FIFA mı soruştursun?..

A -
A +

''Herkesin bildiği, gördüğü izlediği garip bir çark var sporumuzda. Kulüpleri boğazına kadar borca sokan kulüplerden hesap soracak kimse yok mu?''

 

Yıllardır yazıp geliyorum, son iki yıldır “çok daha açık” yazmaya başladım, sporumuzda iki işleyen ve işletilen “çirkin” ve de “çok kişinin bildiği, konuştuğu” çarkı. Ne var ki, ne ilgililerde, ne yetkililerde hareket var, tedbir var, çaba var… Ne olacak peki?..
Mesela, bir büyük kulübün başkanı, hem de “hukukçuların da hocası olan” Galatasaray Başkanı neden “Bizim kulübün malı deniz, yemeyen keriz” dedi?..
O kulübün Genel Sekreteri, “Kulüp fakirleşirken, bazı insanlar zenginleşmiş” sözünü neden söyledi?..
Neden “o kulübün” Divan heyetleri, genel kurulları “bu sözlerin neden söylendiğinin üzerine sonuna kadar gitmedi” ve de “Divan ve Genel Kurulların kararları” ile “tarafsız, yabancı bir şirkete yaptırılan denetlemenin sonucunda hazırlanan rapor, bugünün yönetimi tarafından kasalarda saklanıyor”; hem de “açıklanması kulübe zarar verir” gerekçesiyle?..
Dahası, neden “devletin ilgilileri ve yetkilileri” bu açık seçik “suç duyurusuna rağmen” gerekeni yapmıyor; o kulübün yönetimine “Ne yapıyorsun arkadaş, neyi saklıyorsun” diye sormuyor? Üstelik “bu kulübün futbolunun sahibi durumunda olan” Sportif AŞ şirketinin hisse senetleri halka açıkken ve borsada alınıp satılırken, dahası “yeni bir sermaye artırımı” müracaatı yapılırken, mesela neden borsa yönetimi “bu garip tabloyu” sormuyor, soruşturmuyor?.. 
Türkiye’nin en büyük ve “şirketi halka açık” kulüplerinden birinde “şeffaflık böylesine ayaklar altına alınırsa”, gerisini düşünün artık.
Yazımın buraya kadar olan girizgâhı, “kulüplerimizi gırtlağa kadar borca sokan” çarkın “kulüpler ve yetkili makamlar tarafını” anlatıyor.
Bu tablonun bir de “çok yaygın” bir başka tarafı daha var. İşte “iki yıldır” yazıp geldiğim bu çarkın “iki başka yüzünün” altlarını bir defa daha çizerek “yetkili” makamlara ithaf ediyorum:
Futbol ve basketbol başta, İDDAA kuponlarına giren spor branşlarının “Türkiye’de yasal olmayan” yurt dışı bahis şirketlerine kadar uzanan boru hatları var ve bu boru hatlarında “bazı yöneticilerin, bazı hakemlerin, bazı antrenörlerin, bazı oyuncuların ‘oyun yazıcı ve aracıları’ kanalıyla cirit attıkları” iddia ve de özellikle Kıbrıs işaret ediliyor; bu bir!..
İkincisinin geçmişi ise daha da eskiye dayanıyor; futbol ve basketbolda “yönetici / teknik adam / menajer” üçlemesinin sarmaş dolaş dans ettiği ve sebeplendiği bir çark işliyor. Hiçbir işe yaramayan, milyonlarca dolar, avro ödenen, gönderilmeleri ayrı bir “pahalı dert” ve de “UEFA / FIFA cezalarına sebep” olan sporcularla beraber “cepleri dolan insanların saha kenarlarında, protokol tribünlerinde yer ve koltuk bulduğu” iddiaları neredeyse mezralara kadar uzanıyor, ne var ki, herkes seyrediyor!..
Sporun içinde olup da, dönen, döndürülen “ bu çarkları” bilmeyen var mı, konuşmayan var mı; ama ne yazık ki, en az onlar kadar “hiçbir şey yapmayan ve sadece seyreden” insan da, ilgili de, yetkili de var, Türkiye’de.  Peki, “nasıl duracak, durdurulacak” sporu, kulüpleri yiyip bitiren bu çarklar?
Soruyorum; illa ki, UEFA’dan sonra, FIFA’nın “bu konuların izlenmesi için” kurduğu soruşturma bürosunun mu, el atması gerekiyor, sporumuzun iç işlerine?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.