Futbolun gaspçıları!..

A -
A +

"Kırk yılda bir" o da "tartışmalı ve şüpheli olarak" nasırlarına basıldığında "nasıl çirkinleştiklerini, nasıl tehditler savurduklarını, nasıl tanklarıyla, toplarıyla ve futbol medyasındaki yardakçıları ile saldırıya geçtikleri görmek", artık alışkanlıklarımızdan biri haline geldi!.. İstiyorlar ki; "Üst kattakiler, alt kattakileri futbolcular daha sahaya çıkmadan ezmeye ve yenmeye başlasın!.." İstiyorlar ki; "Rabbena, hep bana" olsun!.. İstiyorlar ki; "lehlerine bol bol ve kolay penaltılar çalınsın, futbolcularına sarı ve kırmızı kartlar çok zor çıksın, ofsaytlara göz yumulsun, taraftarları ne yaparlarsa yapsın hoş görü ile karşılansın!.." İstiyorlar ki; "Üst kattakiler korunup kollanırken, sadece kendilerine destek olunsun ve arka çıkılsın!.." İstiyorlar ki... İstiyorlar ki... İstiyorlar ki... İstekleri bitmiyor, ağlamaları bitmiyor ve asıl önemlisi "tehditleri ve baskıları" hiç bitmiyor!.. Üst kattakiler kimler? Puan cetvelindeki sıra ile yazayım; Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray!.. Alt kattakiler ise, işte bu "üç büyüklerin dışında olanlar!.." Son hafta olan bitenlere ve bu olan bitenlerin futbol medyamızın sayfalarına, ekranlarına ve hatta mikrofonlarına yansıyan şekline bakarsak, tam yukardan beri anlattığım tablonun nasıl da "doğru olduğu" ortaya çıkmıyor mu?!. "Futbol adına ortaya hiçbir şey koyamayan" üst kattakiler, istiyorlar ki, "hakem desteği ile" puanları alsınlar!.. Ne yazık ki; alıyorlar da!.. "Hakem hataları", çoğunlukla ve devamlı olarak "alt kattakilerin aleyhine işliyor", ama yaygarayı koparanlar "nedense" hep üst kattakiler oluyor!.. Benim anlı-şanlı ve de "tarafsız (!)" futbol medyam da, hakemlerin "her hal ve kârda üst kattakiler lehine düdük çalmaları için" elinden geleni ardına koymuyor!.. Yıllardan beri oynanan oyun ortada: Hakemleri koca bir sezon boyu "üst kattakiler adına baskı altına almak için" elinden geleni ardına koyma, sonra da "hakemler böyle düdük çalınca" bir-iki gün için "tarafsız görünmek uğruna" timsahın göz yaşlarını dök!.. Ve bunu da, "her nasılsa ve tesadüfen bir pozisyonda hakkı yenmiş" bir üst kattakini kollamak ve hakemlere göz dağı vermek için "kalkan" olarak kullan!.. Burada bir parantez açayım; "futbol medyası" derken, "çoğunluğu" kastediyorum; elbette "gerçekten tarafsız yayın yapan" ve "alt kattakilerin haklarını da savunan" medya da var, yazar - çizerler ve yorumcular da var ama, bunlar azınlıkta!.. Hatalı karar "üst kattakilerin aleyhine olunca", gazete manşetlerinde günlerce tefrika ediliyor, TV'lerde hatta "özel" dakikalar, hatta programlar ayrılıyor, her saat başı "şikayetçiler, tehditçiler, yaygaracılar" ekranda gösteriliyor!.. Hatalı karar "alt kattakilerin aleyhine olunca", çoğu zaman alt başlıklar bile çok görülüyor, maç yorumlarında "satır aralarında bile yer verilmiyor", TV'lerde ancak "tartışmalı ve tekrarlı pozisyonlarla ilgili görüntüler verilirken" üzerinde duruluyor; işte o kadar!.. Bakın bakalım geçen hafta "verilen ya da verilmeyen penaltılarla" alt kattakilerin kaç puanı gitti? Erman Toroğlu'nun "Ben olsam penaltı vermezdim, ne var bunda penaltılık" dediği iki pozisyon için "üst kattakilerin birinin yöneticileri" neler söyledi; Federasyon'u, Merkez Hakem Komitesi'ni nasıl tehdit etti? "Erman Toroğlu" dedim de aklıma geldi... Sevgili Şansal Büyüka... Pazar geceki Maraton Programı'nın kasetini önüne al, birkaç defa seyret!.. "İki penaltıyı çalmayan" Serdar Tatlı ile "bir penaltı çalmayan" Bülent Demirlek için Erman Hoca'nın yaptığı yorumları karşılaştır; bakalım "hakemler için yapılan yorumlarda" bir çifte standart görecek misin? Aslında "benzer" pozisyonlarda, "Tuncay'a ve Serkan'a yapılan hareketler" ve "Ayhan ile Zago'nun ellerinden dönen toplar" olaylarında da "çok farklı yorumlar" getirildiğinin de farkında olacağını sanırım!.. Neyse... Benim garibime giden bir nokta daha var: "Bunca pahalı transfere" ve "sadece tek kulvarda koşmasına" rağmen Fenerbahçe ile "ikişer kulvarda koşan" iki takımdan Galatasaray "puan puana" ve Trabzonspor da bir puan geriden geliyor!.. Amma.. Daum "dâhi" diye göklere çıkarılıyor; Fatih Terim ile Samet Aybaba yoğun eleştiri oklarının hedefi yapılıyor!.. Bayılıyorum şu benim "tarafsız (!)" futbol medyama!.. Tam Mahmut Uslu ile Murat Özaydınlı'ya lâyık!.. Ve de Sinan Engin ve Ali Dürüst'e!.. Alkışlar!...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.