Önce FIFA açıkladı; "Dünya'da üzerine bahis oynanan 40 maç için soruşturma yapıyorum, 'kuvvetli şike iddiaları var'; bunların 8'i Türkiye'de!.." Yani, "FIFA'lık şaibeli maç sayısında oranımız yüzde 20"; bu 8 maç ve 16 takımla ilgili olarak ne yaptı, Futbol Federasyonu, bilen var mı?.. Taa geçen yıldan beri yazıp geliyorum; İDDAA oynatan şirketin "resmen sonuçlarını önceden bildirdiği ve bu sonuçlara uygun biten maçları bile", kurulan "yetkisi de eften püsten" komisyonlarda uzun süren "ninnilerle" küllendiren bir sistem ve sonunun ne olduğunu "hâlâ" bilmediğimiz bir uyutmaca!.. Derken Spordan sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak'ın "Yeni yasa hazırlıyoruz, bu yasada sporda şiddet, tribün terörü ile beraber şike, teşvik pirimi ve doping için de benzeri cezalar yer alacak" açıklaması!.. Ve "aynı" gün gazetelerde bir haber: "Almanya'da uluslararası futbolda ortaya çıkarılan bahis skandalında, Türkiye'deki Süper Lig maçlarının da manipüle edildiği iddia edildi. Berliner Morgenpost Gazetesi'nin internet sitesinde yer alan haberde, uluslararası düzeyde yeni bir bahis skandalının olduğu, Türkiye'deki maçların büyük ölçüde manipüle edildiği ifade edildi. Haberde Almanya'dan hareket eden çetenin başının Berlin'de olduğu ifade edilirken, Almanya ve yurt dışında İnterpol tarafından çok sayıda tutuklama da gerçekleştirildiği belirtildi. Bochum Savcılığı, 2009 yılının başından bu yana uluslararası düzeyde bahis alanında dolandırıcılık yapan çete hakkında soruşturma yapıldığını ifade ederken, zanlıların Avrupa'da oyuncu, antrenör, hakem ve yüksek düzeydeki yetkililere para ödeyerek maçların sonucunu yönlendirdikleri belirtildi." İddia "tüyler ürpertici" değil mi; şimdi herkese soruyorum; "Galatasaray basketbol şubesindeki sahtecilikten" daha az mı önemli; peki nerede benim anlı ve de şanlı medyam?.. Bundan sonrası sayın Bakanımıza; "3'üncü Lig maçlarında, hem de İDDAA'nın önceden tespit ettiği anlaşmalı sonuçlarla ilgili iddiaları bile bunca zamandır sonuçlandıramayan" federasyonlarla "hangi kanunu çıkarsanız çıkarın, hiçbir şeyin değişmeyeceği" ortada değil mi, sayın Özak?.. Bu federasyon, "FIFA'dan ve Almanya'dan gelen" ve "futbolumuza kara çalan" bu iddiaların altından kalkamaz; "şike" iddialarına bakanlık olarak el koyun ve soruşturmayı siz yapın; lütfen!.. Alay ediyorlar!.. Rezalet üstüne rezalet, kepazelik üzerine kepazelik!.. Şu "işleyen, işletilen sisteme" bakın; Galatasaray - Fenerbahçe maçında "tribünleri dinamitleyen" hanımefendiye, "herhalde", bu defa da "Beşiktaş - Fenerbahçe derbisini dinamitlesin" diye bilet kuyruklarına girmesine izin verildi; neden ve nasıl?.. Anlı ve de şanlı "İl Güvenlik Kurulu", bu hanımefendiye "6 ay maçları yasaklama cezası vermiş" ama "bu ceza sadece ve sadece basketbol maçları içinmiş"; vay canına; bu nasıl "ceza", bu nasıl "tedbir" böyle?.. Bir taraftan Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak, "Spor alanlarındaki şiddete neden olan holiganları tahrik eden kulüp başkanı, yöneticisi ya da medya mensubu kim olursa olsun ağır ceza verilmesi gerekiyor. Yasada değişikliğe gidiyoruz. Yeni uygulamada bu cezalar hapse kadar gidecek" diyecek, bir yandan bir haftadır manşetlerden inmeyen "bir çirkin basketbol gecesinde, tribünleri dinamitleyen" ve "geçen yıldan da sabıkası olan" hanım ve erkek arkadaşı "yenilerini yapsınlar" diye ellerini, kollarını sallayarak "futbol tribünlerine, voleybol salonlarına gidebilecek"; öyle mi?.. Bu uygulamalar, bu kafalar ile "neyi, nasıl önleyeceğiz?.." İnanmak çok güç!.. Yooo, inanamıyorum; hangi "aklı başında insan", üstelik Basketbol Federasyonu'nun Türk Spor tarihinde (belki de dünya spor tarihinde) görülmemiş bir gariplikle "özel maçlarda cezalı oyunculara cezalarını tamamlama imkân ve fırsatı vermesine rağmen", çıkıp da "böyle bir sahtecilik" yapar, yapabilir; bence "bunu yapanlar psikoloji kliniklerinde testten geçirilmelidirler!.." Gerçi bazı arkadaşlarımız "Özel maçların da kazanılması için bile yukarıdan baskı vardı, yenilmemek için başkasının forması ve numarasıyla Cemal Nalga'yı oynattılar" diye yazdılar, konuştular ama, "bu gerekçeye inanmam" mümkün değil; TV kayıtlarının, gazete fotoğraflarının saniyede internete düştüğü bir ortamda, hangi "aklı başında insan" böyle bir sahteciliğin gargaraya getirilebileceğini düşünebilir? 7 yaşında "bilgisayara takla attıran" çocuklar bile "yapmaz" bu rezaleti!.. Sahtecilikte zirve, nerede savcılar?!.. Haberlerde okuyunca inanamadım; "Cezalar, özel maçlara yansıtılıp, oyuncuların resmi maçlarda takımlarında oynamalarını sağlayan" bir talimat!.. "Bunu yapan" bir federasyon, basketbolu nasıl yönetir?.. Hâlâ o koktuklarda nasıl otururlar, nasıl oturtulurlar?.. Basketbolcu, hem de "yabancı bir takımla oynanan maçta, yabancı bir oyuncuya yumruk atıyor, dirsek vuruyor"; 5 maç ceza veriyorsun; sonra da "Türkiye Kupası'nda, Basketbol Ligi'nde ilk maçtan itibaren çıkıp çatır çatır oynasın" diye, onun "özel maçlarda oynamamak suretiyle cezasını tamamlamasını sağlıyorsun"; evet "sağlıyorsun"; olacak şey mi?.. Ve de Galatasaray'da basketbolu yönetenlerin gafletine bakın; bu oyuncunun, "etik olarak", hiç olmazsa "yabancılarla oynanan özel maçlarda özellikle oynatılmaması gerekirken", yabancılarla oynanan maçlarda "sahtecilik yapılarak" oynatılıyor; olacak şey mi?!.. Şimdi geliyorum, işin bam teline; ey Cumhuriyet Savcıları "neredesiniz"; açıkça görülüyor ki; "sahte belgelerle devlet aldatılmış"; bu durumu kapsayan "yığınla kanun maddesi var"; neredesiniz, nerede?.. Pişkine hayır!.. Perşembe sabahı yazdığım ve dün sabah yayınlanan "Asıl sorumlular kaçamaz" başlıklı yazımda "Yiğit Şardan ve Ahmet Dedehayır da, profesyonellerin işine son vermeden önce kendileri istifa etmeliydi, etmediler, ama etmeliler" demiştim. Yazımı gazeteye gönderdim, 5-6 saat sonra "Şardan'ın istifa ettiği haberini aldım"; ama yazımı değiştirmedim; "geç kalan bir istifa idi"; gene de "bu da bir şey!.." Peki ama, ya yıllardır "olayların adamı" olan Dedehayır'ın istifası nerede; bu ne pişkinlik; bu zata "Yeter artık, git be adam" diyecek bir "güç" yok mu Galatasaray'da; yazıklar olsun!?.. Karabıyık'a tavsiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık "tribünlerdeki şiddeti önlemek için beraberce mücadeleye karar vermişler!.." Voleybol Federasyonu Başkanı'nı "tanımıyorum"; ama kendisine bir tavsiyem var; "Sayın Başkan, eğer gerçekten tribünlerdeki şiddetle mücadele edecekseniz, sakın ola ki Özgener ve Demirel ikilisi ile el ele vermeyin"; onların bugüne kadar ne yaptıkları ortada; sadece geçen yıl Efes - Fenerbahçe maçındaki olaylarla, Bursaspor - Diyarbakırspor maçındaki olaylardan sonra yaptıklarına bakmanız yeter, ne demek istediğimi anlarsınız; "idare-i maslahattır onların kafası"; olayları önleyemezler; aksine "bu tutumları" ile körüklerler; bilesiniz!..