Futbolda kadın erkek gerçeği!..

A -
A +

Tartışma şöyle mi: "Kadınlar futboldan anlamaz!.." "Kadınlar futboldan anlar!.." Yoksa: "Kadınlar futbolu anlayamaz!.." "Kadınlar futbolu anlayabilir!.." Ya da: "Kadınlar futboldan erkekler kadar anlamaz!.. "Kadınlar futboldan erkekler kadar anlar!.." Veya: "Kadınlar futboldan erkekler kadar anlayabilir!.." "Kadınların erkekler kadar futboldan anlayabilmeleri mümkün değildir!.." Sadece "futboldan anlayanların" ya da "futbolla şöyle ya da böyle ilgilenenlerin" değil, "düşünenlerin" de bu dört konuda "görüşleri farklı olabilir" ve normali de budur!.. Bu dört "farklı" tartışmada, "kadınlar için", üstelik gerekçelerini de söyleyerek "Evet" diyecekler vardır; kadınlı erkekli!.. Ama, gene gerekçelerini söyleyerek "Hayır" diyecekler de olacaktır!.. Ve de bu dört çeşidin birinde, ikisinde, üçünde kadınlara "Evet" diyenler de, birinde ya da ikisinde veya üçünde "Hayır" diyecekler de vardır, olacaktır!.. Tartışmada konulara "tek pencereden bakmak" ve "o pencereye göre gerekçeler saymak", elbette ki "gerekçeleri büyük ölçüde haklı gösterebilir" ama üzerinde durulması gereken bir başka husus var; "genel kanı" nedir?.. Hatalı da olsa, eksik de olsa, yanlış da olsa, "genel kanı" çok açıktır ki; "Kadınlar futboldan erkekler kadar anlamaz" görüşünden başlayarak, "Kadınlar futboldan anlamaz" görüşüne kadar uzanmaktadır!.. Neden; zira "Futbol, 'henüz' kadın sporu değildir!.." Kim bilir, belki de "daha uzun süre olmayacaktır!.." 7-8 milyarlık bir dünyada "şimdilik" 15-20 milyon, belki de 20-30 milyon kadının futbol oynaması "bir şey ifade etmez!.." "Öyle olunca" da, kadınların, "istisnalar" hariç, bugün için "futbolu anlama" diye bir meseleleri, uğraşları da olmaz; olmayınca ne olur?.. İşte "böyle" tartışmalarda, konu mantıksal olarak da, duygusal olarak da "kadın-erkek ayrımcılığı" üzerine yoğunlaştırılarak, "hedef şaşırtılır"; tartışmalar reyting ve tiraj yarışmasına döndürülür; feministlere ve onları destekleyenlere "ses yükseltme fırsatı" doğar!.. Ama "bunlar" durumu değiştirmez; tartışma "bugünün futbolu" üzerinde yapılıyorsa, gerek nicelik, gerek nitelik olarak "bugünün gerçekleri" göz önüne alınmak zorundadır. Onun için "genel kanı" Ümit Özat Hoca'dan yanadır; "Kadınlar futboldan erkekler kadar anlamaz!.." Şimdi okuyucularım soracaklardır; "Sen ne düşünüyorsun?.." Sadece "şu" kadarını söyleyeyim; bu konuda "benim düşündüklerim" feminist kardeşlerimi "pek memnun etmeyecektir"; zira ben meseleye ağırlıklı olarak "duygu ve mantık" penceresinden bakıyorum!.. >>> Yüz kızartıcı gerçek!.. "Sahasız" Süper Lig takımları!.. "Sahalı" ama zemin olarak "sahasız" Süper Lig takımları!.. İşte "övüle övüle bitirilemeyen" Saracoğlu Stadı'nın zemini; üstelik daha "kış gelmedi!.." Ve biz "Avrupa Futbol Şampiyonaları'na talibiz"; hadi canım siz de, bu spor teşkilatı, bu federasyon, bu kulüp yönetimleri ile mi?.. Adama "milyonlarca Euro bonservis bedeli", yılda "milyonlarca Euro" garanti para ve "on binlerce Euro" maç başı parası ödüyorsun, sonra da "bu zeminlerde futbol oynatmaya kalkıyorsun"; adam "sakatlanmamak için" sahada futbol mu oynasın, zeybek mi oynasın?.. Sonra da "Koşmuyor" diyorsun; neden koşsun, nasıl koşsun?.. O sahalara bakan "protokol tribünlerinde" kasıla kasıla oturanlar utansın!.. >>> Sorudaki gerçek!.. Geçen gün yolda bir "teknik direktör" dosta rastladım; "merhabadan sonra" bana bir soru soruverdi: "Öcal abi, sen teknik direktör olsaydın, Aykut Kocaman gibi göreve devam etmek mi isterdin, yoksa Metin Diyadin gibi kovulmak mı?.." Cevabım, "Eğer Metin Diyadin basında yazıldığı gibi, yönetimin yabancı bir oyuncuyla ilgili olarak 'Onu ilk 11'e koy' talebini reddettiği için kovulmuşsa, elbette ki onun gibi kovulmayı tercih ederdim" oldu ve ilâve de ettim; "Hele hele yıllardan beri 'ilkeli' etiketini yakamda taşıyorsam, hiç de üzülmezdim!.." >>> Küfürlü gerçek!.. "Seyirci sayılmayan" seyirciler de, Trabzonspor maçında "uzun süre" Trabzonspor'a küfrettiler; içlerinden Zokora'ya karşı "ırkçılık yapanlar" da çıktı!.. Ne olacak şimdi; nerede Federasyon, nerede Disiplin Kurulları, nerede Spor teşkilâtı, nerede "spor" basını?.. "Seyirci sayılmayan" binlerce "küçük çocuk", yanlarındaki analarının, ablalarının, teyzelerinin, halalarının "küfürlerini dinleye dinleye" yetişiyorlar; bravo, benim "bu Kadı Karakuş'a bile yakıştırılamayacak" buluşu yapıp, "seyircisiz" cezayı "kadınlı / çocuklu" cezaya çeviren ve hâlâ uygulayan kafalara; bravo!.. >>> Bu da hazin bir gerçek!.. Habertürk'te haberi okuyunca tüylerim diken diken oldu!.. Özetlersem; "Eskişehirsporlu Ediz'in (Allah rahmet eylesin) Ankaragücü'nden ve Bucaspor'dan ölüm gününe kadar alamadığı 'eski para ile' 598 milyar lira parası varmış"; benim anlı ve de şanlı federasyonumun, bunca zamandır bir türlü "bu kulüplerin hak edişlerinden kesip ödeyemediği" bir para!.. Bilmem ki, "bu para Ediz'in ailesine ödendi" mi; hiç sanmıyorum!.. UEFA'ya "parasını almamış" futbolcunun yerine "Paramı aldım" belgesi düzenleyip gönderen bir kulübün başkanını, Futbol Federasyonu'nun başına getiren çark, "Ediz'lerin parasını ödetecek" öyle mi; güldürmeyin beni!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.