Çiftçiler tarlada çalışıyorlarmış, birdenbire şiddetli bir yağmur bastırmış. Çiftçiler köye doğru kaçmaya başlamışlar. Tarlalarla köy arasında bir tahta köprü varmış. O köprüden geçen kendini eve atıyormuş. Çiftçilerin arasında Temel de varmış. O da koşa koşa tahta köprüye gelmiş, orada durmuş, elbiselerini çıkarmış, yanındaki torbaya koyup boynuna asmış, kendini ırmağa atmış. Azgın suların sürüklediği Temel boğulmuş. Hikâye bu ya, öteki dünyada kendisine sormuşlar; "Temel ne yaptın? Neden köprüden geçmeyip de kendini ırmağa attın?" Temel cevap vermiş; "Ben yaş tahtaya basmam!.." *** İşte "Galatasaray genel kurulunda olan" budur ve Galatasaray Genel Kurulu, "verdiği tarihi karar" ile, hem Galatasaray'da, hem de "Üç Büyükler" başta olmak üzere bütün spor kulüplerimizde bir "devrim kapısı" açmıştır!.. Artık, bundan böyle, hiç bir başkan ve yönetim, "Bizde başkanlık sistemi çalışır, olağanüstü genel kurul için imza toplamak, ibra etmemek bizim kulübün örf - adet ve geleneklerine uymaz, ayıp olur" gibi, akla ve mantığa uymayan, kulüp tüzüğüne ters ve de sadece duygulara hitap eden "ilkel" bir "büyüklere masal"ın arkasına saklanamayacak, "iyi yönetemedikleri" ortaya çıkınca, "koltuklarda oturmakta" inat ve ısrar etmeyecek, camianın, kulüp üyelerinin nabzını iyi tutarak, uyaranları "derin ağabey" diye aşağılayıp, savaş ilân etmek yerine, onların "ne anlatmak istediğini" düşünecek, dahası ve asıl, "genel kurulda neler olduğunun" farkına vararak, kendilerine verilen "ibra olma ve seçime gitme şansını" olumlu yönde kullanıp, hâlâ "10 gün düşüneceğiz" lâfları ile zaman kazanmaya çalışmayacaktır!.. Adnan Polat ve arkadaşları, "bu çok anlamlı örnek" ile Türk sporunda bir "devrim kapısı açılmasını sağlayan" başkan ve yöneticiler olarak gene de "yararlı" bir iş yapmışlardır!.. Tüzüğü, bütün uyarılara rağmen ve hatta "ilgili mevzuatı çok zorlayarak" adeta "emrivaki" ile değiştiren Adnan Polat, tam bir "bumerang örneği", o tüzüğün "mali ya da idari olarak ibra edilmeyen başkan ve yöneticiler bir dönem aday olamazlar" maddesi ile "kendi kendini vuran başkan" olarak da tarihe geçmiştir!.. Genel Kurulda, belki de "çoğu kendi zamanında üye olan" gençlerin "çok ağır" eleştirilerine maruz kalması da, "adaletin bir başka tezahürüdür" ve kendi adına ne kadar acı ise, Galatasaray adına da "o kadar olumlu" bir göstergedir!.. Genel Kuruldan bir gün önce, Uluçmarket'te, "Ben Galatasaray üyesi olsam bu yönetimi ibra etmezdim" diye yazan bir gazeteci olarak, şimdi de diyorum ki: Cümle âleme "vefanın öncelikle şahıslara değil, kulübe olması gerektiğini" gösterdikleri için Genel Kurul'a katılan bütün Galatasaraylı üyelere teşekkür etmek gerek; zira "böyle" bir devrim ile, Galatasaray'ın "çok önemli ve örnek bir ilke daha imza atmasını" sağlamışlardır; hayırlı olsun!..