Galatasaray ne yapmalı?..

A -
A +

Lafı uzatmadan yazayım; sarı-kırmızılı yönetim, "Gelecek sezon Avrupa Kupaları'na alınmama cezası olduğuna göre", radikal kararlar alarak, yeni sezona "yeni yüzlü bir takım" ile" girmeli!.. 
Neden; zira Galatasaray takımının ve futbolcularının yüzleri de, oyunları da eskidi; tribüne seyirci çekmiyor, mağazalardaki satışları da arttıramıyor!..
Dahası da var, "forma reklamları verenler" ve "sponsorlar" da, "Hamam eski olsa da tellaklar ve taslar değişmeli" diyor!..
Peki, "UEFA'nın koyduğu ve uyulması zorunlu harcama tavanı ile" Galatasaray'ın "takım olarak yeni yüze kavuşması, taraftarı heyecanlandırarak tribüne çekecek, mağazalarda forma satışlarını arttıracak" transferlerin yapması mümkün mü?..
Evet, mümkün; "yüzü eskiyen ama transfer piyasasında para eden" oyuncuları satarak!..
Dahası, "bu sezon başka kulüplerde kiralık olarak oynayan, ama mali yüklerinin önemli bir kısmı hâlâ Galatasaray'ın kasasından karşılanan" oyuncuların büyük kısmının tasfiyesi ve "işe yarayacak" bir ikisinin kadroya alınması da, "yeni transfer kaynağının oluşturulmasında" önemli rol oynayabilir!..
Bu arada "yeni yüz" bir teknik direktör geleceğine göre, onun "mutlaka" ve mutlaka "taraftara heyecan verecek" bir hoca olması şart; "emeklilik çağını bile geçmiş olan" bir şöhret hiç düşünülmemeli!..
"Kadroda tutulması gereken" tek yabancı yıldız ise "Sneijder olmalı"; elbette "ille de gideceğim derse" o başka!..
Öncelikle Podolski satılmalı, Muslera da; özellikle "Muslera konusundaki görüşüm" biliyorum Galatasaray taraftarlarından büyük tepki alacaktır; ama eller vicdana konarak söylensin; Muslera taraftara, seyirciye "dünkü gibi" heyecan veriyor mu, artık?..
"İyi para ediyorlar", değerlendirilmeli ve "onlardan gelecek o paralar" ile "taraftarı, seyirciyi heyecanlandıracak" iki yeni ve genç yabancı için kaynak oluşturulmalı!..
"Hans kafalı" zihniyette inadı yüzünden sezonu "koca bir sezonu sakat sakat tamamlayacak ama sözleşmedeki parasını almaya devam edecek olan" Hamit'e "güle güle" denmeli; hatta "gitmek istiyorsa" Chedjou'ya da!..
Sonrasında, "başka kulüplerde kiralık olarak oynayan" ve "mali yükleri ağırlıklı olarak Galatasaray'ın omuzlarında olan" 10 oyuncu var; onların "çok dikkatli ayıklanması ve "takıma yararlı olacakların" yeni sezon kadrosuna alınması gerek.
Bruma (Satılırsa para eder), Telles (Satılırsa para eder) ve de dünkü Türkiye'de yer alan 8 kişilik liste (Mali yükleri ile beraber): Blerim Dzemaili (Yıllık 2.1 milyon avro), Sercan Yıldırım (750 bin avro), Ontivero (550 bin avro), Furkan Özçal (500 bin avro), Salih Dursun (1 milyon 500 bin TL), Umut Gündoğan (1 milyon 500 bin TL), Endoğan Adili (200 bin avro), Oğuzhan Kayar (160 bin TL).
Yürekler acısıdır; Galatasaray'ın son 5-6 yıllık görüntüsü ortada; "Alışta hovarda, satışta karavana!.." 
Elin oğlu "pireyi deve yapıyor", Galatasaray ise pazara "Batan geminin malları burada" davetleri ile çıkıyor; inanılır gibi değil!..
Neymiş "Galatasaray'ı yönetenlerin büyük çoğunluğu başarılı iş adamlarıymış, ekonomi, finans, pazarlama konularında uzman yöneticileri varmış, mış mış da mışmış!..
Göreceğiz bakalım Özek yönetimi, haziran-temmuzda ne yapacak ve nasıl yapacak?..

Falcılar!..
Galatasaray Yönetimi "papatya falı açan" görüntüsünü vermeye devam ediyor; bu defa da "yeni sezonda teknik direktörlüğe kim gelecek" falını açtırma yarışına girdiklerini gösteren haberler her gün spor medyasının sayfalarını süslüyor!..
Ve de, mesela bu fallarda yer alan "Heynckes" gibi isimler, beni kahkahalarla güldürüyor. Soru şu; "71 yaşında" bir hoca, acaba "Galatasaray Futbol Takımı'nın başına mı, yoksa Galatasaray Huzurevi'ne mi gelecek, hem de milyon avrolar alarak?.."

Sporun yazarı olmak!..

Bilmiyorum Türkiye Spor Yazarları Derneği ile Anadolu Spor Yazarları Derneğine üye olan ve de üye olmayan kaç tane "spor yazarı var" Türkiye'de?..
İki bin mi, üç bin mi, beş bin mi?..
Hayır, hayır, ben diyorum ki; "300'ü geçmez spor yazarı sayısı!.." 
Peki, ama gerisi?..
"Spor yazarıdır" etiketlerimiz var  ama, hemen hepimiz "sadece futbol yazarıyız!.."
Bakınız sevgili okurlarım, bilmem ki,  Fotomaç'ta Yunus Akgül'ü, Haber Türk'te Mehmet Atalay'ı okuyor musunuz; işte "spor yazarı" onlar!..
Spor Genel Müdürlüğü koltuğunda otururken, elbette her insan gibi onlar da hatalar yaptılar ve biz onları, bizim mesleğimizden gelmelerine rağmen, zaman zaman en ağır şekilde eleştirdik!..
Onlar da "kırılmadılar, küsmediler" ve bugün gene eski mesleklerine, aramıza döndüler; ama, "spor yazarı" olarak döndüler!..
"Sporu yönetmenin onlara verdiği bilgi ve kültür zenginliği ile" döndüler; yazılarından çok şey öğreniyorum, özellikle, federasyon başkanları ve kulüp başkanları başta sporumuzu yönetenlerin, spor bürokratlarının ve hatta spor bakanlarımızın da öğrenecekleri çok şey var!..
Mesela sevgili Atalay'ın geçenlerde yazdığı "Devletin ve milletin TRT'sinin, futbolun peşinde koşmak yüzünden spora nasıl ihanet ettiğini, örneklerle, isimlerle anlattığı" bir yazısı var; "Türkiye'ye dünya şampiyonlukları getiren, olimpiyat şampiyonlukları getirecek olan" sporcularımızın nasıl ihmal edildiğini, açık açık ortaya koyuyor; bulun okuyun ve "sporun yazarı nasıl olurmuş" görün!..
Temennim, spor sayfalarının ve spor ekranlarının, çok eski günlerdeki gibi, "gerçek" spor sayfalarına ve ekranlarına dönüşmesi ve "gerçek" spor yazarlarının görev alanlarının  "sadece futbolla sınırlandırılmayıp", bütün spor branşlarına yayılma imkanlarına kavuşturulması!..
Ne diyeyim; inşallah!..

Şaka!.. 
Programı seyretmemiştim, dün sevgili Ömer Faruk Ünal'ın yazısında okudum, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman Telegol'de demiş ki; "Bir maçta ben ve Erman Toroğlu ayrı yerlere otursak, 10 dakika sonra hakem hakkında yazacağımız raporlar aynı olur."
Aman, sevgili Erman Hocam, Başkan'ın "bu görüşüne katılıyorsan" açık açık söyle de "bugüne kadar ciddiye aldığım yazılarını okumaya devam ederek", boşuna zaman harcamayayım!..

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.