Adnan Polat'ın, "Galatasaray'da seçimli genel kurulu tarihi"ve "Ben aday olmayacağım, işimin başına döneceğim" açıklamasından sonra, sarı- kırmızılı kulübün "yeni"başkan adayları ile ilgili haberler, iddialar, fiskoslar başladı; kuliste "bol" isim var!.. İsimler arasında "en güçlüsü", elbette "şimdilik" ve de adaylığını resmen açıklarsa, Ünal Aysal!.. Adnan Polat yönetiminde çalışan ve "önemli" görevler yapan Mehmet Helvacı ve Cemal Özgörkey de "aday olarak" kulise girdiler; "şansları ne olabilir"; İstanbul'dan 650 kilometre uzaktan elbette "onların durumunu koklamak zor"; ama bana sorarsanız, "bugün için" pek şanslı görünmüyorlar!.. Kulislerde, başkan Adnan Polat'ın "Ünal Aysal'a ve onun arkasında ve yanında olduklarını düşündüğü İnan Kıraç-Faruk Süren-Ali Dürüst Adnan Öztürk cephesine çok kızgın olduğu için, seçimi kazanabilecek bir başkan adayı bulmaya çalıştığı" söyleniyor; hatta "Halûk Ulusoy'u, Ünal Aysal'ın karşısına sürmek için çok ısrarlı olduğu ve baskı yaptığı, kendisiyle görüştükten sonra, aracılar da gönderdiği" yazılıp çiziliyor!.. İyi de, "eğer bunlar doğruysa", Polat'ın ağır şekilde eleştirdiği ve hatta "veda" açıklamasında "isimsiz ama imalı olarak" hedefe koyduğu "İnan Kıraç-Ünal Aysal birlikteliğinin bir benzerine kendisinin teşebbüs etmesi"bilmem ki, ne anlama gelecek?.. İnan Kıraç'a "Kapalı kapılar ardında aday çıkartacağına, kendin meydana çıksana" mesajını gönderen Polat'a o zaman demezler mi ki; "Ulusoy'u meydana süreceğine, kendin yeni ve yıpranmış bir kadro ile seçim meydanına insene!.. Tüzük çok açık ki, yeniden aday olmana engel bir durum yok, üstelik mahkeme genel kurul ile ilgili olarak yürütmeyi durdurma kararı vermişken, neden aday arıyorsun da, kendin aday olmuyorsun?.." Dahası da var; Ulusoy'u "Sana verilecek 3000 oyum garanti"diye ikna etmeye çalışmak, "İnan Kıraç'ı benzer sebeplerle eleştirirken, tıpkısının aynısını yapmak" anlamına gelmeyecek mi?.. Özetle, eğer bu söylenenler ve yazılanlar "doğru" ise, "ağır ağabeyleri" eleştiren Polat'ın "ağır ağabey rolüne soyunması" Galatasaray camiasında "nasıl" karşılanacak?.. Üstelik, yıllarca Futbol Federasyonu Başkanlığı yapmış ve de "en başarılı başkanlardan biri" olarak spor tarihimize geçmiş olan Ulusoy, "böyle bir kulis ve görüntü içinde"aday olur mu?.. İşte bu sebeplerden "Polat - Ulusoy haberlerine ve iddialarına inanamıyorum";ikisi de "aklı başında insanlardır"ve "böyle"bir maceraya kendilerini atmazlar!.. Peki, "Polat aday olur"mu; bana göre "olmaz";bakınız "Aday olabilir, yeni bir ekiple genel kurula gelip seçimi de kazanabilir" ama, seçildiği koltukta rahat oturamaz, oturtulmaz. Onca borç içindeki bir kulüpte, camiayı ve taraftarı tatmin edecek bir futbol takımını nerede ise "sıfırdan kurmak mümkün olmayacağı için", alınacak "ilk kötü sonuçlarda" bugünkünden çok daha ağır eleştirilere uğrayacaktır; üstelik bir de beraberinde "gene" Adnan Sezgin'i taşımak zorunda kalacaktır ki, hele "bunu" Galatasaray camiası hiç ama hiç kaldırmayacaktır; bunları "kırgın-küskün-öfkeli" bir Polat bilmiyor mu, düşünmüyor mu?.. Akıl ve mantık, Polat'ın "aday olmayacağını" gösteriyor; üstelik "Papaza kızıp, neden pilâv yesin"ki; hem de "içi taş dolu"ve "nasıl pişeceği belli olmayan" bir pilâv!.. Futbolda başkan adayları!.. Futbol Federasyonu'nda seçimli genel kurula hemen hemen iki ay kaldı; kulisler de hareketlenmeye başladı!.. Elbette "seçim haberi var" ise, kulis fiskosları, aday isimleri ortalığa saçılacak ve öyle de oluyor!.. "Bugün için" görünen o ki, "ilk ve en güçlü aday", bugünün Federasyon Başkanı Mahmut Özgener!.. Milletvekili seçimlerinin "federasyon genel kurulunu ve başkan adaylarını etkileyeceği"de ortada!.. Uzun süredir "federasyon başkanlığı için adı geçen"Mehmet Atalay ve "görevden ayrıldıktan beri" sessiz bir şekilde köşesinde oturan Halûk Ulusoy'un adları da kulislerde konuşuluyor; olur mu; elbette olur; çok sevdiğim bir söz vardır; "Kambersiz düğün olur mu"; olmasına olur da, "olursa", heyecansız bir seçim olur; "demokrasi" de unutulur!.. Bu üç isim de "sevdiğim, saydığım, inandığım, güvendiğim" kişilerdir; Türk sporuna, Türk Futbolu'na büyük hizmetleri vardır; birinden biri seçilirse, "seçilen için"sevinirim, "seçilmeyen, kaybeden için" üzülürüm!.. "Bugünden görünen" en büyük ihtimal o ki, Özgener "tek aday olarak" genel kurulun önüne çıkabilir, ama "yönetim kurulu dahil, bütün kurullarını yeniden yapılandırarak" ve tabii en başa da Merkez Hakem Kurulu'nu alarak!.. Ne var ki, "seçim varsa", iki ay çok uzun bir zamandır; köprülerin altından daha çok ama çok sular akacaktır; biz "bugün için" diyerek, bir "noktalı virgül" koymuş olalım!.. "Aslan Galatasaray!.." Kahkahalarla gülüyorum; daha düne kadar spor sayfalarında, TV ekranlarında "pas pas edilen"Galatasaray, birdenbire kıymete bindi; "Bu takım aslandır, bu takımın futbolcuları onurları kurtaracaktır" denilmeye, yazılmaya, çizilmeye başlandı; neden?.. Zira, "Galatasaray, Trabzonspor'u yenmeli ve Fenerbahçe'yi yeniden liderlik koltuğuna oturtmalı"; Fenerbahçe ağırlıklı Türk Spor medyası, "öyle"istiyor da ondan!.. Ve "bu" medya, "bu"hâliyle, Milan Baros'u, "Ben Trabzonspor şampiyon olsun istiyorum" dediği için yerden yere vuruyor; nerede ise "Baros, Trabzonspor maçını satacak mı" demeye getirenler bile var, içlerinde!.. O seviyede bir futbolcunun "maç satmasının, futbol hayatını bitirmekle eş değer olduğunu"ve de "böyle lekelenmiş bir futbolcuyu yer yüzünde transfer edecek bir büyük kulübün bulunmayacağını" düşünemeyecek kadar, "renk körü olmuş" yorumcularımız bunlar. Baros, önüne top ve fırsat gelecek de, o topu Trabzonspor kalesine vurmayacak; öyle mi?.. Babam, rahmetli söylerdi; "El kişiyi nasıl bilirsin, kendin gibi!.." Neill'i atamayan hakem!.. Antalyaspor-Galatasaray maçının son dakikalarının bandını "bir defa daha" dikkatle izleyiniz; orada maçın hakemi ile Galatasaraylı bir futbolcunun "yakın" temasını göreceksiniz; bir dakikaya yakın süren "sesli ve de vücut dilli"bir temas; o oyuncunun art arda "3-4 sarı karttan"ve belki de "doğrudan kırmızı karttan" oyundan ihraç edilmesi gerektiğini gösteren neredeyse "36 kısım, tekmili birden"enstantaneler!.. Özgür Yankaya, Neill'i oyundan atamadı ve "gözlemcisi, ona bilmem ki, kaç not verdi"ama, benden koskocaman bir "sıfır" aldı; "böyle"hakemlik olmaz; bilmem ki "Olur mu" sizler söyleyin sevgili Mustafa Çulcu'lar, Bülent Yavuz'lar, Metin Tokat'lar, Ali Aydın'lar, söyleyin; olur mu?..