Galatasaraylılar üzülmekte haklılar; ama gene de, birazcık ama birazcık şansla “Üç dört farkla kazanacakları” maçı, 2-0 geriye düştükten sonra 2-2’ye getiren bir takıma sahip oldukları için sevinmeliler ve inanmalılar ki, “Bu takım, Kopenhag’dan 3 puanla dönecektir!..”
Yeter ki, Okan Hoca, “Galatasaray’a bugüne kadar onlarca ve onlarca gol yediren “Muslera – Nelsson ‘al gülüm ver gülüm’ paslaşmalarını yasaklasın; eğer devam edecekse, Nelsson’u takımdan kessin… Anlayamıyorum, hâlâ ve hâlâ “Nelsson da, Nelsson” diye övüp duranlar var!..
Adam, Muslera kendisine topu atmadan,” ne yapması gerektiğine” bir türlü karar veremiyor. Hatta ayağına aldığında, önü 15-20 metre boşken, topu ileriye doğru sürüp, sahanın ilerisine yayılmış arkadaşlarından müsait durumda olan birine atmayı düşünmüyor, oyalanmaya başlıyor, rakip bastırınca da panikliyor, ya tekrar Muslera’ya dönüyor, ya da Abdülkerim’e… Rakipler “Galatasaray defansındaki bu zafiyeti” ezberlemiş, presle bastırıyorlar; sonunda rakiplere “gol pasları verilmeye” başlıyor ve goller yeniyor…
İşte, “mevsim başından beri takımın en formda ve en iyi oyuncularından olan” Muslera’nın “çarşamba gecesi” düştüğü durum; yazık değil mi Kaptan’a, yazık değil mi Galatasaray’a?..
İyi ki, pes edilmedi, geç de gelse, harika beraberlik golleri atıldı, “bir puan ve Galatasaray ile beraber Kaptan da kurtarıldı”; sevinmek gerek…
Kopenhag maçı gösterdi ki, “Galatasaray henüz ‘kondisyon’ olarak” Şampiyonlar Ligi’ne hazır değil; yeni gelenler “Manchester United maçına kadar” yükleme bekliyorlar; İcardi’den, “ümitlerin kesildiği bir anda “müthiş bir gol ile’ puanı getiren ve takımını grup sonunculuğundan kurtaran” Tete’ye kadar…
Bu arada orta alanda “forvetleri besleyecek” oyuncu sayısının artması gerekiyor; Ndombele “yerine oturursa” ki, “oturacağını” gösterdi; bu problem de çözülmüş ve üç bölgenin bağlantı süreci tamamlanmış olacak; böylece geçiş kombinezonları da “sadece” kanatlara kalmayacak…
İnanıyorum ki, Galatasaray “kondisyonunu ayarlayabilirse”, Manchester’den “puan ile” dönecektir.
Rakibin adı büyük, futbolu o büyüklüğe yakışmayacak seviyede… Galatasaray tarihinde “grup sonuncusu rakibine karşı” da olmak üzere “yazılmış” ne destanları var.
Bugünkü takım; “bir yenisini yazacak” kadar güçlü!..
“Acabalar üzerine” haftalardır yazı yazdığım Okan Hoca’yı da bu defa gerçekten kutlarım. “Takımının hak etmediği skor dezavantajına karşı”, soğukkanlılıkla “risk taşıyan” müdahaleler yaparak, Galatasaray’ın “Şampiyonlar Ligi’ndeki gidişini” değiştirdi. “Avrupa Ligi şansını” da cebine koyarak…
Yarınki maç mı; Başakşehir toparlanmış hâlde değil… Yeni hocası ile “ilk önemli sınavını verecek”, ama “güç tartısında” Galatasaray çok ağır basıyor.