Galatasaray üzerine!..

A -
A +
Galatasaray, Benfica maçında kadro olarak önemli eksiklerine rağmen, gene de ülkenin en iyi takımlarının başında geldiğini gösterdi...
Benfica önünde Galatasaray "bu sezonun en iyi futbolunu ve takım oyununu oynadı" ve "haklı bir galibiyet" aldı!..Sarı-kırmızılı takımı " böylesine değiştiren" neydi?..
Uzunca bir süre sonra, Podolski başta, "futbolcular" Avrupa sahnesine çıktıklarının farkına farmış gibiydiler ve "o sahneye layık olmak için" ne gerekiyorsa yaptılar, yapmaya çalıştılar!..
Dahası, Galatasaray'ın hocası, takımını, "elindeki kadrodan çıkarabileceği en iyi on biri kurarak" Benfica önüne çıkarmıştı. Tertibinde de, taktiğinde de "korku değil, takımına güvenme ve inanma düşüncesi" hakimdi. Bunu da sağlayan Gençlerbirliği maçının ilk yarısında denediği, "korkunun eseri olan" tertip ve taktiğin Benfica önünde de, Fenerbahçe önünde de "hiçbir işe yaramayacağını" görmesi, hele hele "ikinci yarıdaki taraftarı, camiayı coşturan futbolu ortaya çıkaran tertip ve taktik değişikliğinin kendini de takımını da kurtaracak tek çıkış yolu olduğunu" anlamasıydı!..
Galatasaray, Benfica maçında "kadro olarak önemli eksiklerine rağmen", gene de "ülkenin en iyi takımlarının başında geldiğini" gösterdi.
Podolski'nin "geldiğinden beri" ve de "ilk defa" 90 dakika "kariyerine ve adına lâyık bir futbol oynaması", attığı enfes gol kadar önemliydi!..
Bana göre "sahanın yıldızı" Selçuk, bu sezonun "en iyi, en mücadeleci ve en etkili" futbolunu oynadı.
Yasin, "Galatasaray'ın futboluna neler kattığını" bir defa daha gösterdi ama, Galatasaray'ın hocası, "gene yapacağını yaptı!.."
Aslında, "sol kulvara defansif  takviye yapmakta haklıydı" hoca, ama "çıkacak adam" Yasin değil, sevgili Hasan Şaş'ın TV ekranında çok açık şekilde anlattığı gibi, "sahanın her yerine koşmasının getirdiği yorgunluğun emareleri görülmeye başlayan" Umut'tu. "Bunu" yapmamakla, seyirciye, o "Galatasaray'a ve Galatasaraylılara utanç veren" seyirciye,  Olcan'ı da, Umut'u da ıslıklattırdı!..
Dahası, Yasin çıktıktan sonra "sola yapılan defansif takviyeye rağmen", uzunca bir süre Benfica "bir kâbus gibi" Galatasaray kalesine çöktü, zira ileride "top tutulamıyor", rakip defans rahatsız edilemiyordu. "Hocanın büyük şansı", Benfica'nın bu sürede beraberlik golünü yakalayamaması oldu!..
Hemen burada bir parantez de "seyirci için" açalım; "güya" takımını destekliyor bu seyirci öyle mi; yazıklar olsun!..
"Hayati bir maç", takımın 2-1 önde, "oyuna giren futbolcunu ıslıklıyorsun"; dahası "bitip tükenmek bilmeyen bir enerji ve iyi niyetle oynadığı süre zarfında sahanın her yerine koşan", bir çok maçta "çok kritik goller atan" ve de Burak'ın sakatlığı sebebiyle, "hücumda çare olma görevini yapmak için çırpınan" Umut'u hem de maç oynanırken "yok etmek için" elinden geleni ardına koymuyorsun; bunu "5'inci kol bile yapmaz", utanır!..
Maçı anlatan arkadaş da dahil, Umut için "mutlak golü kaçırdı" diyenlerin, "futboldan zerre kadar anlamadığı" ortada; o gol kaçırılmadı, son anda ortaya düşen ve "son anda gördüğü" topa, "bir lahza içinde dokunmak imkanı vardı", Umut onu yaptı; "biraz şansı olsa" gol olurdu; tıpkı Sneijder'in rakibe çarparak kaleye giden ama direğe vurarak geri dönen şutundaki "gol şansızlığı" gibi!..
Bu Galatasaray, gruptan çıkar mı; futbol bu, her şey olabilir, ama "böyle" oynamaya devam ederse ve hocası da "fikri sabitlerini portmantoya asarak" soyunma odasına girer ve saha kenarına çıkarsa,  Galatasaraylıların yüzü gülecektir; Portekiz (Benfica) ve İspanya'da (Atletico Madrid) bile!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.