"Galatasaray, Baros'un yanına ya da 'oynamadığı zaman onun yerine oynayacak' bir golcü almalı; ihtiyacı var; orayı Nonda da, Yaser de dolduramaz!.." "Galatasaray'ın, Hakan Balta sakatlandığında, cezalı olduğunda, formsuz olduğunda onun yerini dolduracak bir sol beke ihtiyacı var; bunu bulmalı; Volkan Yaman o eksiği tamamlayamayacağını gösterdi!.." "Sabri sağ bek oynayamaz, orası sakatlıktan yeni çıkmış Uğur'a kalıyor; Galatasaray oraya iyi bir takviye yapmalı!.." "Galatasaray'ın defanstan doğru dürüst top çıkaran Linderoth'tan başka adamı yok; o da müzmin sakat; oraya 'iyi top çıkaracak' bir adam alınmalı!.." "Galatasaray tandeminin iki adamı Servet ve Gökhan ağır futbolcular, arkalarına atılan her top tehlike olur, zaten oluyor da, oraya 'çabuk geriye dönen ve kademeye giren bir adam' takviyesi gerek!.." "Arda Turan 10 numara olamaz, üstelik 10 numara oynatılmaya devam edilirse, Galatasaray ülkenin en iyi sol kanat forvetini kaybetmiş olur; Galatasaray bir 10 numara bulmalı!.." Vesaire ... Vesaire ... Mevsim başından beri, "Galatasaray üzerine" hem Galatasaray'ın içinden, hem Galatasaray'ın dışından "takımdaki eksikler üzerine" yazılan ve söylenenlerin "toplandığı ana başlıklar" bunlar!.. Bu yazımda, bu istek, beklenti, eleştiri ve yorumlar üzerinde tartışmayacağım; benim derdim başka!.. TV ekranları karşısında "Galatasaray'ın hemen hemen bütün ciddi maçlarını seyrettim"; 53 yıldır spor yazan, futbol yazan bir kişi olarak açıkça ifade etmeliyim ki, bana göre Galatasaray'ın "asıl eksiği" çok başka bir yerde: Galatasaray'ın kurduğu bu "Türkiye standartlarının üstünde olan ve Avrupa standartlarının baş altına yerleşebilecek" kadronun, "bu kadroya yakışacak" bir kalecisi yok!.. Evet, Galatasaray'da "eksik olan" asıl kaleci!.. 32 yaşındaki Arjantinli Leo Franco'nun, bunca maçta, kornerlerde ya da duran ve de durmayan yan orta toplarda rakip forvetlerin topa yükseldiği pozisyonlarda kalesinden çıkıp da "o topları aldığını ya da yumrukladığını pek görmedim, göremedim"; kale çizgisi üzerinde, kendi defansının oyuncularının bu toplara müdahalesini bekliyor ve "bu yüzden" de durmadan "gol yiyor"; tabii Galatasaray da!.. Kim bilir, "belki 1-2 tane vardır" ve ben kaçırmışımdır ama, "o boyda, o yaşta ve tecrübede", hem de "uluslararası" bir kalecinin "böyle" topların büyük çoğunluğunu "armut toplar gibi" toplaması gerekmez mi?.. Bugün "kaleler" bıraktım "ceza alanı hakimiyetini", hatta "sarkık bir libero gibi oynayan" kalecilerle dolu!.. Galatasaray'ın üç kalecisine bakın; Leo Franco-Orkun-Aykut, üçü de "kornerlerde, kaleye ortalanan duran ya da durmayan toplarda" sanki "kale çizgisine tutkalla yapıştırılmış" gibiler!.. İnsan kendi kendine soruyor; "Leo Franco, bu görüntüyü verdiğine göre, Aykut ve Orkun'un ne suçları vardı; zaten Leo Franco'nun yediği golleri yiyorlardı, yemediği golleri de kurtarıyorlardı?!.." "Üstelik" mesela "Aykut'ta ısrar edilse"ve "geçen yıl o Galatasaray'a çok şey katmayan" İtalyan kaleci getirilmeseydi, inanıyorum ki, "bugün Aykut, Leo Franco'dan çok daha iyi bir kaleci olur", hatta "Milli Takım'da da Volkan'ın yedekliğine otururdu!.." Galatasaray, "niceleri gibi", Aykut'u da göz göre göre kaybetti, Türk futboluna da kaybettirdi, dilerim Aykut, "eylülden itibaren kadrosuna dahil olacağı" yeni takımında kendine gelir ve futbola döner!.. Leo Franco'ya "bu yaştan sonra ceza alanı kaleciliğini öğretmek" mümkün değil, onun için Galatasaray "bana göre" ne yapıp edip, "talip olduğu" Manisaspor kalecisi Ufuk'u almalı!.. O "genç adam" hem uzun yıllar Galatasaray kalesindeki eksiği gediği kapatır, hem de Milli Takım'ın yarınlarında "hep olur!.." Tıpkı ve mesela Turgay Şeren kaptan gibi!..