Teşekkürler Fatih Hoca!.. Keyifle seyrettiğim bir Milli Takım yapmışsın; hem de daha mevsim başında!.. Sevgili Hocam, Alaçatı Kır Evi'nde, İnteltek Genel Müdür Yardımcısı sevgili Kerem Ertan'ın düğününde "Biz finallere gideceğiz, hiç kimse merak etmesin" dediğinde, kafamda bir "acaba" sorusu vardı; çarşamba gecesi sahada gördüğüm milli takım, bu "acaba" şüphesini silip attı; evet, bu takım finallere gider!.. Futbol bu, elbette "gidemeyebiliriz"; zira "dört maç kalana kadar" kaybedilen puanlar, şu anda "dört maçımızı da kazansak" bize yetmeyebilir, Bosna Hersek'in "Bizden alacağı bir mağlûbiyetten başka, bir maçta daha puan kaybetmesi gerek"; olur mu; elbette olabilir de, olmayabilir de!.. Benim, "Finallere gideriz" düşüncem; sadece ve sadece "Biz, son dört maçımızı kazanacağız; Bosna'yı yenersek, o stres işinde onlar mutlaka başka puanlar da kaybedecektir; İspanya'yı yenemezler" anlamına; zira hakikaten "keyif veren, güven veren" ve "bu inancımı güçlendiren" bir milli takım seyrettim; helâl olsun çocuklara!.. Bu takıma daha "girecekler" de var, "sakat olan eksikler tamamlanacak" ve her maç için alternatifli bir kadro, "en formda olanların gireceği" bir on bir oynayacak kalan maçları; güvenmemek, inanmamak mümkün mü ? Kiev'de Ukrayna'yı "3-0 yenecek" kaç tane takım var Avrupa'da? Fatih Hoca, "önce" kendisi inanmış, sonra da "futbolcularını inandırmış"; o havada oynadı ve kazandı Ay - Yıldızlılar!.. Bu satırları "normal olarak" perşembe (dün) sabahı yazmak durumundaydım, ama ben milli maç bittikten 5 dakika sonra bilgisayarımın başına oturdum, kimseyi okumadan, kimseyi dinlemeden, "o şunu yazmış, bu şunu söylemiş" girdabına kapılmadan, "sadece ve sadece ekranda kendimin gördüklerinden hareketle", düşüncelerimi yazıya döktüm ve tekrar tekrar söylüyorum; keyifle, güvenle!.. Biliyorum, çok kişi mesela Nihat'ı ve "oynattığı için" Terim'i eleştirecek!.. Bence, Hocamız "en doğrusunu yaptı"; Nihat bu takımın "kalan dört maçı için" de, "finallere gidersek" finaller için de gerekli olan bir oyuncu, "onun kazanılması gerek"; nasıl kazanılacak; oynatılarak, "ona güvenildiği inancı aşılanarak"; göreceğiz, Nihat kısa zamanda "bu takımın Nihat'ı olacak!.." "Genç" Ceyhun'lar, Sercan'lar, İsmail'ler, hocalarının "kendilerine verdiği şansı iyi kullanacaklarını gösterdiler"; daha da gösterecekler ve uzun yıllar Milli Takım'a hizmet edecekler!.. Grup maçlarına hazırlık dönemlerinde, her maça "başka bir kadro, başka bir iskelet çıkarmasından dolayı", Terim'i çok eleştirdim; "Torba kadro, çorba taktik" ifadesi benimdir!.. Terim "bu defa" öyle yapmadı; Milli Takım'ın "olması gereken" iskeletini muhafaza etti ve edeceğini de gösterdi!.. Zira "iş, artık ciddi hâle gelmiş" ve de "kaybedilecek yarım puan bile kalmamıştı"; baştan "böyle yapılsa idi", işimiz, kolay, hatta çok kolay olabilirdi; şimdi ise "kolay" zorlaşmış, hem de çok zorlaşmıştı!.. Anlaşılıyordu ki; "Şeytan azapta gerek!.." Bu espriyi yaptığımda ikimiz de kahkahayı patlatmıştık!.. İnanıyorum ki, "final vizesini aldığımızda" da, kahkahaları patlatacağız!.. İnşallah!..