Galatasaray, bir!..

A -
A +

Galatasaray yönetiminin anlı şanlı sözcüsü Şükrü Ergün, "Melo'nun Kupa töreninde Federasyon Başkanı'nın elini sıkmaması" konusunda diyor ki; "Ayrıca orada dikkatlerden kaçan bir şey var. Federasyon Başkanı da tebrik etmek için elini uzatmıyor."
Videolarda açıkça görülüyor ki; "Yıldırım Demirören elini uzatıyor, Melo pas geçiyor!.."
Dahası, Galatasaray yönetiminin sözcüsü, bu kabul edilemez, çirkin ve Galatasaray'a yakışmayan hareket için "İyi yaptı, destekliyoruz" anlamına gelen sözler söylüyor!..
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı'na, "spora ve üzerlerindeki formaya  yakışmayan çirkinliklerin krallığı için" Emre Belözoğlu ile yarışan Melo'nun "resmi kupa töreninde yaptığı hareketin  Galatasaray örf / adet ve geleneklerini ne kadar yaralayacağını" bile kavrayamamış bir Sözcü var, karşımızda!..
Federasyon Başkanı, Melo için "bir söz söylemiş", doğru söylemiş, yanlış söylemiş olabilir; Melo'nun bir cevabı varsa, o da çıkar söyler!..
Ama, "resmi Kupa töreninde Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı'na bu saygısızlığı yapamaz!.."
Elini sıkmak istemiyorsa, "Şeref tribününe çıkmaz"; çıkıyorsa, "o uzatılan eli sıkacaktır!.."
Türk gelenekleri, Galatasaray kültürü, sporcu ilkeleri, bunu gerektirir; zira o kupa töreninde "Yıldırım Demirören / Melo yoktur"; var olan "Türk Futbol Federasyonu Başkanı ve kupayı kazanan takımın bir futbolcusudur"; bunun bile farkında değil, sayın Sözcü!..
Dahası, "kendi futbolcularının dünyaya tivitlediği görüntülerde" açıkça duyuluyor ki, "koro hâlinde Fenerbahçe'ye küfredilmiş"; ama o uçakta bulunan Galatasaraylı yöneticiler "duymamışlar, kimlerin bu küfürlü iğrenç koroya katıldığını görmemişler"; utanç verici!..
Bitmedi; Fenerbahçe Resmi Bildirisi'ndeki "Galatasaray yönetimine ve camiasına ağır hakaretler için" de açık açık "Duymadık, görmedik, okumadık ve de  artık konuşmayacağız" mesajları veren bir zihniyetin de sözcüsüdür, sayın Sözcü!..
"Durumun vahametini anlayamadıkları" ve "yöneticiler olarak yapmaları gerekenleri yapmadıkları" için, Galatasaray "bu mutlu günlerinde", kamuoyu önünde "çirkinliklerin içinde boğulan bir kulüp / camia" durumuna düşürülmüştür.
Hem de, "sporda olmaması gereken çirkinliklerden sabıkalı" birkaç kişi ve "onların yaptıklarını görmeyen, duymayan, konuşmayan, yazmayan, yazamayan" goygoycuları tarafından!..
Sayın Sözcü'ye soruyorum; "Onlar" sizleri, "Melo'nun Galatasaray - Fenerbahçe maçında Emre Belözoğlu'nun düşürdüğü duruma düşürüyor", farkında değil misiniz?..
Kuzum, "oturduğunuz o koltukları" hak ediyor musunuz?..

 Galatasaray, iki!..

"Gazeteci" ve de "Galatasaray eski ikinci başkanlarından" sevgili Fatih Altaylı'nın "Bizlere hakaret etti" denilerek "Disiplin Kurulu'na kesin ihraç talebi ile sevk edildiğini" ve de "500 bin lira tazminat isteğiyle dava açılacağını, dahası ceza davası hakkının da kullanılacağını ilave ederek" ilân eden Galatasaray Başkanı ve yöneticileri, "Galatasaray yönetimini terbiyesizlikle suçlayan, Galatasaray'ın geleneklerini de tuzakçılık ve kumpasçılıkla lekeleyen" Fenerbahçe bildirisini "görmemek, duymamak için" elinden geleni ardına koymadı; neden?..
Acaba, "Galatasaray pek umurlarında olmuyor" da, sadece "kendilerine, Melo'lara yapılanlara, yazılanlara ve söylenenlere" mi bakıyorlar?..
Kamuoyu önünde "bu duruma düşürtülen" Galatasaray'ın takımları, "3-4 kupa değil, 100 kupa da kazansa", ne kadar değeri olabilir?..
Galatasaray bugünlere "Galatasaray değerleri, Galatasaray gelenekleri, Galatasaray eğitimi ve terbiyesi" ile gelmemiş midir?..
"Galatasaray Yönetimi" bu hâlde ise, Galatasaray Divan Kurulu "neden vardır", söyler misiniz bizlere, Divan Kurulu'nun sayın Başkanı İrfan Aktar?..
Bitmedi; "Galatasaray logosunun sahibi" olan Galatasaray Vakfı'nın yöneticileri de, Galatasaray geleneklerini "tuzakçı ve kumpascı" olarak niteleyen resmi bildiriyi duymamış, görmemiş ve okumamış mıdır, vakfın sayın Başkanı İnan Kıraç?..
Ya Galatasaray "eski" başkanları, bugüne kadar yöneticilik yapmış Galatasaraylılar, sizlerin "söyleyecek" sözleriniz yok mudur?..
Son söz; nedendir acaba bu, "dut yemiş bülbüllük?.."

 Hoş geldin, Balıkesirspor!..

Balıkesirspor'u, yöneticileri, teknik adamları, sporcuları, taraftarları ve camiasıyla kutluyorum; Süper Lig'e uzun bir aradan sonra yeniden döndüler; hoş geldiler, sefalar getirdiler!..
Yalnız, "takımı, 2'nci ligden alıp, Süper Lig'e çıkaran" başarılı teknik adam İsmail Ertekin'e kulak verilmelidir; "Süper Lig, farklı bir dünya. Bunun altyapısı, sponsoru, bütçesi var. Yarın 1 milyon euro verip almak isteyeceğiniz oyuncu o sahada antrenmana çıkmaz, o yatakhanede de yatmaz. Geçen sezon bizimle birlikte 1'inci Lig'e yükselen Fethiyespor ve Kahramanmaraşspor düşerken, biz Süper Lig'e çıktık. Bu fırsatı heba etmeyelim."
Dahası, "futbolcuların aylardır para alamadıkları" haberleri de "doğru" ise, "Süper Lig'de işlerin böyle yürümeyeceği" ortadadır!..
"Mutluluk coşkusu diner" ve de "açı gerçekler" ile baş başa kalınır; Balıkesir, "takımını" sadece "alkışla değil", işte anlatmaya çalıştığımız "bu acı gerçekleri ortadan kaldıracak" adımlarla da desteklemelidir!..

Ah şu kızılcık suyu!..

Süper Lig'in en başarılı "Üç Hocası" için söyleyeceklerimiz var!..
Ersun Yanal; "bir sezon boyu zaman zaman 'zehir' içti, 'kızılcık suyu' dedi"; herhalde "yeterli görülmemiş" olacak ki, "şampiyon oldu", Yanal Hoca'ya bu defa "her gün", evet her gün, "zehir içirilmeye" devam ediliyor, o da "kızılcık suyu" demeye devam ediyor!..
Öyle bir medyayız ki, "bu acıklı tablonun sebebini", içimizden bir Allah'ın kulu da çıkıp, "doğru dürüst" yazmıyor, yazamıyor!..
Zira, "sebep", gidip Aziz Yıldırım'a dayanıyor, "sıkıysa yazalım" bakalım!..
Hamza Hamzaoğlu; o da, "takımı çok düşkün halde iken alıp, Süper Lig'e çıkarırken", dahası, herkes "Düşer" derken, "Süper Lig'de tutundururken", bitmedi, "bu yıl, Avrupa Kupaları'na katılma hakkına bir baş boyu yakınlaştırırken", Ersun Hoca gibi "zehir içti" ama o da "kızılcık suyu" dedi!..
Sonunda da, "Benden artık paydos, Fatih Hoca'nın yanına gidiyorum, Milli Takım'a" deyiverdi!..
Ne tesadüf; Fatih Hoca da, "Ünal Aysallı" iki yılında, "zehir" içip, "kızılcık suyu" diyenlerdendi!..
Geliyorum, "bu en başarılı" üçüncü hocamıza; Hami Mandıralı!..
Helal olsun, "kimlerin başaramadığını" bu "sessiz ve mütevazı" Hocamız başarma yolunda!..
"Zehir içip içmediğini" bilmiyorum, inşallah içmiyordur; zira, o "bal şerbetine lâyık!.."

Caner gider!..

Fenerbahçe'nin "sözleşmesi mayıs sonunda bitecek olan" oyuncusu Caner'in Türkiye'de kalacağına inanmıyorum!..
Sebebi açık; Tugay neden kaçmışsa, Arda neden gitmişse, "ondan!.."
"Eşi için" yapılan yayınlara "tahammül etmesi" zor!..
Eğer İnter veya bir başka Avrupa kulübü, "ciddi bir teklifte bulunursa", gidecektir Caner; kimseler tutamaz; gitmekte haklıdır da, hem de çok haklı!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.