Galatasaray'ı yönetmek!..

A -
A +

Yeter artık; kim bu adam? Neymiş; "O, başkandan başkasını tanımazmış, başkasıyla muhatap olmazmış... Milli maçlardan dolayı yorgunmuş, dinlenecekmiş... Filan maçta forma giyemezmiş... miş... miş... miş..." Her transfer sezonunda "benzer" ayak oyunlarıyla "ücretini arttıran", durup dinlenmeden "paradan, puldan" söz eden bu futbolcuyu Galatasaray daha ne kadar çekecek? Mondragon "bulunmaz Hint kumaşı" değil!.. İstiyor, gitsin Palermo'ya!.. Çok değil, birkaç ay sonra Galatasaray'ı hem de nasıl arayacaktır; göreceğiz!.. Ama, adam akıllı ve kendisini "Galatasaray yönetiminden de, Galatasaray'dan da üstün görüyor ve gösteriyor" ki, Galatasaray yöneticileri "Aman biz ettik, sen etme" diye peşine düşüp yalvarsınlar!.. Kaç yıldır bu böyle!.. Okuyucularım şaşacaklar; "Bugüne kadar Öcal Uluç'tan böylesine bir cümle, hatta ima bile duymadık, okumadık" diyecekler ama, işte tam yeri: Vurun poposuna tekmeyi, gönderin!.. Gönderin ki, "böyle yapanların, yapacakların hepsine örnek olsun!.." Hiç olmazsa "Ribery olayındaki gafleti", böylesine cesur ve kişilikli bir tavırla dengelemiş ve camiaya "Galatasaray'ı Galatasaray'a yakışacak şekilde yönetiyorum" mesajını vermiş olursunuz!.. Korkmayın; bu adımları atın!.. Sizin yanlışınız şuradaydı: Yönetime geldiğinizde, "Kulüp batmıştı, bizler kurtarmak için görev aldık. Onun için belki de yıllarca şampiyon olamayacağız ama, gün gelecek mâli bakımdan da, idari bakımdan da, sportif bakımdan da güçlü bir Galatasaray ortaya çıkacak" demediniz, diyemediniz!.. Churchill gibi "kan ve göz yaşı vaat ederek" göreve gelseydiniz, "gerçekleri son noktasına kadar camiayla paylaşsaydınız" ve "kulübü bu hâle getirenlerden hesap sorsaydınız", bugün Galatasaray "çok daha iyi yerlerde olur" ve "yüzleri kızarıp köşelerinde oturması gerekenler", gazete sayfalarında ve TV ekranlarında "size söylemediklerini bırakmamanın cesaretini" kendilerinde bulamazlardı!.. Yapamadınız, beceremediniz; hiç olmazsa, "geç de olsa" işe Mondragon gibilerden başlayınız!.. Eğer "aynı" oyunu oynuyorlarsa, Song'a da, Tomas'a da "kapıyı gösteriniz!.." Galatasaray'ın onuru, Galatasaray adı "şampiyonluktan da, kim olursa olsun şu veya bu kişiden de, futbolcudan da önce ve önde gelir!.." Bunu unutmayın!.. Unutmamanız gereken başka şeyler de var: Bir Aykut ve bir Fevzi var; Mondragon'u aratmazlar; yeter ki, "şans verin!.." Cafercan ve Arda'nın, Akdeniz Oyunları'ndaki performansı ve hele hele "Malta'ya attıkları" ders niteliğindeki tek kelime ile "muhteşem" 5'inci gol sizlere "bu cesareti de vermediyse", bilmem ki, "Galatasaray'ın başında ne işiniz var?" *** ÖZÜR: Çarşamba günkü "İnkârcılık" başlıklı yazımda Alman Teknik Direktör Saftig'in Galatasaray'ı çalıştırdığı sezonu "1994 - 95" olarak yazmışım, "1993 - 94 sezonu" olacaktır; düzeltir, okuyucularımdan özür dilerim. ÖU.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.