Fikret Orman, bir çok Beşiktaşlı için "tam bir hayal kırıklığı!.." "Beşiktaşlı" yakın dostlarım ve arkadaşlarım var; büyük çoğunluk "Çok şey bekliyorduk, başaramadı" görüşünde. "Dağ fare doğurdu" diyenler bile var!..Doğrusu ya, ben de "Fikret Orman'ı Beşiktaş'ın başında görmek isteyenlerdendim"; gerçi "Beşiktaşlı" değilim ama "Üç Büyüklerden Beşiktaş'ın giderek diğer ikisinin ardında daha açık ara geride kalmasına bir türlü gönlümün elvermemesi yüzünden", Fikret Orman için, "Beşiktaş'ın başına gelsin ve Galatasaray / Fenerbahçe ile farkı kapatmaya başlasın" diyenlerdendim!..
Nitekim geldi, "güzel şeyler" söyledi, "sözler verdi"; ama sonrasını getiremedi!..
"Beşiktaş'ı perişan etmiş" bir yönetimden hesap bile soramadı; "105 milyonluk" bir çekin elini kolunu bağlamasına izin verdi; çok yazık!..
"Stat yapılana kadar maçların oynanacağı stat" meselesini yüzüne gözüne bulaştırdı!..
"Feda" diye bastığı frenden, "Ayağımı kaldırdım" diyerek, giriştiği "Ronaldinho'lu transfer atağını", Beşiktaşlıları "çok mahcup eden" bir hezimetle sonlandırdı; sadece "200 bin euroluk" ve de üstelik "kiralık" bir "Jarmaine Jones" transferi ile "Beşiktaş'a hiç yakışmayan" bir tablonun altına imza attı!..
Bol bol konuştu, ama "ortada bir şey yok"; sadece "devam eden bir stat inşaatı" o kadar!..
Dahası, "Beşiktaş yönetiminde çatlaklar oluştu"; bitmedi, "Beşiktaş'a yakışır bir şeyler yapmak isteyen" yöneticiler küstürüldü!..
Ah şu, "Bizim kulüpte başkanlık sistemi çalışır" sözü ve uygulaması yok mu; işte Beşiktaş'taki "acı tablonun sebebi" de, bu!..
Beşiktaş Başkanlığı elbisesi, Fikret Orman'a bol geldi; "farkına vardığında" vakit geçmiş olacak!..
Yazık, "böyle bir fırsatı", en iyi şekilde kullanmalıydı; başaramadı!..
Güle güle Riera!..
"Hacıyatmazdan da öte, durmadan yatar" Eboue dururken ve de Galatasaray Futbol Takımı'nı durmadan "Sol ayaklı adamım yok, onun için Sabri'yi sol bek oynatmak zorunda kalıyorum" feryatları eden bir teknik adam yönetirken, "Riera'nın üstelik cebine yüz binlerce euro konarak" sezon ortasında gönderilmesi için bilmem ki, "ne dememiz" gerekiyor?..
"Futbol bilgisi, tekniği, görev anlayışı ve uygulaması, takım bilinci ve fizik gücü" itibariyle, "sahte düşücü, laubali, keyfine göre oynayan" Eboue'yi "her cebinden birer tane olarak çıkaracak" kapasite ve yetenekteki Riera'ya "Güle güle" derken, doğrusu ya, içim sızlıyor!..
"İspanya Milli Takımı'nda sol açık oynamış", ama Galatasaray'da "zorunluluk hasıl olunca", Hocası'nın "Geç sol beke" talimatına "gıkını çıkarmadan" uymuş ve elinden geleni sonuna kadar yapmış bir Rire'ya, "sorumsuz ama sorunlu" Eboue'nin tercih edilmesi, "Eğer ortada Drogba etksi yoksa", Başkan Aysal ve teknik direktör Mancini için üç kelime ile "Futbol bilgisi zafiyetidir!.."
"Drogba etkisi varsa", daha da kötü; "Yönetim bilimi zafiyeti var" demektir!..
Galatasaraylılar iyi düşünsün!..
Dany ve Emre!..
"Galatasaray'da topun ağzında olanlardan" Dany, Türkiye Kupası'ndaki Elazığspor maçında "sıfır hata" ile oynadı!..
Ne zaman zaman "maçtan kopan", ne "riskli top tutma ve çalım atmalarla takımına gol yediren" bir Dany vardı, sahada!..
Tam tersine "90 dakika maçta kalan, arkadaşlarının hatalarını kapatan, her yere koşan, riskli tek hareket yapmayan, topu ileriye doğru oyuna sokabilen" bir "örnek stoper" izlettirdi, bize!..
Dahası, "Böyle oynayacak bir Dany, gönderilirse yazık olur" dedirtti!..
Emre Çolak'a gelince, "İlle de topu tutma, etrafında dönme, bir de çalım atma" saplantısında kurtulsa, "çok çabuk büyüyecek" ama, o takıntı onu "küçülttükçe küçültüyor!.."
Saha kenarında kulübede oturan Mancini'nin yardımcısı Tugay Kerimoğlu da, "öyleydi" bir zamanlar; İngiltere, "öyleyi, böyle yaptı" ve Tugay büyüdükçe büyüdü!..
Tugay, "kendini küçülten bu önemli yanlıştan kurtulmasının yollarını" Emre Çolak'a öğretmeli!..
Bunu başarabilirse, Galatasaray'a "en faydalı transferi" yaptırmış olacaktır; görev Tugay'ın!..
Farkı fark etmek!..
Karşıyaka Basketbol Takımı'nın maçı için Urla'dan İzmir'e inip, Spor Salonu'na gitsem ve önüme çıkan 100 basketbol seyircisine sorsam; "Vaggelis Aggelou kimdir" diye, acaba bir kişi "doğru cevabı" verebilir mi?..
Doğrusu ya, Oktay Mahmuti'nin yerine Anadolu Efes'in koçluğuna getirildiği haberlerini gazetelerde okuyana kadar, "ben de kim olduğunu bilmiyordum!.."
Ve kısa zamanda "Mahmuti'nin Anadolu Efes'i ile Vaggelis Aggelou'nun Anadolu Efes'i arasındaki fark fark edilmeye başlandı!.."
O tamam da, ya "ünü dünyayı tutmuş / Hocaların hocası" Zeljko Obradoviç'in Fenerbahçesi?..
"Geçen sezonun Fenerbahçesini tamı tamına aratmasa" da, neredeyse "aratacak hâlde" sarı-lâcivertli takım; bu nasıl iş?..
"Geldiğinde Hoca'yı göklere çıkaranlar" bu acıklı tablonun sebebini anlatsın da, öğrenelim!..
Tarihi bir adım!..
Galatasaray'ın "Avrupa Altyapı Projesi" gerçekten alkışlanmaya değer!..
Eğer "açıklandığı gibi", taa İngiltere'den Romanya'ya kadar bir coğrafyada "sarı-kırmızılı kulübe futbolcu (Kim bilir ileride belki de basketbolcu / voleybolcu / atlet de dahil olabilecek) kaynağı oluşturma projesi" diyebileceğimiz bu adım, "spor tarihimizin önemli bir nirengi noktalarından biri" olacaktır!..
"Para ver, al" yerine "Kendin bul, kendin yetiştir" çarkını çalıştıracak olan projenin, Galatasaray'a da, Türk sporuna da hayırlı olmasını dilerim; planlayan ve uygulayanlara teşekkürler!..
Bu adıma, daha ilk günden "çamur atmaya kalkanlara" da acımamak elde değil; "kimin mikrofonluğunu yapıyorlar" acaba?..
At martini Debreli Telles!
Galatasaray'ın yeni solbeki Alex Telles, ayağının tozu ile geldiği Florya'da esmiş gürlemiş; "Galatasaray, Real Madrid'ten aşağı bir takım değil!.."
Eh, böylece "Ben de Fabio Coentrao'dan aşağı bir sol bek değilim" demek istiyor ki; göreceğiz bakalım, "doğru mu söylüyor?.."