyvah!..
Sen sormamışsın ama sevgili Cemal , ben sorayım ona; "Siz mi kurtaracaksınız bu küften futbolumuzu?.."
Ve de, sevgili Kuddusi'nin bu soruya vereceği cevaba, futbolumuzda  "inanacak" kimse çıkacak mı, acaba?..

Yakışmadı, yakışmıyor!..

Galatasaray Yönetimi, "Fenerbahçe Yönetimi'ni taklit edemez"; ederse, neredeyse yüz yıldan fazla bir süredir Galatasaraylıların ağızlarında pelesenk olmuş olan "Galatasaraylı olmak ayrıcalıktır" sözünün palavradan başka bir şey olmadığı ortaya çıkar!..
Basketbol Federasyonu Ceza Kurulu'nun, play-off dördüncü maçı öncesi verdiği "iki maç seyircisiz oynama" cezasına, Galatasaray Yönetimi'nin gösterdiği "yazılı tepki", işte tam da "yazımın bu bölümünün ilk paragrafına" uyuyor!..
Eğer "Ayrıcalıktır" diyorsanız, "bu açıklamayı öyle yapmamanız" gerekirdi!..
"Turgay Demirel" adlı kişinin devamı ve emaneti olan bir federasyon, sevgili kardeşim Hıncal Uluç'un "çok haklı" olarak yazdığı gibi, "taraflı, çifte standartlı, hatalı, hatta kasıtlı kararlar almış olabilir; ama o başka."  
Ama "bu durum" Galatasaray taraftarının "yıllar boyu kaç defadır ki aynı kişi tarafından kurulmuş" bir gerilim tuzağına aptalca düşerek, spora da, Galatasaray'a da yakışmayan "çok çirkin, hatta iğrenç" olayların kahramanı (!) olmasının üzerini örtemez, örtmemelidir!..
Galatasaray'a ve yönetimine yakışan, "bu olayın müsebbiplerini teşhir ve telin eden" bir açıklama idi; yapılmadı, yapılamadı!..
Geçen defa "bir yalan Alex iddiasına sarılmış" ve fena hâlde mahcup olmuştu, yönetim; bu defa da "tükürük / ayran" komikliğine sarılmaya kalkışıldı; yazıklar olsun!..
Herkese örnek olacak bir fırsat kaçırıldı; dilerim bir daha olmaz!..

Yılmaz Vural!..

Dün sabah, Türkiye'de okudum; Adana Demirspor, Yılmaz Vural Hoca'ya "Güle güle" diyormuş!..
Dile kolay 30 yılda 32 kulüpte hocalık yapmak!..
Bilmem ki, Yılmaz Hoca'nın bu rekoruna yaklaşan başka hocamız var mı?..
Gerçek şu ki, "Türk hocaların alın yazısı" galiba bu durum!..
Yılmaz Hoca'nın 3 defa gidip geldiği, 2 defa gidip geldiği kulüpler var!..
"Ne yardan, ne serden vazgeçilemediğini" gösteren bir tablo!..
Bakalım, "hocalığı bırakana kadar" daha kaç kulüp dolaşacak?..
Bu arada "biraz da aynaya bakıp", kendi kendine sorması gerek; "Suçlu sadece kulüp yönetimleri ve kör topal işleyen spor çarkımız mı?.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.