Futbolcu değil, hoca eksik!..

A -
A +

Binlerce, on binlerce Galatasaraylı "gurbetçi" taraftar statları dolduruyor; "Galatasarayımız geldi, Türkiye Şampiyonu geldi" diye, ne yazık ki, "her maçtan" başları önde ayrılıyorlar; bu mu "Türkiye şampiyonu, bu mu Galatasaray?.." Almanya'nın adı sanı duyulmamış takımlarına yeniliyorlar, gol atamıyorlar, "futboldan başka her şeye benzeyen" bir futbol var ortada; Galatasaray'ın adını da, namını da bitiriyorlar!.. "Böyle hazırlık maçı yapacaksan", taaa Almanya'lara gitmeye, Galatasaray'ı rezil etmeye ne gerek var; kal Türkiye'de oyna Çatladıkapıspor'la, Ataryemezspor'la; "kimseler duymasın!.." Bir hoca düşünün ki, "Galatasaray adını kullanarak ceplerini euro ile dolduracak" organizatörlerin esiri olmuş birkaç yöneticiye, "Arkadaş, takımım hazır değil, eksiklerim çok, transferler tamamlanmadı; ben takımımı Almanya'ya götürüp rezil etmem" demiyor, diyemiyor!.. Öyleyse başlayalım, "bu hoca" ile!.. Niyetleri belliydi ve tadı damaklarında kamıştı: "Takımı biz Türkiye Şampiyonu yaptık, şimdi de Avrupa Kupaları'nda başarıdan başarıya koşturacağız; bu takıma teknik direktör gerekmiyor, biz varız!.." İşte Adnan Polat artı Adnan Sezgin ikilisinin "geçen sezonun başında" gizliden gizliye başlayan, sonra açığa çıkan ve "bu sezon da hoca ve transfer seçimleriyle devam eden" tutum ve davranışlarının altında yatan "bilinçaltı gerçeği" budur; yoksa "bilinç üstü" gerçeği mi?!.. "Türkiye Şampiyonu" bir takıma, Alman Ligi'nin, hatta "başaltı" da değil, "büyük orta" takımlarından "öyle" bir hoca seçtiler ki, "her sezon" kovuluyor!.. Niyetleri, "Galatasaray'a lâyık bir hoca bulup getirmek" değil, "her dediklerine 'he' diyecek" bir hoca bulmaktı, başardılar!.. Hazırlık maçlarında "her kötü sonuçtan sonra", ağzına "Lincoln yok, sakatlarımız var; Lincoln benim ve takımım için çok önemli bir futbolcu" diyen, ama Lincoln'ün karakterini, huyunu suyunu Almanya'dan çok iyi bildiği hâlde, "onun küsmesini önleyecek" bir adımı atmayan, atamayan bir hoca var, karşımızda!.. Örneği çoktur; bazı "yıldız" futbolcular, sporcular "çocuk gibidirler"; onlara "anlayış, sevgi, ilgi göstermez", tam aksine "cezalandırmaya kalkarsanız" tamamen kaybedersiniz; Lincoln "böyle" bir oyuncu!.. Ya "devamlı" pohpohlayıp, "aslansın, kaplansın" diyerek arkasını sıvazlayacaksın, ya "hiç almayacak"; aldınsa "ona göre davranacak"; davranamıyorsan satacaksın!.. Schalke Başkanı bile "daha dün" açık açık "böyle" söylemedi mi; Galatasaray'da geçen yıl "aynı tablo yaşanmadı" mı?.. Bu nasıl bir yöneticiliktir ki, Galatasaray'da "hiç görülmedik" bir şekilde, hem de "onca özürden" ve "cezaya razıyım" uysallığından, nerede ise bir aydan fazla zaman da geçtikten sonra, "adama, 100 bilmem kaç bin euro ceza veriyorsun"; sonra "ondan iş bekliyorsun"; dahası, "huyunu, suyunu bildiğin" hâlde; bu, bile bile lâdes değil de, nedir? Ya, "böyle bir yöneticilik felâketine karşı", çıkıp da "Benim en büyük silâhım o, size yedirmem; böyle ceza olmaz" demeyen, diyemeyen bir hocaya ne diyelim?.. Skibbe, "Feldkamp'ın tam tersi"; o "dediğim dedikçi" idi, bu "dediğiniz dediktir, ben karışmamcı"; gitti gider Lincoln; yazık Galatasaray'ın paralarına!.. Alın bir Galatasaraylı dostumun lâfını da, yazın bir kenara: "İlk on birde Kewell'a yer açmak için, huyunu bildikleri hâlde, bile bile, göz göre göre Lincoln'ü harcıyorlar; geçen yıl Hakan Şükür'e yapılan, medya ile beraber bu yıl Lincoln'e yapılıyor; aldılar, oynatamadılar; satamıyorlar; kazanacaklarına, harcıyorlar; 'en büyük transferimiz' dedikleri Kewell'ı kulübede oturmamak için!.." Avrupa Kupaları geldi, lig geldi; "Hakan'ın yerine adam bulun" diye sızlanan bir Hoca, "Neden Hakan'ı getirmiyorsunuz" demez mi, diyemez mi; ama "öyle" bir "emir kulu" hoca buldular ki; demez, diyemez!.. Haftaya Steaua Bükreş maçı var; ortada ne taktik, ne tertip, ne oyun düzeni olarak "doğru dürüst bir takım" var!.. Mazeret hep aynı; sakatlar!.. Kim onlar?.. Servet; Lincoln, Kewell, Linderoth; Emre Güngör, Uğur!.. Uğur zaten geçen sezonun yarısında yoktu; yerine "milli takımda da sağbek oynayan" Sabri oynadı; Sabri var mı, var!.. Emre Güngör - Servet ikilisinin yerinde kimler var; "milli takımın en iyilerinden" ve "bu sezonun başında" da "takımın en iyisi" Emre Aşk ve de "son yılların en iyi transferi" denilen Meira var; eee, eksik nerde?.. Kewell'in oynayacağı yerde "zaten" Arda vardı, Ayhan vardı, "şimdi" bir de Hasan Şaş "geri" döndü; nerde eksik?.. Linderoth mu, Mehmet Topal mı; Linderoth sakatlandığında Topal piyasaya çıkmadı mı; Topal varken, "Linderoth'un eksikliği" belli miydi, hayır; öyleyse, takım eksik mi; hayır!.. Elbette, Servet de, Kewell da, Linderoth da, Emre Güngör de, Uğur da "Galatasaray'da doğrudan oynayacak oyuncular", ama "yerlerine oynayanlar" da, "doğrudan oynayacak" ve belki de "bunlardan daha iyi oynayabilecek" oyuncular; "eksik mazeretini" nasıl kabul edeceğiz, öyleyse?.. Eksik olan "sadece" Hakan Şükür; "Hakan Şükür gibi" bir santrfor!.. Onun için de geçen yıl, "4 - 6 - 0" palavralarıyla "Bu takım Hakan'sız çok daha iyi, Nonda - Ümit ikilisiyle her şey güzel, tıkır tıkır işliyor" diye yazılıp çizilmiyor muydu; öyleyse nerede eksik?.. Benim "Galatasaraylı" yorumcularım, yazar çizerlerim, neden durmadan "o eksik, bu eksik" diye yazıp çizerek, "beceremeyen" bir teknik direktöre ve "Beceremezse biz el koyarız" diye bekleyen "hevesli" bazı yöneticilere "mazeret ve bahane" hazırlıyorlar?.. Eğer "futbolcular", üstelik "kendi kendilerine" beklenmedik bir "çıkış" yakalamazlarsa ve "bir araya gelip" bir şeyler yapamazlarsa, Steaua Bükreş Galatasaray'ı eleyecektir; "futbolcuları bir şeyler yapmak için" etrafına toplayacak bir "büyük kaptan", bir Hakan Şükür de yok bugün; vah ki, ne vah!.. "Hakan'ın başını yemek için" yıllardır yazıp çizenler bile, "Ortada topa kafa vurup gol atacak, gol attıracak adam yok, bu iş Nonda ve Ümit ile olmayacak" demiyorlar mı, gülüyorum!.. Aklınız, "Hakan Şükür'ün başını yedikten, Adnan Polat'ın oyununa geldikten sonra" mı, başınıza geldi, ey benim "sevgili" ve "büyük" Galatasaraylılarım; nihayet ayıldınız galiba?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.