Galatasaray şükredemez!..

A -
A +

Yarın Gazetesi'nin spor sayfasında Fatih Türker'in "Hortumlandık" haberini okuyunca güldüm!.. Özhan Canaydın yönetiminden önce, "aylar boyu", hatta "iki yıla yakın", Türkiye Gazetesi'nin spor sayfasında, hemen hemen her hafta bir yazımı "Galatasaray'da neler oluyor" konusuna ve özellike "AIG ortaklığına, Cayman Adaları'na ve off-shore bankalara kadar uzanan mâli ilişkilere, başkan ve asbaşkanın şirketleri üzerinden geçirilen paralara, stad olayındaki gölgeli noktalara ve TGS Skandalı'na" ayırır, Disiplin Kurullarına verilen Necdet Çobanlı ağabeyimizin "kulüp içindeki mücadelesinin bir benzerini" gazete sayfalarında yaparken ve bu yüzden "mahkemelere düşerken", bir-iki spor yazarının dışında kimsecikler çıkıp da "Ne oluyor arkadaş" dememişti!.. Aksine, "zamanın yönetimini göklerden yere indirmemek için", devamlı olarak "bizlere çamur atılmaya çalışılmış", futbolda yaşanan "altın çağın gerisindeki gölgelere bakmak", kimsenin işine gelmemişti!.. Şimdi; İşte, Fatih Türker'in haberi ve bu manşetin üzerindeki "Galatasaray'da önemli bir görevi olan yöneticinin bu iddiaları ortalığı karıştıracak"başlığı!.. Haberinin bitişi daha da ilginç: "İçine kapanık Galatasaray camiası, bu skandalı örtmek istiyor ama... Artık zor!.." Ve "bir gün sonra";.Sabah'ta sevgili kardeşim Hıncal Uluç, bakın neler yazıyor: "Şaka gibi geliyor millete. Galatasaray batıyor. UEFA kriterleri G.Saray'ı gelecek sezon Avrupa'dan ihraç eder." "Durum" böyle ise; Biz de açık açık yazalım: Faruk Süren - Mehmet Cansun ikilisinin yönetimlerinden "bugüne" ve "bu duruma" gelişin gerçek yüzünü camiadan saklamaya çalışan, sadece "orada burada" bir-iki imâlı lâf eden, Divan Kurulu'nda bile gerçekleri açık açık anlatmaktan kaçınan ve "kol kırılır yen içinde kalır" zihniyetiyle "doğru yaptığını zanneden" bir başkan, açıkça ifade ediyorum ki, Galatasaray'a iyilik değil, kötülük yapmaktadır!.. Özhan Canaydın, "bir başkan olarak" görevini yapmıyor, yapamıyor!.. Ve sonunda da, "düdüklü tencere" tıslamaları geliyor; "Hortumlandık!.." Bu "korkunç iddia", şu anda Galatasaray'ın üzerine yapışmıştır!.. İstenildiği kadar yalanlansın, istenildiği kadar "doğru değildir" denilsin, hatta, "bana yapılan gibi", bu haberi yazan meslektaşımız ve gazetesi mahkemelere verilmekle tehdit edilsin ya da verilsin, bu iddia ortadan kalkmaz!.. Bu iddiayı ortadan kaldıracak olan, "tarafsız ve itibarlı" bir mâli denetim şirketinin "Galatasaray'ın 10 yıllık hesaplarını kalem kalem gözden geçirerek" vereceği "temiz raporudur"; gerisi palavra!.. Canaydın göreve geldiğinden beri diyoruz ki; "Böyle bir mâli denetim kuruluşuna kulübün hesaplarını denetlettir, temiz raporunu al ya da temiz raporu verilemiyorsa, gereğini yap!.. Yap ki, bir daha hiç bir yönetici, hiç bir başkan Galatasaray'ı batıracak noktaya gelecek sorumsuzlukları yapmasın!.. Bu hesaplaşma da, bütün kulüplere örnek ve ders olsun!.." Onca uzmanın ve hukukçusundan, mâliyecisine kadar onca profesörün bulunduğu komitelerin uyarılarına kulak asmadan "Ben bildiğimi yaparım" diyen bir yönetim zihniyetinin "Galatasaray'ı getirdiği nokta", maalesef "alınan UEFA Kupası ile dengelenemeyecek kadar" kötüdür!.. Ve gene "maalesef", Canaydın yönetimi, bu fevkalade olumsuz tabloya rağmen, "üzerine düşen görevi yapamamış", şimdi Galatasaray'ı, nerede ise iki yıl sonra "çok ağır bir iddia ile" karşı karşıya bırakmıştır!.. Üstelik kendini de "verdiği sözü tutamayan" bir başkan durumuna düşürmüş, Galatasaray camiasını, artık dünya piyasasında "çok sıradan rakamlar" haline gelen "3-4 milyon euro veya dolar" yüzünden, bıraktım "üç dünya çapında yıldızı", bir tanecik "emekliliğine bir-iki yıl kalmış" yıldızı bile "alamayan" bir Canaydın'la yüz yüze getirmiştir!.. Galatasaray, "her taraftan su gibi akan paralara, milyonlarca dolarlara, İsviçre franklarına, marklara, Türk liralarına rağmen" neden bu hale geldi? Herhalde, henüz "iki yılı bile dolmayan" Canaydın ve yönetimi Galatasaray'ı bu hale getirmedi!.. Bunu bilmek, gerçekleri öğrenmek spor kamuoyunun da, Türk halkının da, Galatasaraylılar'ın da hakkıdır!.. Zira Galatasaray kamu yararına bir dernektir ve bu sebeple "sadece" Galatasaraylılar'ın değil, herkesin kulübüdür!.. Bu kulübün harcağı paralarda, "affedilen" vergilerde "tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır!.." Canaydın, "kol kırılır yen içinde kalır" diyemez!.. Eğer derse ve diyorsa, "iddiaların ortağı ve baş sorumlularından biri olur!.." "Koskoca" Olimpiyat Stadı'na seyirci çekecek, kombine biletlerin satışını sağlayacak "bir yıldızı bile bilet satışları başlamadan alamayan", Hakan Şükür'e ve Abdullah'a "emeklilik fırsatı hazırlamaktan öteye" bir şey yapamayan bir Canaydın!!!. "Dost sohbetlerinde" anlattıklarını, yakındıklarını, kamuoyu önünde söylemekten çekinen bir Canaydın ile Galatasaray hiç bir yere gidemez!.. "Kurtarıcı" diye gelen ama "kendini bile kurtaramayacak duruma doğru yuvarlanan" bir Canaydın!.. Divan Kurulu, "tüzükte kendisine yüklenen görevi ve sorumluluğu" hemen yüklenmeli ve "ne yapacağını şaşıran" bu yönetime, ne yapılması gerektiğini göstermelidir!.. Süren - Cansun ikilisi "görevini yapmayan, yapamayan bir Divan Kurulu sebebiyle" Galatasaray'ı "batar hale getirdiler!.." Şimdi de sırada Canaydın ve yönetimini seyreden bir Divan Kurulu mu var, yoksa?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.