Finale merhaba!..

A -
A +

Geçen Cumartesi sabahı, Türkiye'deki yazımda "Avusturya - Türkiye milli maçı için" şu satırları yazmışım: "...Bana soruyorlar; Şenol Güneş hoca ile Avusturya'yı eleyebilecek miyiz? Lâfı hiç evelemeden,gevelemeden konuşuyorum: "...En ufak bir şüphem ve endişem yok; eleyeceğiz!." Hatta daha da ileri bir adım atıyorum; "Avusturya'dan da eleyeceğimizi dosta düşmana gösterecek bir sonuçla döneceğiz!." ....Türk futbolu, Avusturya futbolunun çok önüne geçtiğini gösterdi!. Şimdiden, "Onları yeneceğiz ve eleyerek Dünya Kupası'na gideceğiz" demek,neden fazla iyimserlik olsun?" "180 dakikalık" baraj maçının "ilk 90 dakikalık devresini" Viyana'da hiç yenemediğimiz Avusturya'yı 1-0 mağlup ederek tamamladık!. Bu gece, "kendi ülkemizde, kendi şehrimizde, kendi stadımızda,kendi seyircimiz önünde oynayacağız!." İnancımız, havamız, beklentimiz, arzumuz odur ki; "bu gece de galip gelerek" Dünya Kupası finallerine vizemizi alacağız. Ben "daha ilk maçtan itibaren" Şenol Güneş'e inananlardan biriyim. Onun "hatalarıyla, sevaplarıyla Türk Milli Takımı'nı yönetecek nitelikte ve yetenekte olduğunu" da yazıp geldim. "Yaşlı siyasetçiler işi bıraksın, ülkeyi gençler yönetsin" sloganına sarılarak yıllardır "yaşlılara" hem de "vefa" denilen "asil bir duyguyu paspas edecek" söz ve yazılarla hücum edenlerin, "iş Milli Futbol Takımı'na gelince" yaşlıları "kurtarıcı" olarak görmelerini "tebessümle izliyorum!." Türk Milli Takımı'nın "sadece" Fatih Terim ya da Mustafa Denizli ile "başarılı olabileceğine inanmak", Türk futbolunu tanımamaktır!. "Karizmatik ikilinin de, ilk teknik adamlık devrelerinde" başında oldukları takımlara ve milli ekiplere "hangi sonuçları aldırdıklarını", arşivi karıştırırsak görürüz! Bu gece, Şenol Hoca ve öğrencileri Avusturya'yı yenecek ve final yolunu açacaklardır! Finallerde de, inanıyorum ki, "Fatih Terim'in ya da Mustafa Denizli'nin başında oldukları" takımlardan daha iyi netice alacaklardır!. Futbol bu!.. Pekala, İsveç maçında olduğu gibi "istenmeyen bir kaza da olabilir!.." Bu kazalar, en ünlü teknik adamların "en güçlü takımlarının da başına zaman zaman gelmiştir!." İsveç maçında defansın beklenmedik hatalarıyla "son 5 dakikada yenilen iki golü", taktik ve tertip bakımından "hata yapmamış" bir teknik adama yüklemek, en "nazik ifade ile", herhalde "birazcık insafsızlıktır!." "Çok daha vahim hatalarla" başında bulundukları takımları "hak etmedikleri mağlubiyetlere götürdüklerinde", Mustafa Denizli'nin ve Fatih Terim'in "ağır eleştiriler kadar", bir çok yazar-çizer ve yorumcu tarafından "nasıl korunduğunu ve savunulduğunu" gösteren yazılı ve görüntülü kayıtlar "arşivlerde duruyor!." Şenol Güneş'in suçu, "Fenerbahçe ya da Galatasaray'da teknik adamlık yapmaması mıdır?" "Karizma", hazır elbise gibi konfeksiyon mağazasından alınmaz ya da "gökten inmez!.." Karizma, "insanın bilgi, yetenek, çalışma, gayret, başarı çabalarının sonucunda", kendini kabul ettirmesinin ve "üne kavuşmasının" toplamıdır!. Şenol Güneş, adım adım "bu yolda yürümektedir!." Yürümeye de devam edecektir!. Milli Takım'a başarılar diliyorum! Ve... Dünya Kupası'na gideceklerine inanıyorum!...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.