Fransa kazansın!..

Sesli Dinle
A -
A +

Okuyucularım düşüneceklerdir; 1955’te gazeteciliğe “spor yazarı olarak başlayan” 1959’dan itibaren de “spor da yazan” bir gazeteci olarak mesleğe devam eden Öcal Uluç, yazısına “neden” bu başlığı attı acaba?..

 

Lafı uzatmayayım; benim Arjantinlilere antipatim yoktur; mesela, “Maradona’yı ‘gelmiş geçmiş en büyük futbolcu olarak’ kabul etmiş” ve alkışlamışımdır.

 

Bugün, “Arjantin’de Maradona oynasaydı”; bu yazımın başlığı “Arjantin kazansın” olacaktı…

 

Lafı uzatmayayım; “Fransa kazansın” başlığının sebebi; “Arjantin’de Messi’nin oynamasıdır!..”

 

Messi’ye oldum olasıya sempatim olmadı. Zira “onun egoizmi, onun şımarıklığı, onun ‘kendisine antrenmanda pas vermemiş genç futbolcuları bile haşlayacak kadar burun büyüklüğü” onu sevmememin ana sebebidir. Ve de…

 

Mesela bu şampiyonada da “Beşiktaşlı Weghorst’a Hollanda’yı eledikleri maç sonrasında yaptığı” küstahlık, “onun karakterini ortaya koyan” son örneklerden biridir!..

 

İşte anlatmaya çalıştığım bu tablo sebebiyle; “Fransa’nın kazanmasını” istiyorum; “Messi sevinmemeli!..”  Aslında, Dünya Kupası’nda oynadığı maçlarda ‘hakemlerin Arjantin’i kolladığı’ yolundaki iddialar” da “Fransa’nın kazanmasını istememde” rol oynadı.

 

Messisever meslektaşlarım kusura bakmasınlar ve “Maradona’nın Dünya Kupası’nı getiren ‘El golü’ bile” benim Arjantin’i alkışlamamı önleyememişken, nedendir acaba, bugün “Messi sevinmemeli” noktasında olmamın sebebini bir düşünsünler!..

 

Keşke “iki üçüncülük” olsa idi! 

 

Fas da, Hırvatistan da, Katar’dan “bir kupa ile dönmeyi ‘bihakkın” hak etmiş bir takımdı. Şimdi, bugünkü “üçüncülük maçını kazanan” bir kupayla ülkesine dönecek ve turnuvayı “dördüncülükle bitiren” takımın eli boş kalacak… Fas da, Hırvatistan da, “oynadıkları futbolla da, yaptıkları ‘temiz’ mücadelelerle de” hem Katar’ın tribünlerindeki, hem de bütün dünyada TV başındaki futbolseverlerinin alkışlarını aldılar ve sempatilerini topladılar.

 

İyi oynayan ve hak eden kazansın...

 

Sayın Çintimar’a bir sorum var!..

 

“Kara leke” olayında, Monaco’dan Ankara’ya, Ankara’dan da bana gelen son haber: Türkiye’nin de aralarında olduğu yedi ülkenin Atletizm Federasyonlarını “kısıtlama / yasaklama / denetleme” cenderesine alan Dünya Atletizm Federasyonunun Atletizm Dürüstlük Birimi (AIU), bir yıl süren bir soruşturmanın ardından, “Arnavutluk Atletizm Federasyonunun üst düzey yetkililerini, World Athletics’in Dürüstlük Davranış Kurallarını ihlal ettiği” iddiasıyla suçladı ve açığa aldı. Sebep; Arnavut uzun atlamacı İzmir Smajlaj’ın Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunlarına katılabilmesi için Tiran’da düzenlenen ve Smajlaj’ın yarıştığı, 8,16 metrelik atlayışıyla birinci olduğu ‘Dita e Kercimeve’ (Dans Günü) yarışlarında yapılan manipülasyon.

 

Suçlanan kişiler, Federasyon Başkanı Gjegj Ruli; Genel Sekreteri Nikolin Dionisi ve sporcu (Izmir Smajlaj), Disiplin Mahkemesi önündeki davaları sonuçlanıncaya kadar geçici olarak açığa alındılar.

 

Karardan sonra, AIU Başkanı Brett Clothier “AIU’nun görevi, temiz ve adil rekabeti sağlamak ve Dürüstlük Davranış Kurallarını ihlal etmiş olabilecek herkesi, üst düzey yetkililer de dâhil olmak üzere eylemlerinden sorumlu tutmaktır. Yarışma manipülasyonu, atletizmin bütünlüğü için ciddi bir tehdittir ve AIU, sporumuzu bundan korumaya kararlıdır” dedi.

 

Atletizm Dürüstlük Birimi (AIU) “atletizm sporu için tüm dürüstlük konularını yöneten” bağımsız bir organdır. AIU’nun görev alanı, “dopingle mücadele, yaş veya rekabet sonuçlarının manipüle edilmesiyle uğraşan bireylerin takibi, sadakat transferleriyle ilgili hileli davranışların soruşturulması ve rüşvet ve bahis kurallarının ihlal edilmesi dâhil diğer suiistimallerin tespit edilmesini ve karar verilmesini” içeriyor.

 

Atletizm Federasyonu Başkanı’mız Sayın Fatih Çintimar’a soruyorum; “Bu kararı duyduğunuzdan beri” geceleri rahat uyuyabiliyor muşunuz; ya sırada siz varsanız?.. 

 

Okan Hoca...

 

Ali Sami Yen tarafından “Yabancıları yenmek için” kurulan Galatasaray’ın genç hocası Okan Buruk, Dünya Kupası arasında “11 günde üç yabancı takıma yenilen” bir performans gösterdi.

 

G.Saray tarihinde “bu performansı gösteren” başka hoca yok!
Dün Toulouse maçı vardı; Ben bu satırları yazarken, maça da 7 saat vardı. “Eğer gene kaybetmişse”, bu defa “rekorunu, 14 günde yabancılara üst üste dört maçta yenilen hoca” olarak kırmış olacak…

 

Dün “bu konuda yazdığım” yazıya, “Sen ne biçim Galatasaraylısın, Okan Hoca’nın da, futbolcularımızın da morallerini bozmak için bu zamanı mı buldun” gibilerden öfkeli birkaç e-Mail aldım.  

 

Bu okuyucularıma ve “onlar gibi düşünen” okuyucularıma derim ki; “Bu e-Mail’leri bana değil, Okan Hoca’ya gönderin… Bu yenilgilerle, yeniden başlayacak lig öncesinde milyonlarca Galatasaraylıyı ‘acaba’ sorusuyla baş başa bırakan ve rahmetli Ali Sami Yen’in Galatasaray’ı neden kurduğunu unutan” ben değilim; Okan Hoca’dır!..

 

İnşallah dünkü maçı kazanmıştır!..

 

Şaka!..

 

“Cümle âlem önünde kendini küçük düşürmek için elinden geleni ardına koymadığı” görülen Icardi, peşinden koştuğu “eski eşi” ve menajeri Wanda Nara tarafından “evden kovula kovula” dünya spor basınının da, magazin basınının da bol bol malzemesi oluyor!..

 

Dünya Kupası arasında Maldivlerde tatil yaptıktan sonra döndüğü İstanbul’da antrenmanda sakatlandığı (?) için tedaviye (!) gittiği Arjantin’de, bu kaçıncı defa  “Wanda Nara tarafından evden kovulmuş”; Arjantin basınında manşetler…

 

Ey Galatasaray yönetimi, “skandal haberleri Icardi’nin boyunu çoktan aştı, Galatasaray’ın eteklerine yapışmaya başladı. Bu rezalete daha ne kadar sabredeceksiniz; bu futbolcu İstanbul’da tedavi edilemez miydi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.