Galatasaray’a operasyonu kimler yapıyor?..

Sesli Dinle
A -
A +

Süper Lig’in en az gol yiyen takımı, arka arkaya iki maçta “üçerden altı gol yerken, rakipleri Karagümrük ve Beşiktaş en az bir o kadar da yüzde yüz gol fırsatını harcar ve ‘Ligin liderini yarım düzinelik yapma fırsatını kaçırırlarken” insan kendi kendine soruyor; “Galatasaray ‘yolgeçen hanına dönen’ kalesini koruyamaz hâle” nasıl geldi?

 

Şimdi adını hatırlamıyorum; bir Galatasaraylı arkadaşımız, haftalar önce, “Erden Timur’un ‘bir türlü açıklanmayan’ masallarına inanıp da ‘Galatasaray’a operasyon yapılıyor’ diye yazmış; Federasyon’u, Merkez Hakem Komitesini, onun Başkanı’nı hedefe koymuştu…

 

Beşiktaş maçında “ezici bir mağlubiyeti seyrederken” düşündüm; “her şey güzel gider, Galatasaray açık ara şampiyonluğa koşarken”, Erden Timur’un “Galatasaray’ı koruyan ve kollayan Aslan” rolüne soyunarak “futbol gündeminin başına oturmak hevesi içinde” yaptığı açıklamalarla başladı “Galatasaray operasyonu!..” Ama bu “operasyon adımını atanlar ‘dışarda değil’ Erden Timur’un başkanlığında içerde” idiler; ne yazık ki, Galatasaray Başkanı da, takımın hocası da, Galatasaray medyasındaki bazı arkadaşlarımız da “içeriden gelen operasyonun oluşturulmasında” Erden Timur’a destek vermekte yarıştılar ve “Federasyon, Merkez Hakem Komitesi, Başkanı, hakemler Galatasaray’ı şampiyon yapmamak için operasyon yapıyor” algısı futbol takımının üzerine ağır şekilde çöktü…

 

Galatasaray’ın “Operasyon yapılıyor” iddiasına sarılan… “Takım içinde bazı futbolcuların ‘bahar rehaveti içinde’ fiziksel ve mental form düşüklüğüne sürüklendiklerinin farkına varamayan ve gereken tedbirleri almayan / alamayan “Başkan / Başkan Vekili / Hoca üçlüsü, “o yıldız futbolcularla beraber Galatasaray futbol takımının bu hâle gelmesinin” asıl ve başsorumlularıdırlar… 

 

Federasyonla, MHK ile Lale Orta ile uğraşılacağına, asıl uğraşılacak “Urlaspor kalecisinin bile yemeyeceği golleri yiyen” bir Kaptan / Kaleci var, ortada; Muslera…
“Degaj yapmadaki eksiğini bir türlü tamamlayamadığı için” elindeki topları, “rakibin baskısı altındaki” oyunculara “Aman benden gitsin” zafiyeti içinde yuvarlayıp, Nelsson ile Oliveira ile Abdülkerim ile “Al gülüm ver gülüm oynamalarının, Galatasaray’a kaç gole ve kaç puana mal  olduğu” ortadadır ve Okan Buruk bu rezalete bir türlü “dur” diyememiş, Dursun Özbek ve Erden Timur da tribünlerden seyretmişlerdir!
Şampiyonluk yarışının kalan altı maçlık finişinin “en hayati” iki maçından biri olan Beşiktaş karşılaşmasında, Mertens neredeydi, otobana dönen sol kanadın aslanları neredeydi, Nelsson, Aboubakar’a eskortluk yapmak için mi sahaya çıkmıştı, İcardi’ye “bir ikinci gol pası” veremeyen Kerem ve Rachica’nın “böyle bir maçtaki verimsizliğine” neden çare bulunamadı? Ya, koca bir maç boyu rakip kaleye iki şut atabilen takımda, “maç sonuna mağlup girilirken, “böyle zamanların golcüsü Gomis’in ‘inatla’ yedek kulübesinde unutulması” nasıl bir teknik direktörlük hatasıdır; anlamak mümkün değil...

 

Galatasaray, “puan farkı azalsa” da, kadrosu ve kalan maçları itibarıyla “şampiyonluğun en büyük adayıdır form düşüklüğüne rağmen”; ama Okan Hoca, önce kendi beyninde, sonra takımda gereken ve beklenen operasyonu yapabilirse…
Ondan bunu beklemek Galatasaraylıların hakkıdır..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.