Adnan Polat ve arkadaşlarını kutlarım. Çok zor bir süreçte, ağır bir yükün altına cesaretle girdiler; başarılar dilerim. "Cimbomlunun cimbomluya akrep etmez ettiğini" sözünü yaygınlaştıracak bir kongre dönemi geçti; "Yorgan gitti, kavga bitecek" diyorduk ki; Aziz Üstel gibi bir Galatasaraylının "maç yazısında bile" , o "insafsız" üslûbu ile hâlâ "kin kustuğunu" görünce üzüntüyle baş salladık; "Bu kan davası bitmez!.." İşte onun için Adnan Polat ve arkadaşlarının işi çok daha zor!.. Galatasaray'ın tarihinin gelmiş geçmiş "en az sevilen başkanı" olarak ün yapan Özhan Canaydın'a bile "6 yıl dayananlar", Adnan Polat'ı "daha seçilmeden ama seçileceği anlaşılınca" yerden yere vurmaya başlayarak, "yeni yönetime çelme takmak için" Aziz Yıldırım ve arkadaşlarına "hiç ama hiç ihtiyaç olmadığını" gösterdiler; bravo!.. "Fenerbahçeli" spor müdürlerinin "imâl ettirdikleri" ve her satırı ile "kasıtlı" olduğu görünen "beyaz oylu, söylentili, sızıntılı, muhalefetli, protestolu, 'işi zor' ibareli" haberlere ve "katılımın çok az olması için" içeriden ve dışarıdan yırtınılmasına rağmen, Galatasaray kongresinde "Galatasaray'a yakışır" bir katılım ve "satacağını da, yapacağını da cesaretle söyleyen" Adnan Polat'a "büyük bir oy desteği" vardı!.. "Beyaz oycular", salonda da, medyada da hezimete uğradılar!.. "Sızıntıların" ve "söylentilerin", Galatasaray'ı da, Adnan Polat ve arkadaşlarını da "daha en başta" yıpratmak için çıkarılan, söylenen, yazılıp çizilen "balonlar" olduğu ortaya çıktı; yalancının mumu yatsıya kadar bile yanmadı!.. Taaa Faruk Süren zamanından beri, Galatasaray'ın "stat - şirketleşme - borçlanma - borçlanma yetkisi" gibi en önemli konularının karara bağlanacağı genel kurullarda "3 - 5 yüz katılımın olmasının" Galatasaray'ı "bu günlerin acı tablosuyla buluşturan" en önemli etken olduğunu anlayan sarı - kırmızılı kongre üyeleri, "bu defa" akıllarını başlarına alarak Galatasaray Lisesi'ne koşmuşlar ve "ağırlıklarını" yeni yönetimin arkasına koyarak, "Yalnız değilsiniz" mesajını, Galatasaray'ın hem içindeki ve hem dışındaki dostlarına(!) açık açık vermişlerdi; kutlarım!.. Şaşıyorum; "Kimin öldüğünü ve kimin yaşadığını" bilemeyecek kadar Galatasaray'dan kopuk, üstelik "her ağzını açışta", bunca yılın Galatasaraylılarına ve "üstelik" de "yeni yönetimin başı olacağı" açıkça görünen bir insana karşı "bu kadar insaftan mahrum" sözler söylemekten başka hiçbir şey yapmayan bir "kişi", nasıl "230 oy" alabiliyor; anlamam mümkün değil!.. Şaşıyorum; genel kuruldan "bir hafta önce" İstanbul'daydım, "sadece", evet sadece "4 Galatasaraylı" ile konuştum; "genel kuruldan çıkacak tablonun ne olacağını" o günlerde "anlamış" ve İzmir'e "öyle" dönmüştüm; İstanbul'da bunca yıldır Galatasaray'ın göbeğinde olanlar, özellikle Galatasaray'ı yazıp çizenler, Galatasaray'dan haber yapanlar, nasıl ve neden Galatasaray genel kurulunda "nelerin olup biteceğini" göremiyor, yazamıyor, anlatamıyorlardı; pes!.. "Reyting ve tiraj için" Galatasaray'da "ortalığın toz duman olduğunu" yazmak, her gün başka bir "spekülasyon üretmek" ne zamandan beri "gazetecilik" oluyordu; pes!.. "600 kilometre uzaktan" Galatasaray'ı izleyen ben, "gece gündüz Galatasaray ile yatıp kalkanlardan daha net olarak gerçekleri ve olacakları sezebiliyorsam"; vah benim spor medyama, vah!.. Ve de bir "vah" da "dünkü" Galatasaray yönetimine: Sevgili Bilgin Gökberk'in yazısında okudum; ona ve "haberi yapan" Milliyet'e, yakından ilgilenen sevgili Ercan Güven'e binlerce teşekkür!.. Bence "Galatasaray için son ayların en anlamlı yazısını yazan"Bilgin Gökberk'in şu satırlarını okuyun sevgili okurlar ve okuyun da ağlayın: "Değer Eraybar hastanede... Bu gidişle de hep hastanede kalacak gibi. Milliyet Spor'da haberini gördüm. Bitkindi. Ne eve nakledilecek durumda, ne de daha ekonomik bir yere... Son günlerinde rahat etse bari. Bizimkilerin haberinden sonra eşi, dostu, devreye girmiş. Bizim Ercan (Güven) dayanamayıp bizim Ahmet'e (Ağaoğlu) söylemiş. Ahmet de hemen devreye girmiş... Eraybar sadece Galatasaray'da oynadı. Türkiye'nin ilk, belki de dünya çapında tek voleybolcusu. Galatasaray'dan hâlâ gık yok." Vah sevgili Değer'im vah!.. Keşke Fenerbahçe'de oynasaydın!..