Futbol ve yoğurt!..

A -
A +
Kötü bir huyumuz var; "komplo teorilerini kendimiz uyduruyoruz, kendimiz inanıyoruz ve kendimiz kıyameti koparıyoruz"; sonra da ve çoğu zaman fena hâlde mahcup olarak utanıyoruz!..
İşte Salzburg – Fenerbahçe maçından önce uydurduklarımız:
"Efendim, UEFA, Fenerbahçe problemini en az zararla ve riskle çözmek için kurada düzenbazlık yaptı, rakiplerimiz içinde en güçlüsünü ve takımımızı eleyebilecek olanını karşımıza çıkardı. Dahası da var; UEFA maça öyle bir hakem verecek ki, işi İstanbul'a kalmadan, Salzburg'da bitirecek!.."
Ne oldu; "Fenerbahçe çok kötü oynadığı bir maçtan turu büyük ölçüde garantileyerek döndü ve hakem için Salzburglular kıyameti koparırken, bizim yorumcularımız 'Harikaydı, fevkalade  yönetti' övgülerinde yarıştı!.."
Fenerbahçe kötü oynadı, hatta PSV maçından bile kötüydü!..
Ersun Hoca, "saha ile bilgisayar ekranının aynı şeyler olmadığını" hâlâ anlamamakta inat ve ısrar ediyor!..
"Bilgisayarda bir tıklama ile" kafanda olan ve de bilgisayara verdiğin "radikal değişiklik" oluverir, ama sahada???..
Futbol olarak da, taktik ve tertip olarak da "Fenerbahçe'nin uzun yıllardır yabancı kaldığı" bir "ekran formunu" çok değil 15–20 günde sahaya döküp, "Şampiyonlar Ligi elemelerinde başarılı olacağını sanmak" bilmem ki, "Nasrettin Hoca'nın göle maya çalmasına ve ertesi gün yoğurt yemeyi beklemesine" benzemiyor mu?..
Bir defa ve öncelikle "gölü, yoğurt tasına çevireceksin", sonra sütünü iyi seçeceksin, öyle her sütten yoğurt yapılmaz, yapılsa da yenmez, zira fayda yerine zarar verir. Dahası "mayan, maya gibi maya" olacak. Bunlar tamamsa, sonrasında yoğurdun hazırlanma ve mayalama faslı, sonra dinlenme faslı  gelecek. Sütü kaynatacağın çelik kabın yoksa, "tertemiz ve içi çizilmemiş, yıpranmamış mayalama tasın yoksa, mayalanmadan sonra dinlenme faslında tasın üzerine 'hava alması için' koyacağın süzgecin ve de hepsini sarıp sarmalayacağın yünlü ya da pamuklu örtün yoksa", hiç "yoğurt yapmaya" heveslenmeyeceksin!..
Bütün bunların var ve yoğurdu mayaladın, ama "hemen sofraya gelmez"; onun dinlenme zamanı vardır, bu fasıl "ne kadar uzarsa" o kadar lezzetli olur yoğurt; işte ondan sonra "afiyet olsun!.."
Sevgili Hocam, elbette "bu çağda bilgisayar önemlidir" ama, "tecrübeler de eklenerek" insan beyninin emrine verilirse!..
Kusura bakma, ben Çarşamba gecesi Salzburg'un sahasına indirdiğin futbola "insan beyninin hükmettiğini" göremedim, taa ki, rakip takım hocasının "tam bir futbol şapşallığı yapıp", turu kendisine "orada garantiletecek" bir skoru yakalama fırsatı eline geçmişken, "Fenerbahçe kalesi önünde gol fırsatı üstüne gol fırsatı yakalamaya başlamış ve oyunu tek kaleye çevirmiş olan ekibinin hücumcularını çıkarıp", yerlerine aldığı defansif oyuncular ile "1 – 0'ı muhafaza gayretine" düştüğünde, oyuna "Cristian Baroni darbesinin yapılmasına kadar!.."
İşte "insan beyni", Fenerbahçe'nin futboluna "bu darbe ile hükmetmeye başladı" ve "karanlık gecemiz" birdenbire aydınlandı!..
"Yoğurt yapılmaya başlanmıştı" ve de İstanbul'da afiyetle yiyecektik, artık; tabii yoğurt kasesini "bir kaza ile" devirmezsek!..
Bu arada, "bazı" yorumcu arkadaşlarımıza bir notum var; "yabancı kontenjanı problemi" ortaya çıkınca "Gönderileceklerin içine hatta başına Cristian Baroni'yi koymuştunuz" dün sabah çoğunuzun yazılarını okudum; bir küçük "özür dileme" bile yoktu; neden ki?!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.